Tevrat Ve İncil’in Durumu
Günümüzde muharref Tevrat ve İncil’den istifade edilebilir mi? Bunlara yapılan ilaveler nelerdir?
Tevrat ve İncil’in tahrif edildiği ve bugün Tevrat ve İncil adıyla elde bulunan kitapların, Hz. Mûsa (a.s.) ve Hz. Îsâ (a.s.)’ya (ikisine de selam olsun) indirilen kitaplar olmadığı herkesin mâlumudur. Bu söylediğimizin en açık delîli; bugün eldeki Tevrat’ta Hz. Mûsa (a.s.)’nın vefatı, nereye gömüldüğü gibi hususların yer alıyor olmasıdır. (Tevrat/Tesniye, 6/34 vd.) Ayrıca bugün elde bulunan iki ayrı Tevrat nüshası (“Yahûdî Tevratı” ve “Samiri Tevratı”) arasında 6 bin civarında farklılık bulunduğu gerçeği de bu söylediğimizi doğrulayan bir başka husustur.
Bu tahrif edilmiş kitaplara sokulmuş bazı sözler şunlardır:
“O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız, babasıyla yattı. Ama Lut, yatıp kalktığının farkında değildi. 36. Böylece Lut’un iki kızı da öz babalarından hamile kaldı.” (Kitab-ı Mukaddes, Yaradılış Bölümü 19/30-36)
“–Artık sana Yâ’kûb değil; İsrâîl (Yahûdîlerce: Tanrı ile güreşen) denecek. Çünkü sen, Allah ile ve insanlarla uğraşıp yendin!” der. (Tekvîn, 32/22-32)
Tevrât’ta anlatıldığına göre bu güreş esnâsında Yâ’kûb’un uyluk kemiği incinmiştir. Bu nedenle Yahûdîler, bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler.
Tevrât’taki güreş hâdisesinin ardından:
“Mûsâ: ‘Tanrı’yı yüz yüze gördüm ve canım sağ kaldı.’ dedi.” (Tekvîn, 32/30) ibâresi, te’vîlin mümkün olmayacağını ifâde eder.
Günümüzde Hıristiyan dünyası tarafından resmen kabul edilen dört İncil nüshası arasındaki farklılıklar bir yana, 325 yılında İznik’te konsil toplanana kadar Hıristiyanların elinde 360 farklı İncil nüshasının mevcut olması: İncil adıyla elde bulunan kitapların Hz. Îsâ (a.s.)’ya indirilen İncil-i Şerîf ile ilgisinin bulunmadığını bâriz bir şekilde göstermektedir.
Bu hususta Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Ey Ömer! Allah’a yemin ederim ki ben size apaçık bir kitap getirdim. Onlara (ehl-i kitaba) bir şey sormayın. Olur ki size hakkı söylerler de (kendilerine güvenmediğiniz için) yalanlarsınız veya size bâtıl bir söz söylerler ve siz de (hak olabilir düşüncesiyle) tasdik edersiniz. Canımı elinde bulundurana yemin olsun ki, eğer Mûsa (a.s.) şu anda hayatta olsaydı, bana tâbi olmaktan başka bir şey yapması helal olmazdı.”
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)