Mevdudi

Mevdudi Ve Gayb Meselesi

Bazı kimseler Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Cenâb-ı Hakk’ın bildirmesiyle gelecekle ilgili haberler verebileceğini unutarak şöyle söyleyebilmişlerdir: ‘Kur’ân açıkça, Resûlullâh (s.a.v.) da dâhil, kimsenin geleceği bilemeyeceğini söyler. Kıyâmete, onun alametlerine dair hadîsler vb. rivâyetler, Resûlullâh’ın bir tür tahminleri ve bu konudaki nassları ve olayları ‘okumaları’dır. Gelecekten haber olarak değerlendirilmemelidirler.’1

NEBİ (S.A.V)’İN VERDİĞİ HABERLERİ -HAŞA- ONUN GÖRÜŞÜ OLARAK GÖRMESİ

Mevdûdi Resailü’l-Beyânadlı kitabında şöyle söylemektedir: (1362 târihli üçüncü baskısının 55, 57. sayfalarında) “Peygamber zamanından şimdiye kadar 1350 sene geçti. Halen, deccal meccal diye bir şey yoktur. Anlaşılıyor ki, deccal hakkında Peygamber’den sadır olan tüm hadîsler, O’nun görüş ve kıyaslarından ibârettir.” Nebî (s.a.v.)’in gaybden verdiği haberlere ait rivâyetler, İslâm âlimleri tarafından nasıl değerlendirilmiştir?

Cenâb-ı Hakk, habîbine gaybden dilediği hususları bildirdiğini kitabında açıklar: “O, bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz.” (Cin s. 26) Yâni onun gösterip açıklamadığı şeylere, yaratıklarından hiç kimse kesin bilgi hâsıl edecek bir şekilde muttali olamaz. “Ancak” risaleti ile ilgili bazı gaybları açıklamak için “(bildirmeyi) dilediği Resûl bundan müstenâdır…” (Cin s. 27)

Hz. Peygamber (s.a.v.), Allâh (c.c.) bildirdikten sonra her şeyi bilir. Ancak HakkTe’âlâ Hazretlerinin mutlak gayb dediği şeyler vardır (Ğuyûbat-ı Hamse) ve onları kimse bilmez. Bunların dışında, Efendimiz (s.a.v.)’e kıyâmete kadar olacak birçok şeyleri bildirmiştir. Meselâ İstanbul’un fetholunacağını, kıyâmetten önce olacakları, Mehdi-yi Âl-i Resûl’ün zuhuru. Hiç kimse Resûlullâh (s.a.v.)’in gaybı mutlak olarak bildiğini söylememiş; ancak gaybden haber verdiğini söylemiştir.2 Resûlullâh (s.a.v.)’in verdiği haberlerin kesin olarak gerçekleşeceğine inanmak mü’min olmamızın gereğidir.

Dipnotlar

1 http://www.mustafaislamoglu.com/638_Hadîslerde-Gayb.html (Yayından kaldırılan linklerin içeriği kayıtlarımızda mevcuttur.)
2 Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler, s. 52

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu