Kadını Dövmek Meselesi
Nîsa sûresi 34. âyeti ile câiz kılınan kadının dövülmesi hususu, hangi şartlara bağlanmıştır? Peygamber (s.a.v.) Efendimiz tarafından, hiç uygulanmış mıdır? Kur’ân ve sünnette bulunan delîller ışığında bu konuda Müslüman bakış açısı ne olmalıdır?
İslam’da kadının dövülmesi, Nebi (s.a.v.) tarafından uygulanmış ve teşvik edilmiş bir husus değildir. Ancak Kur’ân ve sünnette bu fiile belli şartlarda izin verilmiştir. Nîsa sûresi’nin 34. âyetinin mevzuyla alakalı kısmının meali şöyledir. “Serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara va’z u nasihat edin sonra yataklarda onlardan uzaklaşın (yine devam ederlerse) sonra onları dövün. Eğer size itaat ederlerse aleyhlerine yol aramayın…”
Resûlullah (s.a.v.), Veda Haccı’ndaki meşhur hutbesinde bu mevzuda şöyle söylemiştir: “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah (c.c.)’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah (c.c.)’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah (c.c.)’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah (c.c.), size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir.”
Dövmekten maksat, uslandırmak olduğundan incitici şekilde olmaması gerekir. Meselâ sopa vs. ile değil; dürülmüş bir mendil gibi şeylerle olur, yüze vurulmaz; çünkü şer’an nehyolunmuştur. Resûlullah (s.a.v.); “Yüzlerden sakının, onlara vurmayın.” demiştir. Çünkü yüz, muhterem olduğundan onu tahkir haramdır. Maksat elem vermek değil; edep vermektir.
İbn Abbas (r. anhuma) şöyle der: “Karın sana itaat ederse senin için onu dövmek yoktur.”
Yine hadîs-i şerifte; “Lüzumu hâlinde onları hafifçe dövmeye me’zunsunuz (Bu konuda size izin verilmiştir). Hâlbuki onları ancak şerli olanlarınız döver.” buyrulmuştur. (İbn Sa’d, Kasım ibn Muhammed’den rivâyet etmiştir)
İmâm Buharî Sahîh’inde: “Kadını dövmenin mekruh (sevilmeyen bir şey) olması” namında bir bab açmış ve şu hadîsi rivâyet etmiştir.
“Muhakkak bu gece birçok kadın, Âl-i Muhammed’i dolaşmıştır. Hepsi de kocalarının kendilerini dövdüğünden şikâyet ediyorlardı. Allah (c.c.)’a yemin ederim ki bunları, hayırlılarınız olarak bulmayacaksınız.”
“Resûlullah (s.a.v.), kat’i olarak hiçbir hanımını ve hizmetçisini dövmemiştir. Allah (c.c.) yolunda olması [Allah (c.c.)’ın haramlarının (yasak sınırlarının) ihlal edilip Allah (c.c.) için olması] dışında kat’î surette bir şeye elini kaldırmamıştır.”
“Hanımını döven, Allah (c.c.)’a ve Resûlü’ne âsi olur. Kıyâmette onun hasmı ben olurum.” (R. Nasıhin)
Koca, karısını dört sebeple hafifçe dövme ruhsatına sahiptir. Kocası istediği hâlde (kocası için) süslenmeyi terk etmek, yatağa çağırınca icabet etmemek, namâzı veya guslü terk etmek, şerî bir özür dışında (kocasından izinsiz) evden çıkmak.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)