Ali Eren

“İmam-ı Azam da bir adam, biz de…”

Ayet ve hadislerden hüküm çıkarmaya “İctihad”, hüküm çıkarma seviyesine erişmiş ilim sahiplerine de “Müctehid” deniliyor. Müctehidler tabaka tabakadırlar. Dört mezhep imamları, her hususta hüküm çıkarma payesine ulaşan yüksek tabakadaki müctehidlerdendir.

İslam tarihinde bilinen dört imamdan başka daha birçok müctehid vardır. Fakat dört imamın ictihadlarına uyanlar kalmış, diğerleri devam etmemiştir. Öbür müctehidlere uyanlar da zamanımıza kadar gelmiş olsaydı, mezhebler 4 değil daha fazla olurdu.

Biz müslümanların ibadetlerimizi tayin ve tarif eden ayet ve hadislerdir. Fakat, her Müslümanın ayet ve hadislerdeki emirleri ayrıntılarıyla bilecek kadar ilme sahip olması mümkün değil. Bu durumda, doğru olan en iyi bilenlere uymaktır. Onlar da müctehidlerdir. Dolayısıyla, Müslümanlar müctehidlere uymuşlar, böylece mezhebler meydana gelmiştir.

Mezheb imamı müctehidler, halledilmemiş mesele bırakmamışlar. Öyle ki, bir müslümanın “Şu mesele nasıldır?” diye sorup da cevabını bulamadığı bir sorusu kalmamış.

Ama bunun aksini söyleyenler yok değil. Mesela efendim apartman hayatında  merdivenleri kim süpürmeliymiş? Alt katta oturanla üst katta oturanın durumu aynı değilmiş. Böyle bazı meselelerde eski müctehidlerin ictihadları yokmuş. Yeni ictihadlar lazımmış.

Böyle söyleyenler, arzu ederlerse ileri sürdükleri meselelerin cevaplarını dahi eski eserlerde  bulabilirler ama, diyelim ki bulamadılar; bu takdirde çare yeni meselelere çözüm aramak olmalıdır. Yoksa eski alimlerin ictihadlarını toptan kenara atmak değil…

Ama bazı beyefendilerin, “İmam-ı Azam da bir adam biz de bir adamız” demelerinden anlaşılıyor ki, gayeleri mesele halletmek değil, İmam-ı Azamların yerine geçmek.

İctihadın şartları çok ağırdır. Dolayısıyla her alim ictihad yapamaz. Onun için Hicri üçüncü asırdan sonra ictihad kapısı kapalı sayılmıştır. Hanbeli, Zahiri ve Şiilere göre ise ictihad kapısı devamlı açıktır. Buyursun şartlarına sahip olan ictihad yapsın…

Zamanımızdaki bazı densiz ilahiyat profesörleri kendilerinin İmam-ı Azam Hazretleri’nden daha alim olduğunu söylerken, bazıları da kendilerini ileri süremeyip şu veya bu düşünceyle , “Beşer şaşar” fehvasınca, kendinden başka birini müctehid olarak gösteriyor.

Böyle bir zat, birkaç sene önce yazdığım bir yazıdan dolayı bendenizi taa ABD’den tenkit ediyor, “Cahiliye dönemimde ben de senin gibi düşünüyordum” diye ikaz ederek, beni de kendisi gibi cahiliye döneminden kurtarmaya çalışıyordu. Eksik olmasın…

Şimdi profesördür ve Türkiye’dedir.… O da ictihaddan dem vuruyor. Ama kendisinin değil de, ABD’deki bir zatın müctehid olduğunu söylüyor. ABD’deki zat, “Ben müctehid değilim” dese de kurtuluşu yok. Zaten ABD’deki zat kendisinin müctehid olup olmadığını ne bilir ki! Profesörümüz., “Sen müctehidsin” demişse o müctehiddir; o kadar…

Müctehid kimmiş? ABD’deki zat. Bunu kim söylüyor? ABD’ye gidip gelen diğer bir zat.

Artık müctehidlerimiz de profesör tasdikli ve ABD patentli olacaksa yandık…

Müctehid tayincisi profesörümüz, bu hususta bir de kitap yazmış. Kitap da ne kitap… Acep ne var diye bir bakıyorsunuz ki, evlere şenlik. Sayın prof. zaten bilinen şeyleri yeni bir şeymiş gibi göstermeye çalışmış ama onu da becerememiş. Meseleleri birbirine karıştırmış. Hocalarımız, canları sıkıldığında kitaba bir göz atarlarsa; neşelenirler. Tavsiye ederim…

İşin bir garip tarafı daha var: Risale-i Nurlarda -27. sözde- 6 madde halinde, artık ictihad yapılamayacağı akli misallerle ve israrla anlatılıyor. Anlatan kim? İmza: Said Nursi…

Oysa, müctehid olduğu söylenen, Risale-i Nurları sahiplenen bir zat… Bahsettiğimiz profesöre, o zatın müctehid olduğuyla ilgili bir kitap hazırlatan yanınevi de, Risale-i Nurları sahiplenen bir yayınevi… Yayınevinin ismini yazmayacağım. Ama baş harfi U…

Değerli okuyucularımıza soralım: Risale-i Nur, “Artık müctehidlik olamaz” diyor ama, bu eserleri sahiplenmek iddiasında bulunan bazıları, hala bir zatın müctehid olduğuna dair kitap basıp dağıtıyor. Bu faaliyet Risale-i Nurlara karşı U dönüşü sayılır mı  sayılmaz mı?..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu