İran’da Neler Oluyor? (Fotoğraflarla)
Irak ve Suriye’de sünni müslümanları diri diri yakıp, “Tüm Sünni Müslümanları öldüreceğiz” diyen Şii örgüt Haşdi Şabi’yi besleyen ve yüz binlerce Müslümanı katlettiren İran’dır. Ebu Azrail’in boynuna Şii mollalar madalya takmışlardır.
ABD ve Rusya ile birlik olup, Musul’da, Humus’ta, Guta’da, Halep’te, İdlib’te, Felluce’de, yüzbinlerce masum müslümanı katleden, İran’ın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, Kudüs için tek kurşun atmadan öldü.
Amerika Birleşik Devletlerinin İran’ın İslâm Dünyasındaki mezhep temelli yayılma siyasetinin mimarları sayılan Kasım Süleymani’yi hedef alması Türkiye’de de dünyada da yeni bir tartışma başlatmış durumda. Karşımıza sürekli iki Süleymani portresi çıkıyor. İlk portrede arkasında ABD askeri araçları, yanında ABD ordu üniformaları, ABD ürünü kasklar, M16 silah taşıyan milisler (Fotoğraf Irak’ın Amirli şehrinde çekildi ve bu operasyonda Süleymani’ye ABD hava desteği sağladı) varken diğerinde sevenleri onu cennette tasvir ediyor.
Kasım Süleymani İran’ın Hamaney’den sonraki en önemli ismiydi. İran rejiminin Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Afganistan’a yayılması, buralarda Şii örgütlerin kurulup güçlendirilmesi gibi süreçlerin tümünde en aktif operasyonel rolü o oynadı. Ölümü İran için büyük bir kayıp.
Ancak Süleymani taraftarlarının onu sunduğu gibi hayalet bir komutan, Amerika’nın bir türlü baş edemediği/ABD’ye rağmen oyunlar kuran bir efsane değil. Nitekim ölümünün ABD açısından son derece kolay oluşunun sırrını onun bölgede faydalandığı hareket kabiliyetinde aramak gerek.
ABD’yi tehdit eden Haşdi Şa’bi liderleri incelendiğinde tümünün örgütlerini cep telefonlarıyla yönettikleri, rahat bir şekilde Amerikan askeri üslerinin yakınından geçtikleri, havaalanlarını kullandıkları görülüyor. Tüm bunları ABD’den bağımsız yapmaları mümkün değil.
İran ile ABD ilişkileri bu çelişkili görüntü nedeniyle sürekli şaşırtıcı olmuştur. Ne var ki Uluslararası ilişkiler dostluk ve düşmanlıktan ziyade çıkar çatışması ve çıkar birlikteliği alanıdır. İran ile ABD arasındaki ilişki de hep bu yönde ola gelmiştir.
Dolayısıyla İran’da Cumhurbaşkanlığı yapmış iki ismin: Ahmedinejad ve Hatemi’nin açık itirafları da varken Süleymani ve İran destekli diğer proxy grupların bölgede bu derece rahat hareket edişinde Amerikan katkısı olmadığını düşünmek ideolojik bağnazlık ve saflık olur.
Türkiye ve diğer ülkelerdeki taraftarlarınca Amerika’nın en sahici düşmanı olarak nitelendirilen Ahmedinejad bu konuşmasında açıkça Amerika’ya Irak ve Afganistan işgallerinde destek olduklarını belirtmektedir.
The Man who Changed the World isimli BBC yapımı bu belgeselde İran’ın şimdiki Dışişleri Bakanı Zarif ve eski C. Başkanı Hatemi ABD’ye hem Irak hem Afganistan işgalinde destek verdiklerini, hatta ortak savaş masası kurduklarını uzun uzun açıklıyor.
ABD’nin yönünü Ortadoğu’dan Asya-Pasifik’e kaydırması sürecinde İran’a alan açtığı artık bölge uzmanları nezdinde kabul gören bir gerçektir. Tarafların hem Suriye, hem de Irak’ta işbirliği yaptıkları çok sayıda operasyon bulunuyor. Son 20 yılda ABD İran’a sürekli alan açtı.
İran’ın başından itibaren Irak’ta ABD desteği ile nasıl güçlendiğini aşama aşama anlatmak şüphesiz bu mecrada mümkün değil. Sadece İran destekli Mollaların ABD işgal güçleriyle birlikteliklerini gösteren bazı sembolik tablolara yer vermekle yetineceğim.
Bu kişi İran’ın Irak’taki bir numaralı destekçilerinden olan Irak eski devlet başkanı Nuri el-Maliki. ABD ordusunun Irak direnişini kırması için son derece önemli roller oynadı. Bir gazeteci Bush’a terlik fırlattığında tutmuştu. Süleymani’yi evinde ağırlamıştı.
Bu kişi Irak’ın İçişleri Bakanlığını yapan, İran Irak savaşında ülkesine karşı İran safında savaşan, Süleymani’nin sağ kolu Hadi el Amiri. Resimlerden birinde Amiri Beyaz Saray’da ağırlanıyor. Diğerinde ise Süleymani ile kucaklaşıyor. Bir resimde ise Hamaney’in elini öpüyor.
Bu kişi Irak İslâm Devrimi Yüksek Konseyi lideri Abdulaziz el Hekim: Irak-İran Savaşında Humeyni’ye destek verdi ve uzun yıllar İran’da yaşadı. İşgal sonrası Hamaney’in emriyle Irak’a döndü. Resimlerde Irak’ı işgal eden ABD lideri Bush, Hamaney ve Hatemi ile görülüyor.
ABD’nin vurduğu Mehdi Mühendis tarafından yönetilen Ketaib Hizbullah örgütünün bir gövde gösterisinden. Grubun elinde Amerikan tankları, ABD yapımı zırhlı araçlar diğer askeri ekipmanlar görülüyor. Tüm bu silahlar kendilerine ABD tarafından sağlandı.
Peki tüm bu bariz ilişkiler, aleni işbirliğine rağmen ABD’nin Süleymani ve Haşd’i Şa’bi liderlerini hedef almasını nasıl açıklamalıyız? Zira İran sempatizanları Süleymani’yi ABD’nin hedef alması üzerinden hakikatleri çarpıtarak bir kahraman ve “şehid” yaratma peşindeler.
Bu konuyu av, aslan ve akbabalar metoforu ile açıklayabiliriz. Aslan avı yakalar. Akbabalar da ara sıra avı didikleyip lokma kaparlar. Ancak büyük bir lokma kapar/kapmaya çalışırlarsa ya da aslanı rahatsız ederlerse aslan onları pençeler.
ABD 20 yıldır Sünni Hareketleri bitirmek, Suriye ve Yemen Devrimlerini engellemek, İslâm Dünyasını zayıflatmak için İran’ın önünü açmış, avdan pay vermişti. Görünen o ki şimdilik bu kadar yeterli dedi. Burada tuvalete atılan peçete de, kendisine pençe atılan akbaba da İran oluyor.
Abdulkadir Şen