Şia Gerçeği

İran – İsrail (Şii – Yahudi) İttifakının Geçmişi

Dünya kamuoyu ve medya kuruluşları son 10 yılda İran’ı ABD ve İsrail’e düşman göstermektedir. Dünya kamuoyunda dolaşan İsrail’in İran’ı vuracağı iddiaları petrol şirketlerinin işine yaramaktadır. İddia ne kadar çok sürerse şirketler için o kadar çok kar olacaktır. Tabii ki petrole bağımlı ülkelerde bu durumdan etkilenecektir. 2011 yılında Mossad başkanı ve İsrail savunma bakanı İran’la düşman değiliz nükleer programı zarar verici değil diye resmi açıklama yapıyor ama dünya medyası ise bu iki ülkeyi birbirine düşman ilan ediyor. İki farklı bir durum var ortada. Görünürde iki düşman ülke ama diplomaside iki gizli müttefik.

Dünya kamuoyu ve medya kuruluşları son 10 yılda İran’ı ABD ve İsrail’e düşman göstermektedir. Dünya kamuoyunda dolaşan İsrail’in İran’ı vuracağı iddiaları petrol şirketlerinin işine yaramaktadır. İddia ne kadar çok sürerse şirketler için o kadar çok kar olacaktır. Tabii ki petrole bağımlı ülkelerde bu durumdan etkilenecektir. 2011 yılında Mossad başkanı ve İsrail savunma bakanı İran’la düşman değiliz nükleer programı zarar verici değil diye resmi açıklama yapıyor ama dünya medyası ise bu iki ülkeyi birbirine düşman ilan ediyor. İki farklı bir durum var ortada. Görünürde iki düşman ülke ama diplomaside iki gizli müttefik… Görüldüğü üzere İran, İsrail’in çizdiği diplomatik oyunu Türkiye’ye ve Araplara karşı çok iyi oynamaktadır.
Unutmamalı ki bu ‘iki düşman’ arasında çok önemli bir amaç birliği her zaman olageldi. Bu iki ülke de varlığını bir ölçüde diğerine borçlu. İsrail, İran’ı kendi varlığı için bir tehdit olarak görüp konumlanmakta, çevresel ve küresel, siyasi ve askeri eksenini buna göre belirlemekte. Aynı durum İran içinde geçerli. Dahası her iki ülke de diğer ülkeyi kendi halkına, varlığı için en büyük ‘düşman’ olarak göstererek, kinini ve buna bağlı olarak da direncini diri tutmakta.
HUMEYNİ VE İSRAİL
Humeyni’nin CIA olan bütün bağları 1979’da ABD Tahran büyükelçiliğinin İranlı öğrenciler tarafından basılmasıyla ortaya çıkmıştı. Ele geçen belgelerde Humeyni-CIA arasındaki bağlar resmen açığa çıkmıştı. Fakat İsrail Humeyni’nin halk nazarında itibarını kaybedip ABD müttefiki olduğunu gizlemeyi başardı fakat olan Humeyni’nin casuslukla suçlanan ve göz göre göre ateşe yollanan adamlarına oldu. Ayetullah Humeyni 1979’da Paris’ten Tahran’a getirilirken CIA tarafından 3 ayrı suikast planı tertip edilmişti. Şah’ın Generalleri ve ABD’li yetkililerin tarafından tertiplenecek olan suikasti Mossad Humeyni’nin adamlarına ihbar etmişti.
HUMEYNİ’YE SUİKAST YAPILMASINI MOSSAD ÖNLEDİ
Mossad-Humeyni ilişkisini Amerika’nın en iyi uzman Ortadoğu uzmanlarından olan siyaset bilimci ve ödüllü gazetecisi Mike Evans “Jimmy Carter” adlı kitabında şöyle bildiriyor: Humeyni’ye yapılacak suikastı Mossad, İran askeri ataşesi Yitzhak Segev aracılığıyla Humeyni’nin adamlarına bildirmişti. Suikastın ortaya çıkmasından sonra General Amir Hüseyin Rabii devrimciler tarafından idam edildi. Mike Evans, Jimmy Carter: The liberal left and World Chaos, Crossstaff Publishers, 2009, p. 251.
İRAN’IN YARDIMIYLA İSRAİL IRAK’I VURDU
Amerikan-İran Konseyi’nin kurucusu ve başkanı olan İran asıllı akademisyen Dr. Trita Parsi, İsrail-İran ilişkileri üzerine kaleme aldığı makalesinde, iki devlet arasında gizlice yürütülen pragmatik ilişkinin boyutuna örnek olarak Irak’ın nükleer tesisi Osirak’ın bombalanmasını göstermiştir. Trita Parsi devrimden hemen sonra İran ile İsrail arasındaki ilişkiyi şöyle aktarıyor: 1979’da ABD’nin Tahran Büyükelçiliğindeki rehine krizinin patlak vermesinden sonra 1951’de İran’ın petrol endüstrisinin gelişmesinde önemli rol oynamış Ahmed Kashani’nin en genç büyük oğlu Ayetullah Abul Kassam Kashani İslam devriminden sonra İsrail’in İran’a yaptığı ilk ziyarette İran-Irak savaşında Irak’ın Osirak nükleer programına karşı silah satışı ve askeri işbirliği için görüşmelerde bulundu. Görüşmelerin başlangıcında Amerika silah satışına faiz uygulanması ve Tahran büyükelçiliğindeki rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen bir politika çiziyordu. Anlaşma sağlanırken İsrail başbakanı Menahem Begin’in silah satışları konusunda duyarsızlığı, Jimmy Carter’i çileden çıkardı. İki zorlu liderin sert değişimleri sonucu Carter İsrail’i azarlayarak beklemeye çekilirken, Yahudi devleti yedek parça satışını onayladı. Begin Humeyni’den karşılıklı olarak İran’da yaşayan Yahudilerin İsrail’e göç etmelerini istedi. Parsi, İranlı bir bürokrata dayanarak, İran-Irak Savaşı’nda Irak’ın Osirak’daki nükleer tesisinin İran’ın teşebbüs ettiği, fakat İsrail’in gerçekleştirdiği bir operasyonla bombalandığını ileri sürmektedir. Trita Parsi “Hain İttifak” adlı kitabında Osirak nükleer tesisin bombalanması hakkında detaylı bilgiler vermektedir. İran-Irak savaşında İran ile askeri ilişkileri derinleştiren İsrail 7 Haziran 1981’de İsrail Hava Kuvvetlerine ait 8 adet F-16 ve 6 adet F-15 uçağı İsrail’in Etzion hava üssünden havalandı. İsrail İran’ın vurmayı planladığı Osirak nükleer tesisini kusursuz bir operasyonla yok etti. Parsi London Sunday Telegraph gazetesinin haberine dayanaraktan verdiği bilgiye göre operasyon öncesi İran Osirak nükleer tesislerinin fotoğraf ve haritalarını İsrail’e vermişti. Osirak saldırısı öncesi 1980’de üst düzeyi İsrailli yetkili Ari Ben Menashe ve Humeyni’nin temsilcileri Fransa’da bir araya geldiler. İki tarafın anlaşmasına göre operasyonunda Irak’ın herhangi bir saldırısı durumunda İsrail uçakları Tebriz’de bir havaalanına iniş yapacaklardı. Sonuçta Osirak’ın bombalanmasında İran büyük rol oynadı. İslam dünyasının önemli güçlerinden olan Irak aslında İran ile değil İsraille savaşıyordu. Trita Parsi, Treacherous Alliance, op. cit. p. 95. 107. * Kaynak : The Sunday Telegraph – June 14, 1981.
İran’ın vurmak istediği Osirak tesisini İran ile İsrail’in arasında yapılan anlaşmalar sonucu İsrail vurmuştu. Kutsal ittifak kendisi devrimden önce ve sonra da gösteriyordu.
İSRAİL’DEN İRAN’A 1 MİLYAR DOLARLIK YASADIŞI SİLAH SEVKİYATI
Executive Intelligence Review (EIR) Amerikalı siyasi aktivist Lyndon LaRouche tarafından 1974 yılında kurulmuş haftalık siyasi haber dergisidir. Leesburg, Virginia, Wiesbaden, Berlin, Kopenhag, Paris, Melbourne ve Mexico City dahil olmak üzere bir çok ülkede ofisleri bulunan bir yayın grubudur. EIR dergisi Eylül 1985 sayısında İsrail-İran ilişkileri üzerine diplomatik kaynaklara dayanarak yayınladığı bilgilere göre: Humeyni yönetimindeki İran’ın en büyük silah tedarikçisidir. Devrimin hemen ertesinde 31 Temmuz 1979’da Orlandolu Federal yetkililerin tespitlerine göre Florida’dan bir gemi ile yaşadışı 75 milyon dolar değerindeki silah Humeyni rejimine gönderilmişti. İran hükümetinin yüksek yetkili bir yöneticisi, İsrail gizli servisi Mossad ile bir silah sözleşmesi imzalamıştı. Bu organizasyon ABD ordusuna bağlı subaylardan Paul Sjekloha, Wayne Gillespie ve İranlı yetkili Amir Hüseyin M. Azar tarafından gerçekleşti. Sjeklocha ise bir Mossad ajanıydı. Ariel Şaron ile yakın ilişkiler içerisindeydi ve 1982’de İsrail’i ziyaret etmişti. Humeyni rejimine silah satışında rol alan isimdi. Humeyni rejimine toplamda yasadışı 1 milyar doları aşkın silahın nakliyatı yapılmıştı.
Son derece güvenilir kaynaklara göre ABD başkanı Jimmy Carter’ın istihbarat ve ulusal güvenlik danışmanlarına göre 1980 Amerikan seçimleri öncesi, Mossad ve bazı CIA görevlileri Tahran büyükelçiliğinde rehin alınan elçilik görevlilerini serbest bırakmaması karşılığında Humeyni rejimine yasadışı silah satmıştı. Bunun nedeni rehinelerin serbest bırakılmaması seçim öncesi Carter için bir imaj kaybı olacak ve Carter seçimleri kaybedecekti. Bu gizli anlaşmaya göre Carter seçimi kazansa bile rehineler Ocak 1981’e kadar serbest bırakılmayacaktı. ABD Tahran Büyükelçiliği’nin devrimci öğrenciler tarafından baskına uğraması ve çalışanların 444 gün rehin tutulması Humeyni yönetimindeki İran ile CIA arasında yapılmış gizli bir anlaşmaydı. CIA elçilikteki rehinelerin kurtulması için Tahran’a yapılması planlanan Çöl 1 Harekatını başarısızlığa uğratmıştı. Humeyni emin olmalı ki Carter yönetimi, İran’a Reagan yönetiminin sağladığı kadar silah ve yedek parça sağlamayacaktı..Carter’ın gitmesi Humeyni’ninde işine geldi ABD’li siyonist lobilerinde…Artık büyü bozulacak ve İsrail İran üzerinde istediği politikayı izleyebilecekti.
İsrail milyar dolarlık ABD yapımı askeri techizatları ve silahların yedek parçalarını 1979 İslam devrimi öncesi İran’a sattı. Makalenin devamında “EIR Investigation” dergisi bir diğer kaynağına göre ABD Dışişleri Bakanlığı 1982 yılında İsrail’in İran’a 27 milyon dolar değerinde silah ve 300 bin dolar değerinde F-4 savaş uçaklarının yedek parçalarını sattığını doğrulamaktadır. Bu haberin doğruluğu resmi kaynaklardan gelen açıklamalara göre dönemin Amerikan gazetelerindede yayınlanmıştır. İsrail İran’a Lübnan’ı işgal dönemde silah satmıştı. İran’ın Şah dönemindeki Tahran askeri ateşesi ve Mossad ajanı (Jacob) Ya’akov Nimrodi, İsrail’in Humeyni rejimine silah satışını gerçekleştiren isimdi. 31 Temmuz 1979 yılında ABD Orlando Bölge Mahkemesine yapılan bir suç duyurusunda Mossad ajanı olduğundan şüphelenilen ABD subayı Paul Sjeklocha Nisan ve Temmuz ayları içerisinde Humeyni yönetimine TOW, Exocet ve Sidewinder Füzeleri, F-4 Fantom uçaklarının motorlarını ve yedek parçalarını gemi ile İran’a göndermişti. Araştırmalar neticesinde Sjekloha 5 yıl vadeli hapis cezası ve 10 bin dolar ödemeye mahkum edildi. EIR Investigation, Guns for Khomeni the Mossad Connection, Virginia, Volume 12, September 15, 1985.
EIR Investigation dergisinde yer alan Humeyni-Mossad ilişkisi dönemin ABD gazetelerinde açığa çıkmıştı. İşte o delillere göre Arjantine ait bir kargo uçağı 1981 yılında İsrail ve İran arasındaki bir silah anlaşmasının sonucunda Tahran’a 27,9 milyon dolarlık ABD yapımı askeri levazımı ve silahları teslim etti. Schenectady Gazette, $ 27.9 M Cargo of U.S. Arms From Israelis to Khomeini Reported on Downed Plane, July 27, 1981.
ABD-İran ilişkilerinde, İran açısından pragmatik unsurların ağır bastığı en çarpıcı örneği İran asıllı akademisyen Ruhullah Ramazani vermektedir: Irak-İran Savaşı’nda Lübnan’daki ABD’li esirlerin serbest bırakılmasına yardım eden İran’ın bunun karşılığında ABD’den ve İsrail’den yaptığı silah alımlarının oluşturduğu kaydedilmiştir. İran’da olayın açığa çıkmasından sonra, Danışma Meclisi’nde konunun araştırılması gündeme getirilmesine rağmen, Humeyni’nin bizzat müdahalesiyle bu talep bastırılmıştır. Rouhollah. K. Ramazani, İdeology and Pragmatism in Iran’s Foreign Policy, Middle East Journal, Vol. 58, No. 4, Autumn 2004, s. 556.
İzak Rabin Ekim 1987’de yaptığı basın açıklamasında İran’ın İsrail’in en iyi dostu olduğunu vurguluyordu. Humeyni’nin 1989’da ölümünden sonra dönemde Araplar’ın ortak tehdit olarak gördüğü İsrail İran ile ittifaklığını devam ettirdi. Trita Parsi, Unveiling Iran: “Teheran and Jerusalem Are Not Natural Enemies”, Gruppo Editoriale L’Espresso, Cassan Press, 4 / 2005, p. 46 – 51.
20 Ocak 1981’de Başkan Ronald Reagan yemin ettiği gün, ABD-İran ilişkilerinin iyice gerilmesine neden olan rehine krizi çözüldükten sonra Reagan’ı bekleyen en zor dönem yine İran’la ilişkiler oldu. “İran-gate” (İran-Kontra Skandalı) diye tarihe geçen, İran’a yasadışı silah satışının ortaya çıkması, karizmatik Reagan’ın koltuğunu salladı.
İsrail Humeyni rejimine 1979’dan bu yana silah satıyordu. Daha önce satılan silahlar gündeme gelmezken Manbar’ın üzerine bu kadar gidilmesi İsrail’in dünyaya oynadığı bir taktiktir. Aynı 1976 Entebe Baskını gibi. Aynı 1986 Mordehay Vanunu vakası hepsi Mossad’ın tertip ettiği bir senaryoydu. Yıllarca ABD ambargosunu ve BM kararını delen İsrail, Manbar’a karşı düzenlenen “Hain Operasyonu” ile İran’a yapılan silah satışını basına sızdırarak İran’ı düşman ülkeler konumuna koymuş, görünürde İran ile ilişkilerinin koptuğu yönünde propaganda yapmıştır. Ama gizli ilişkiler o kadar yaygınlaştı ki artık ilişkilerin ucu 2000’li yıllara doğru Sami Ofer’e kadar dayanıyordu. Victor Ostrovsky, What Israel’s Top-Secret Manbar Trial Reveals About Extensive, Ongoing Israeli Arms Dealing With Iran, Washington Report on Middle East Affairs, September 1998, p. 55-56, 62.
SAMİ OFER VE İRAN BAĞLANTILARI
İsrail ile İran’ın gizli ilişkileri 2011’de yeniden patlak verdi. Sami Ofer kardeşi Yuli Ofer ile birlikte Ofer Biraderler (Ofer Brothers) grubunun sahibidir. Forbes dergisinin yayınladığı dünya zenginleri sıralamasında 2010’da 10.3 milyar dolarlık servetiyle dünya zenginleri sıralamasında 79’uncu sıradadırlar. İsrail’in ikinci büyük zenginleridirler. Jerusalem Post, Sammy Ofer tops Israelis in Forbes billionaires list, March 10, 2011.
İsrail’in en zengin işadamı Sami Ofer, ABD’nin ambargo koyduğu İran’a gemi sattığı ortaya çıktıktan bir ay sonra Tel Aviv’deki evinde hayatını kaybetti. İsrail vatandaşı olan işadamı Sami Ofer’in gündemde İran ile İsrail ticari ilişkilerinin sorgulandığı bir dönemde Tel Aviv’deki evinde ölü bulunması ve ölüm sebebine ilişkin detaylı bilginin olmaması şüpheleri de beraberinde getiriyor.. İsrail basınında, ölüm sebebi olarak “bilinmeyen bir hastalık” gibi ifadeler yer almıştı.
2002’den beri İran ile ticaret yapan şirketin, en son İran’a 8,6 milyon dolarlık bir tanker sattığı belirtiliyor. İran ile iş yaparak nükleer programına katkı sağladıkları gerekçesiyle yaptırım listesine alınan Ofer Kardeşler’in en az 13 gemisinin son 10 yılda İran limanlarında dolum yaptığı ifade ediliyor. Ofer Kardeşler, Raffles Park adlı gemiyi Crystal Shipping adlı bir şirkete satmış; ardından da gemi yaptırım listesinde yer alan İran İslam Cumhuriyeti Gemicilik Hattı’na (IRISL) satılmıştı.
The Newyork Times’ın haberi göre 24 Mayıs 2010’da ABD Dışişleri Bakanlığı İran ambargosunu delen ve yaptırım uygulayacağı şirketlerin adları arasında Ofer grubunuda göstermektedir. Ofer grubu İran’a milyonlarca dolar Tanker ve Gemi sattığı tespit edildi.. Isabel Kershner, Sammy Ofer, Magnate and Israeli Power Broker, Dies at 89, The Newyork Times, June 4, 2011.
Olayın ortaya çıkmasının ardından Ofer Grubu topu İsrail yönetimine atarak, “İran’a asla gemi satmadık ve İsrail Devleti’nin yetkili idareleri açıklamamızı doğrulayacaktır” dese de bu açıklama hiçbir İsrailli yetkili tarafından doğrulanmadı. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ofisi ise Ofer Kardeşler’in, “gemilerin İran limanlarına İsrail güvenlik güçlerinin yetkisiyle demirlediği” iddialarının doğru olmadığını savundu. Mevzuyla ilgili soruşturma devam ediyor. Ancak İsrail’in İran’la ticari ilişkisi, Ofer’le sınırlı değil. Haaretz’in haberine göre en az 200 İsrail şirketi, tamamen İsrail Hükümeti’nin bilgisi dahilinde İran’ın can damarı olan enerji sektöründe oldukça aktif. Üstelik bu ilişki, 2008’de İsrail Meclisi’nin kabul ettiği ve İsrailli şirketlere, İran’la ticari faaliyetleri olan uluslararası firmalarla 10 milyon doların üstünde iş yapmasını men eden yasaya rağmen sürüyor. Örneğin, İsrail Elektrik Şirketi ve İsrail Havacılık Otoritesi’nin, İran’da ciddi faaliyetleri olan Alman ve Danimarka firmalarından milyonlarca dolarlık mal satın aldığı biliniyor. Yine İsrail Savunma Bakanlığı düşman ülke diye tanımlanan İran’a askeri malzeme satışını yasaklamış olsa da 1990’larda gizlice İran’a askeri malzeme satıldığınıda biliyoruz. Yossi Melman, Israel is hypocritical when it comes to Iran nuclear sanctions, May 30, 2011.
Haaretz yazarı Yossi Melman, “İsrail, olay İran’ın nükleer meselelerine gelince ikiyüzlü oluyor” diyen Melman’a göre, Ofer Kardeşler’in İran ile ticaret yapması, İsrail’in baskısıyla alınan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik yaptırımlarının bizzat İsrail eliyle delinmesi anlamına geliyor. Ama bu delinme şu ana kadar incelediğimiz kaynaklardan yola çıkacak olursak 1980’den beri devam ediyor Bay Melman bunları yazmayı unuttu herhalde.. İsrailli iş adamı Sami Ofer öldü, Radikal – 03/06/2011
İRAN İSRAİL İÇİN TEHDİT DEĞİLDİR…
Mossad Şefi Tamir Pardo İran’ın nükleer programı hakkında İsrail gazetelerine yaptığı açıklamada: İran’ın nükleer silah elde etmesi İsrail’in yıkılacağı anlamına gelmez. Pardo nükleer silahlı bir İran’ın, İsrail’in devam eden varlığına bir tehdit teşkil etmeyeceğini bildirdi. Barak Ravid, Mossad Chief: Nuclear Iran not necessarily existential threat to Israel, Ha’aretz / December 29, 2011.
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, ülkesinin savaşın eşiğinde olduğu İran’a barış mesajı gönderdi. Peres “İki halkın birbirine düşman olmaması gerektiğini” söyledi. İsrail Parlamentosu Knesset’in 63. kuruluş yıldönümünde konuşan Peres “Bizler düşman doğmadık. Düşmanlar gibi yaşamamıza gerek yok” ifadelerini kullandı. İsrail Cumhurbaşkanı Peres “İran halkının savaş ve çatışmayı değil, barış ve dostluğu arzulayan duyarlı bir halk olduğunu” da kaydetti. Şimon Peres İran’a Barış Mesajı Gönderdi, Sabah Gazetesi, 09.02.2012.
Amerikan-İran Konseyi Başkanı Trita Parsi’nin kaleme aldığı kitabı “Hain İttifak”ta yer alan iddiaya göre İran, Washington’la Bush yönetimi ile 2003’te ilişki kurmak istedi. Teklifin ilk taslağını Fransa’nın İran büyükelçisi Sadık Kharazi ve İran’ın Dışişleri Bakanı’nın yeğeni tarafından yazıldı. Taslak daha sonra İran’ın dini liderine götürüldü. Dini liderde taslağın Amerikalılara gönderilmeden önce son kez Birleşmiş Milletlerin İran büyükelçisi Zarif’e sordu. Tahran’dan onay geldi. Dışişleri bakanı Kamal Kharrazi, Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, BM büyükelçisi Muhammed Cevat Zarif, Fransa’nın İran büyükelçisi Sadık Kharazi ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney tarafından onaylandı ve teklifteki taslakları Washington’a teslim edeceklerdi. İran masada ellerindeki tüm kartları oynadı Amerika anlaşmaya sıcak bakıyordu. Tahran, Irak’ta istikrarın sağlanmasına yönelik çabalara katılması, İsrail’e karşı olan örgütlere desteği kesmesi ve saldırıları durdurmak için bu örgütlere baskı yapması, Hizbullah ve Hamas’a verdiği desteği kesmesi, nükleer programıyla ilgili kaygıları gidermesi karşılığında, ticari yaptırımların kaldırılmasını istedi. Akademisyen Trita Parsi’ye göre İran aynı şekilde 2003’de Atina’da İsrail’e de bir teklifte bulundu. 2003’te Atina’daki bir toplantıya katılan eski devrim muhafızları komutanı Muhsin Rezai, İsrail, Tahran Washington yakınlaşmasına karşı çıkmaktan vazgeçerse, İran’ın da Filistin siyasetini değiştirebileceğini, her iki devlet birbirine saygı duyacağını iletti. Fakat bu anlaşma Washington yönetimindeki şahinlerin etkisiyle kabul görmedi. Trita Parsi, Treacherous Alliance: The secret dealings of Israel, Iran, and the United States, Yale University Press, 2007, p. 243-252.
TÜRKİYE…
İsrail Şah döneminde 1976’da İran’ın nükleer programını hazırladı. ABD nükleer çalışmaları başlatması için belirli anlaşmaları Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile Tahran’a göndermiş Şah ile anlaşmalar sağlanmış ve santraller kurulmaya başlamıştı. Şah devrilince bu nükleer altyapı Humeyni rejiminin eline geçti. İsrail her dönem bu nükleer çalışmalara el altından destek verdi. Peki İsrail’in büyütmeye çalıştığı bu İran kime düşman olacak?
Yıl 2012 ve İsrail İran’ın Ortadoğu’daki bütün düşmanlarını etkisiz hale getirdi. Buna karşın ABD ise İsrail ve İran’a bir tepki ve önlem olarak Türkiye’yi destekledi. AKP hükümetinin İsrail ile politikaları bu süreçte olumsuz gitmektedir. İsrail İran’ı büyütmekte, Amerika ise İran’a karşı kozlarını Türkiye’ye oynamaktadır. ABD müttefiki olan Türkiye’nin İsrail ve İran ile ilişkileri son 3 yılda kopma noktasına geldi. Son dönem Suriye konusu Türkiye ile İran’ı burun buruna getirdi. İsrail’in rüyasını kurduğu Türkiye-İran düşmanlığının provası planlı bir şekilde işlemektedir. İran’da İsrail’in istediği bir Kürdistan’ı desteklemektedir. Peki Ortadoğu’da çıkacak bir savaşta İsrail’in gizli müttefiki olan İran’ın menzili kim olacak? Körfez ülkeleri ve Türkiye..
Arap baharı sonrasında Arap ülkelerinin desteğini alan Türkiye’nin bu anlamda bir ittifak oluşturma süreci içine girdiğini görmekteyiz. Türkiye’nin de Suriye üzerinde bu kadar duyarlı ve aktif olmasının nedenlerinden birisi de kendisini bu sürecin bir parçası olarak görmesidir.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in askeri danışmanı Orgeneral Yahya Rahim Safevi, Türkiye’nin NATO füze kalkanı ve Suriye konusunda izlediği politikalardan vazgeçmesi gerektiğini belirterek, aksi halde sonuçlarına katlanması gerekeceği tehdidinde bulundu. İran Genelkurmay 2. Başkanı Tuğgeneral Mesut Jazayeri de, “Türkiye, İsrail’e tam destek vermenin hesabını vermeli” dedi. (İran’dan Türkiye’ye füze kalkanı tehdidi – Milliyet, 10 Ekim 2011.)
Dünya kamuoyu ve medya kuruluşları son 10 yılda İran’ı ABD ve İsrail’e düşman göstermektedir. Dünya kamuoyunda dolaşan İsrail’in İran’ı vuracağı iddiaları petrol şirketlerinin işine yaramaktadır. İddia ne kadar çok sürerse şirketler için o kadar çok kar olacaktır. Tabii ki petrole bağımlı ülkelerde bu durumdan etkilenecektir. 2011 yılında Mossad başkanı ve İsrail savunma bakanı İran’la düşman değiliz nükleer programı zarar verici değil diye resmi açıklama yapıyor ama dünya medyası ise bu iki ülkeyi birbirine düşman ilan ediyor. İki farklı bir durum var ortada. Görünürde iki düşman ülke ama diplomaside iki gizli müttefik… Görüldüğü üzere İran, İsrail’in çizdiği diplomatik oyunu Türkiye’ye ve Araplara karşı çok iyi oynamaktadır.
Unutmamalı ki bu ‘iki düşman’ arasında çok önemli bir amaç birliği her zaman olageldi. Bu iki ülke de varlığını bir ölçüde diğerine borçlu. İsrail, İran’ı kendi varlığı için bir tehdit olarak görüp konumlanmakta, çevresel ve küresel, siyasi ve askeri eksenini buna göre belirlemekte. Aynı durum İran içinde geçerli. Dahası her iki ülke de diğer ülkeyi kendi halkına, varlığı için en büyük ‘düşman’ olarak göstererek, kinini ve buna bağlı olarak da direncini diri tutmakta.
(Basından derleme)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu