Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)’nin, Alevîliğe isnâd edilmesi doğru mudur?
Hacı Bektâş-ı Veli, Osmanlı sultanları tarafından sevilip ve hürmet gören büyük bir İslâm âlimi ve velidir. Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olmuştur.
Günümüzde ise Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)’nin görüş ve düşüncelerinin, 16. yüzyıldan sonra şekillenmiş Bektâşi edebiyatının ürünü olduğu söylenmekte, kendisinin de Şîa’nın on imâm esaslarına bağlı bir Türkmen babası olduğu anlatılmaktadır.
Hacı Bektâş-ı Veli’nin şu an elimizde bulunan eserlerinin ilmî bir değerlendirilmesi yapıldığında, görüşleri itibarıyla, Anadolu’ya damgalarını vuran Hz. Bahaddin Veled, Hz. Mevlânâ Celâleddin ve Yunus Emre (k.s.) gibi ve aynı kaynaktan beslenen bir tasavvuf erbâbı olduğu anlaşılır.
Kitaplarında “Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sahâbelerine ve ehl-i beytine selâm olsun.” diyerek, sahâbelerin hiçbirini ayırt etmeden hepsini sevdiğini ve saygı gösterdiğini ifade eden sünnî bir şahsiyettir.
Hacı Bektâş (k.s.), Makâlât adlı eserinde İslâm’ın bilinip yaşanmasının önemini anlatmaktadır. Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)’ye göre adamlık ve insanlık, Allah (c.c.)’ın yasakladığı şeyleri işlememek suretiyle erişilebilen kulluk mertebesinde kazanılabilmektedir. İşte bu sebeple âbidler, gerçek anlamda ‘adam’ olanlardır. Hacı Bektâş (k.s.)’ın İslâm dînine ve onun günlük hayatta yaşanmasına verdiği önem ve titizlik, “Hacı Bektâş Veli için, dîn ayrılığı gereksizdir, insanlar arasına anlaşmazlık sokar.” ve “Bektaşîlik; Anadolu-Yunan-İran-Hint düşüncelerinin, inançlarının oluşturduğu bir birikimdir. İslâm’ın ona olan tesiri çok azdır.” şeklindeki asılsız söylentileri yalanlamaktadır. Şu beyitler Hacı Bektâş (k.s.)’a aittir:
“Kılarız namâzı, kılmayız değil / Biz Hakk’ın emrini bilmeyiz değil
Kur’an kitabımız, İslâm dînimiz / Hadîsten, âyetten almayız değil.”
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)