Ahmet Gelişgen YazılarıDiyanetMehmet Görmez

Görmez’in Yanlış Fikir Ve Uygulamalarını Tezkiye Eden Diyanet Üst Düzey Görevlisi Ve Diğer Bazı Hoca Efendi Dostlarımıza!

(Başka bir yazımızın bir bölümüdür)

Görmez’in fikir ve uygulamalarına ilişkin tenkit yazılarımızı birlikte istişare ettiğimiz ve ayrıca bu yazılarımızı tetkik edip onaylayan, yazılarımız için teşekkür edip dua eden, sağ olsunlar, yüzlerce ilim adamı mevcuttur. Burada onların isimlerini zikredecek değiliz. Ama bu konuda yaşadığım ve sonradan çehresi değişen ibretlik bir olay bağlamında, Görmez devrinde Diyanet üst düzey görevlerde bulunan, bunun yanında “Doğu Hemşeriliği” sâikiyle, Görmez’in İslam itikadıyla örtüşmeyen fikir ve icraatlarını tezkiye eden “hoca efendi” yazar çizer dostlarımıza içten bir serzenişte bulunmak istiyorum. Şöyle ki:

2009 veya 2010’lu yıllar olmalıydı. Diyanet’teki olumsuz gidişattan rahatsızlık duyan saygı duyduğum ve elini öptüğüm muhterem bir hocamın aracılığıyla, durumu anlatmak üzere Sayın Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz hocaya yönlendirildim. Görmez’in fikirlerini ve Diyanet’teki olumsuz çalışmaları Hasan Kâmil hocaya belgeler eşliğinde saatlerce anlattım. O gün Hasan Kâmil hoca, bu bilgilendirmeden son derece memnun ve mesrur olmuştu. Öyle ki brifing sonucunda, teşekkür ve dualar etmiş, taltiflerde bulunmuş ve aynı konuda başka büyüklerle de görüşmemizi sağlamıştı. Kendisine anlattıklarımla ilgili geniş bir dosya da tevdi etmiştim. Bu bağlamda çalışmalarımı ilk onaylayanların başında Hasan Kâmil Yılmaz Hoca gelmekteydi. Kendisi sonradan DİB Başkan Yardımcısı oldu ve yıllarca bu görevde kaldı. Halen de İstanbul Müftüsü. Diyanet’e göreve başladıktan sonra da kendisine mükerreren bilgi ve belge takdim etmiştim. Hocanın, bu görüşmelerimizi unutmuş olabileceğini hiç sanmıyorum. Değilse, kamuoyunun yakından tanıdığı meşhur ve makbul hocaların şehadetiyle durumu ortaya koyma imkanına da sahibiz.

Her ne hikmetse Hasan Kâmil Yılmaz Hoca, Görmez idaresindeki Diyanet’e Başkan Yardımcısı olduktan sonra, bütün bunları adeta unutmuşçasına, Görmez’in fikir ve çalışmalarında bir sakınca olmadığına dair oldukça keskin şehadetlerde bulunmaya başlamış. Bu tezat dolayısıyla bana geri dönen bazı hocalardan bu garipliğe muttali oldum. Hasan Kâmil Hocanın, bu tezkiyesini “kalıbımı basarım” tarzındaki iddiayla da ortaya koyduğunu belirtenlere rastladık. 2017 Ramazan Bayramı sonrasında (27-29 Haziran 2017 aralığı olmalı) bir gazetede yayınlanan röportajı da bunun açık belgelerindendir. Bu gazeteyi “Yeni Akit” olarak hatırlıyorum. İnternet’te rastlayamadığımız bu röportajın, Görmez’in düşmesinden sonra silinmiş olabileceğini düşünüyoruz.

Diğer Başkan Yardımcısı ve dostum olan Sayın Ekrem KELEŞ’le birlikte Hasan Kâmil Hoca’nın, Mehmet Görmez’in fikir ve icraatlarını neden savunduklarını ve tezkiye ettiklerini pekâlâ biliyoruz. Kamuoyu da bunu rahatlıkla düşünebilir.  Diyanette gözlerinin önünde yıllar boyu sürüp giden tahribatı, görmedim-duymadım demekten de öte, bu olumsuz hali tezkiye etmenin vahametini anlatmakta kelime bulamıyoruz. Dostum Ekrem beyin, yurt içi ve yurt dışı, o üst görevden bu üst göreve, ondan da bir diğerine kuş gibi uçurtularak, doludizgin facianın içerisinde senelerce çalışabilmesi, epeyce bir üstün başarı (!) olsa gerektir.

Muhterem dostlarımızın, Diyanet’te Görmez ve ekibinin fikirleri doğrultusunda yapılan ılımlı İslam çalışmalarını savunarak kendilerini daha çok yıpratmaları, bizim üzüntümüzü artırır. Allah her şeyi görüp gözettiğine göre, başka bir deyişle zaman her şeye tanıklık ettiğine göre, “gayretullah”a dokunan işleri yapmak da onlara seyirci kalmak da büyük bir sorumluluğu ve buna bağlı vebali doğuracaktır. Bu sorumluluk, ahiret hesabından önce, dünyada da kişiyi yakalayabilir. Onlara düşen, hiç değilse olanı olduğu gibi hakk için ifade etmektir. Böyle yaparlarsa, en azından o olumsuz çalışmalara taraf olmadıklarını ispatlamış olurlar. Biz kendilerini hatalarıyla birlikte seviyoruz.

Gelelim “Doğu Hemşeriliği” sâikiyle, Görmez’in İslam itikadıyla örtüşmeyen fikir ve icraatlarına rağmen kendisini tezkiye eden “hoca efendi” yazar çizer dostlarımıza! Her şeyi bildikleri ve bir kısmıyla da görüştüğümüz halde, konu ile ilgili kendilerine bazı bilgi ve belgeler de sunduğumuz halde, medya huzurunda ortaya koydukları, Görmez’i tezkiye etme reflexlerini “ilim” sıfatıyla bağdaştıramadığımızı, üzülerek ve büyük bir taaccüp içerisinde belirtmek istiyoruz.

Diyanet’teki olumsuzluklardan ve Görmez’in sakıncalı fikirlerinden haberdar olmayanlar, özellikle yaşlılar, bu hususta ma’zur karşılanabilirler. İyi ile kötüyü ve güzel ile çirkini tayin kriterinin, başka bir ifadeyle Müslümanın değer yargılarının kaynağının, hemşerilik veya makam mansıp değil, İslami esaslar olduğunu kendileri çok iyi bilirler.

Görmez’in, kabul edilemez fikirlerini bir parça merak eden dostlarımız, “GÖRMEZ’İ VEYA DİYANET’TEKİ İCRAATINI TEZKİYE EDEN HOCALARA!” başlıklı yazımıza göz atabilirler.

Sürç-i lisân oldu ise affola ve’s-selam!

05 Ağustos 2017

Dr. Ahmet Gelişgen

www.ahmetgelisgen.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu