Ali Eren

“Tek Kaynak Kur’an!” Diyerek Felâkete Çağrı

Son senelerde hızlanan bir hadis ve sünnet düşmanlığı var. Bu faaliyeti sürdürenler, İslam âlemine yayılan oryantalistlere adeta iş bırakmıyorlar.

Onlara göre, şimdiye kadar bilinen ve yaşanan din  ”Uydurulmuş   dindir”  veya “Emevî dinidir.”  Gerçek İslam ise bunların anlattığı şekildeymiş…

Onlar yeni bir din tarifi uydurup bu sahte tarifi Müslümanlara yutturmaya çalışadursunlar, gerçek şu ki dinin / şeriatın ana kaynağı bir değil dörttür:

Kitap, sünnet, icmâ’ı ümmet ve kıyas-ı fukahâ.

Bu yeni yetme âlimciklere göre ise sadece Kur’an…

Bu kurnazlar, Peygamberimiz’in sözlerini kabul etmediklerini söylemiyorlar. “Allah’ın kelâmında eksiklik mi var ki başka şeye ihtiyaç olsun? Zaten hadislerin çoğu uydurmadır. Hangisine itimat edeceğiz?” diyorlar.

“Hadisler uydurma” derken dayandıkları hiç bir ilmî kâide yok. Tek dayanakları kendi akılları.

Eğer ilmî sayacaksak söyledikleri şu:

“Hadisler Kur’an’a zıt olmamalı. Oysa hadislerin çoğu Kur’an’a uymuyor. Öyleyse, uydurma.”

Bitti… İlimleri işte bu kadarcık.

Halbuki, hadislere Avrupalı / oryantalist kafasıyla değil de Müslüman hadis âlimlerinin bakış açısıyla baksalar mesele kalmayacak da, bu akıldânelerde işte bu yok.

Kur’an-ı Kerim Müslümanlar hakkında “En hayırlı ümmet” buyursa da, bunlara göre Müslümanlar işlerini güçlerini bırakıp habire hadis uydurmuşlar. Bu beyefendiler Müslümanları bu uydurmalardan kurtarmaya çalışıyorlar(!).

Oysa bu tavırları öyle tehlikeli bir gidiş ki, freni  patlamış  araba  gibi hem kendileri uçuruma  doğru gidiyor, hem de kendilerine inananları götürüyorlar.

“Hadisler uydurma, elimizdeki tek doğru kaynak Kur’an” derken, kendi içlerinde bari tutarlı olsalar. Ne gezer…

19 Mayıs   Üniversitesi   İlahiyat   Fakültesi   Öğretim   Üyesi Prof. Mehmet   OKUYAN’dan bir misal vereyim.

Bu zat, 5-6 ay önce HABERTÜRK TV’de, “Kıyâmet alâmetler” isimli programda, A’raf Sûresi 187.  Âyette geçen, “O (kıyamet) size ansızın   gelecektir”  ifadesi üzerinde yorum yaparken, “Ânî olacak şeyin alâmeti olmaz” diyor.

Bu yanlışından hareketle, “Kur’an’ a   aykırı   olan   Hadisler   kabul  edilemez”  deyip devam ediyor:

Dolayısıyla   kıyamet   alâmetleriyle   ilgili   bütün hadisler   uydurmadır.

Böyle demekle ne yapmış oldu?

Bir çırpıda Peygamberimiz’in bu husustaki 200’den fazla hadisini reddetti. Ayrıca, 1400 senelik İslam tarihine damga vuran bütün hadis âlimlerini de silip attı.

Soyismi OKUYAN olan bu zat, Ehl-i sünnet  ulemâsının bu hususta yazmış olduğu sayısız te’lîfâttan bir tanesini olsun okumamış mı acaba?

Vereceği cevap belli. “Tabii ki okudum, ama hepsi yanlış. Benim referansım sadece Kur’an”

Ey, “Kur’an kıyametin âniden olacağını söylüyor. Ânî olacak   şeyin alâmeti olmaz” diyen Sayın Okuyan!

Bu nasıl okumak ki, tek kaynak kabul ettiğiniz Kur’an-ı Kerim’den bahsederken de o mukaddes kitabın ne buyurduğunda bile yanlış içindesiniz.

Tefsir hocasısınız. Maşallah televizyon ekranlarında adeta şakıyorsunuz. Bir de şu meâldeki âyeti bilseniz:

“Onlar kıyâmetin ansızın başlarına gelivermesini mi bekliyorlar? Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir.” (Sûre-i Muhammed, âyet: 18)

Maalesef, fikirdaşınız Mustafa İslamoğlu da aynı âyete, “…işte onun tüm alâmetleri gelmiş bulunuyor” mânâsını vermiş.

Yaa işte böyle Sayın Oku(ma)yan! Şimdi söyleyin bakalım, kıyametin alâmetleri var mı yok mu?

Hayrola!  Niçin cevap vermiyorsunuz?

Buna cevap ver(e)miyorsunuz mâdem, şu soruma bari cevap verin:

Sûre-i Muhammed’in 18. âyetinde,“…kıyâmetin …alâmetleri belirmiştir” buyurulduğu halde, bir kimse ““Ânî olacak şeyin alâmeti olmaz” dese, âyette bildirilen gerçeği inkâr etmiş olur mu?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu