Sahabe Hakkında Haddi AşanlarŞia Gerçeği

Humeyni’ye Göre İran Ordusu Sahabe Ordusundan Üstündür

Eserlerinde göze çarpan mezhebi taassubunun zamanındaki İran ordusunun Hz. Peygamber dönemindeki sahabe ordusundan ve Küfe dönemindeki Hz. Ali’nin ordusundan da üstün olduğunu söylemeye kadar götürdüğü Humeyni, ‘el-Vasiyyetu’s-Siyasiyye’ isimli eserinde konuyla ilgili şunları söylemektedir:
“Büyük bir cüretle asrımızdaki milyonlarca nüfusu olan İran ordusunun, Resulüllah’ın asrındaki Hicaz ehlinden ve Emiru’l-Müminin Ali ile oğlu Hüseyin dönemindeki Irak’ta bulunan Kufe ehlinden daha üstün olduğunu zannetmekteyim. Çünkü Resulullah’ın dönemindeki Hicaz’da bulunan Müslümanlar’adn bazıları Hz. Peygamber’e itaat etmemişler ve farklı gerekçeler öne sürerek muhtelif yerlere savaşa gitmekten geri durmuşlardır. Ta ki Allah Teâlâ onlara azap vadeden ve onları azarlayab Tevbe süresinin bir kısım ayetlerini indirmiştir. Irak ehli de Şehitlerin Efendisi Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin’e yaptıklarını yapmışlardır. Onu öldürme günahını bizatihi onlar işlemediler ancak savaştan kaçtılar ve ta ki tarihteki bu cürüm meydana gelinceye dek oturdular.” [1] Görüldüğü gibi Humeynî yaptığı devrimi ön planda tutabilmek adına ordusunun Hz. Peygamber’in ordusundan dahi üstün olduğunu ifade edebilmekte ve bu iddiasına gerekçe olarak da Sahabe hakkında gelen ve zahirleri itibarıyla “tevbih/azarlama” ifade eden ayetleri önü sürebilmektedir. Sahabeyle ilgili bu sakat tutumu bir Şii olarak Humeynî’ye çok görmedik, bunu da ifade etmiş olalım. Ne de olsa üç veya yedi kişi dışında “Sahabe’nin tamamının mürted olduğunu savunan [2] bir mezhebin mensubu değil mi?
[Gayrımız kardeşimiz değil] Humeynî’deki –tabir yerindeyse- masonik bağlılık kendisini o denli bir raddeye götürmüştür ki “el-Meksibu’l-Muharreme”sinde “Onların imamlarından, mezhebinden ve kendilerinden beri olmak vacip olduktan sonra bizimle onların arasında bir kardeşlik söz konusu olmadığı için kardeşlik mefhumu Şii olmayanları kapsamaz.” [3] “(…) Onlara (Şii olmayanlara) hürmet gösterilmeyeceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Belki bu mezhebimizin olmazsa olmazlarındandır. Bilakis farklı baplarda zikredilen çeşitli hadiselere bakan bir kişi onların ayıplarını ortaya çıkarmak ve onların gıybetini yapmanın caiz olduğunda hiç şüphe etmeyecektir.” [4] Humeyni’nin burada kullandığı ifadeler üzerine konuşulmasından dahi müstağni bıraktıracak cinsten. Şia’ya mensup olmayan kimseleri kafirlere yapılacak muamelenin daha da alt derekesine indirgeyen Humeynî’den hala medet beklemek ve ona sevgi beslemek, kıyamete kadar mukabelesi olmayacak bir platonik aşkla beyhude bir talep uğruna ömür tüketmekten gayrı neyle ifade edilebilir?
————————————-
[1] Humeynî, “el-Vasiyyetu’s-Siyasiyyetu’l-İlâhiyye”, s.27
[2]Küleynî, “el-Kâfi mine’l-Usul”, Kitabu’l-İman ve’l-Küfr, Babun fî kılleti adedi’l-Mü’minîn, II/244
[3]Humeyni, “el-Mekasibu’l-Muharreme”, I/ 250, Müessesetu İsmailiyan
[4]Humeyni, “a.g.e.”, I/251

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu