Kadınlık Ve Erkeklik Üzerine
Benim derdim kadınlarla ya da erkeklerle değil; kadınlık ve erkeklikle. Kadınlık ve erkekliği anlatırken özne kadın ve erkek olduğu için onlardan örnek vermem gerekiyor. Yoksa ne kadın tarafındayım ne de erkek. Sadece Allah’ın rızasını ummaktayım. Allah (c.c) fıtratı korumamızı emrediyor. Cinsiyet özelliklerimiz ile ilgili bozulmalar yaratılışımızdaki en büyük bozulmadır. Bu hem dünya hayatımızı hem ahiret hayatımızı tehlikeye düşürür. Kadınlığı ve erkekliği korumadan iyi mümin olma vasıflarını da tam taşıyamayız. Çünkü Rabbimizin bize verdiği sorumlulukları alamayız.
Mesela çok yumuşak huylu bir erkek, ibadetlerini yapıyor, kimseyi incitmemeye çalışıyor, kazanıp getiriyor, karısının ve çocuklarının emrinde, yatak verirlerse yatıyor, yemek verirlerse yiyor, şunu yap derlerse yapıyor, bağırırlarsa susuyor, kızarlarsa özür diliyor… Aman tek yuvam yıkılmasın diye ondan ne istenirse yapıyor. Şimdi bu kişi iyi bir koca, iyi bir baba gibi görünüyor olabilir (aslında iyi bir koca da olamaz, iyi bir baba da olamaz bu haliyle) peki iyi bir mümin olmuş mudur?
Allah (c.c) erkeği kavvam (yönetici ve koruyucu) olarak tayin etmiş (Nisâ;34). Bu erkeğin kavvamlığı şimdi nerede? Erkeğin Allah’ın ona verdiği bu sorumluğu karısına devretme hakkı var mı? Bu Allah’a isyan sayılmaz mı?
Bu zillete razı olmak değil mi? Bu zulme razı olmak değil mi? Bu erkeğin hem kendine hem de karısına karşı yaptığı bir zulümdür. Erkek idareyi karısına bıraktığında sorumluluğu da ona bırakmıştır. Kadın reisliği kendi isteyerek yüklenmiş olsa bile fıtratı bunu kaldırmaya müsait değildir.
Evli ve feminist kadınlara bakın, pek çoğunun koca kuzu gibidir. Kocalarından gördükleri bütün iyiliklere rağmen erkeklerin şiddet yanlısı ve kötü olduklarını anlatır dururlar. Güya şiddet gören kadınlara acırlar. Oysa ne kendi ne de etrafındaki kadınların çoğu şiddet görmemiştir. Onlar içten içe kocalarına zulmettiklerini bilirler ve kocalarına, kendilerine köle oldukları için kızgındırlar, bu kızgınlıklarını erkekliğe ve başka erkeklere saldırarak çıkarırlar.
Aslında kadın, erkeği güçlü görmek isterler. Çünkü Allah (c.c) insan fıtratını kendi emirlerine uyumlu yaratmıştır. Fıtrat bozulduğunda uyumluluk da bozulur. Erkeği kavvam yaratırken kadını da itaate uygun yaratmıştır, efendiliği uygun değil. Bu yüzden kocasına efendi olan hiç bir kadın gerçekten mutlu değildir, olamaz da.
Kadınlar erkekte acziyete de şiddete de dayanamazlar. Acziyet de şiddet de aynı kapıya çıkar: Öfke. İki taraf içinde içten ya da dıştan bitmeyen bir öfke.
Kadın yöneticiliğe talip olsa bile erkeğin ona bırakmaması lazım. Bu dinen büyük bir vebal. Erkek ahirette ona verilen emanetlerden (karısı ve çocuklarından) hesaba çekilecek. Allah’ın gösterdiği çizgide karısının ve çocuklarının sorumluluklarını üstlendi mi? Onların haklarını verdi mi? Evinin idaresini iyi yaptı mı? Hepsinden tek tek hesap verecek.
Yöneticilik bir makamdır. Atamayla olur, kişinin devretme hakkı yoktur. Kocalık sadece para kazanmak değildir.
Kocalık (kavvamlık) bir makamdır ve atayan da Yaradan’dır. Yan gelip yatıp idareyi ve işleri karısına bırakarak tembellik etme makamı da değildir. Evin reisi benim diye ailesinin haklarını çiğneyip zulmetme makamı da değildir. Erkek yöneticilik hevesinden değil, atayana ve makama saygısından iyi bir idareci olmak için elinden geleni yapmak zorundadır.
Aile ile ilgili en büyük problemimiz “Erkeklerimiz kavvam olarak yetişmiyor.” Çoğu evde otoriter anne ve pasif baba ile büyüyor. Bu yüzden kendi evinde de kavvam olamıyor. Erkeklere kavvamlık üzerine eğitimler yapılmalı. Mümin bir idareci nasıl olmalı? Hangi özellikleri taşımalı? Yöneticinin sorumlulukları nedir? Aile nasıl idare edilir? Problem çıktığında nasıl çözülür?