Şî’a’nın Kur’ân’ın Tahrif Edildiğine Dâir Uydurduğu Bazı Hadîsler Ve Mahiyetleri-Prof Dr. Durmuş Ali Kayapınar
Aslında müsteşriklerin ve diğer İslâm düşmanlarının Kur’ân ve Hadîs’in değerini düşürmek için sağlam delilleri tahrif ve te’vile gitmelerine pek ihtiyaçları yoktur. Nitekim Şî’a’nın sâdece Kur’ân’ın tahrif edildiği, içerisine Kur’ân’dan olmayan pek çok şeylerin sokulduğu ve pek çok şeylerin de çıkarıldığına dâir uydurdukları binlerce hadîs, onlara malzeme olarak hem yeter hem de artar. Burada bu uydurma hadîslere birkaç örnek vermek yerinde olacaktır:
Şî’a’nın meşhur hadîs âlimi en-Nûrî et-Tabersî (548/1153) “Faslü’l-Hitâb Fi İsbâti Tahrifi Kitabı Rabbi’l-Erbâb”inin “İsbâtü’t-Tahrîf Fi’l- Kur’ân: Kurân’da yapılan Tahri/dt ‘m isbâti” bahsinde şu hadîslere yer vermektedir:
1)-Muhammed b Yahya’dan. O, Ahmed b Muhammed’den, O Alı b. Hakem’den. O, Hışâm b Salım’den. O da Ebû Abdıllah A.S ‘dan rivayet etmiş. Ebû Abdıllah A S. (148/765) buyurmuş ki: Bütün bu uydurma hadîslerde senedlerm dayandırıldığı isimler onıkı imâm ve yakınlarına ıstmâd etmektedir. Oysa onların bu sözlerle hiçbir ilgileri yoktur. Bu Ebû Abdıllah, Ca’fer-ı Sâdık lakabıyla da tanınan Ca’fer b. Muhammedi’l-Bâkır b. Alî, Zeynılâbıdîn b. Huseyn’dir. Hz. Ali’nin torunudur. “Cebrail A.S.’in Muhammed S.A.’e getirdiği Kur an 17.000 âyettir.”224
2)-Selîm b. Kavsı’l-Hılâlî’den rivayet edilmiştir. ilEmirulmü’minin Ali A S. (40 660) Rasûlüllah A.S.’nin vefatından sonra evine kapandı. Kuran ‘ı cem ‘ve te ‘lîfe koyuldu. Tamamını bir araya getirip cem’ etmeden evinden dışarı çıkmadı. Topladığı bu Kur ‘ân ‘m nâsihini, mensûhunu, muhkemini, müteşâbıhıni, va ‘dini ve va ‘idini hep yazdı. O ‘nun Kur’ân’ı / 8.000 âyetti…”225
3)-Muhammed b Muhamedi’l-Yesârî. Ali b Hakem’den, O da Hışâm b. Salım’den rivayet etmiş Ebû Abdıllah A S (148/765) buyurmuş ki:
“Cebrail A. S. ‘in Muhammed A. S. ‘a getirdiği Kur an 10.000 âyettir.”226
4)-Ashabımızdan birkaçı. Sehl b. Zıyâd’dan, O, Muhammed b. Süleyman’dan. O da bir ashabından alarak Ebü’l-Hasen A. S.’dan rivayet etmiş. Râvi Ebü’l-Hasen A. S.’a: “Sana kurban olayım, biz Kur ‘ân ‘da bizde bulunmayan birtakım âyetleri etraftan duyduğumuz gibi okumaya çalışıyor ve güzel okuyamıyoruz. Biz bunları sizden bize tebliğ edildiği şekilde okusak günâha girer miyiz9” diye sordu. Ebü’l-Hasen A.S.: “Hayır, öğretildiğiniz gibi okuyun. Size O ‘nu öğretecek olan zat ilerde gelecek… ” cevabını verdi.227
224 El-Küleynî, el-Kâfi. Kitâbü Fazli’l-Kur’ân: 2/644; Zahîr, İhsan İlâhî, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 31 ve 141
225 Zahîr, İhsan İlâhî, İhsan İlâhî, eş-Şî’atü ve ‘l-Kur’ân: 141; Mevlâ Muhammed Salih, Şerhu ‘l-Kâfî. Selini b Kaysi ‘l-Hilâlî ‘den.
226 Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve İ-Kur’ân: 141; Ahmed b. Muhammedi’l- Yesârî’nin Kitâhü’l-Kıraât’ından.
227 Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 142. el-Küieynî’nin el-Kâfi ‘sinden.
5)-Yine aynı kaynak bir başka senedle Ebû Abdillah A S. (148/765)’ın (Ca’fer-i Sâdık diye anılan “Ebû Abdillah’ diye de tanınan Ca’fer b. Muhammedi’l-Bâkır b. Alî Zeynilâbidîn b Huseyn. Hz. Ali’nin torunudur) bu soruya şöyle cevap verdiği rivayet edilmiş: “O’nu ilerde ayağa kalkacak olan Kâim A.S. kalkana kadar halkın okuduğu gibi oku. Kâim A.S. ayağa kalktığı zaman Allah C.C.’ün Kitabını kendi haddi (sınırı) üzre okuyacak ve Ali A. S.’in yazmış olduğu Mushaf’ı ortaya çıkaracak… ”
6)-Muhammed b Mes’ûd el-Ayâşî, (320/932) tefsînnde Ebû Ca’fer’e dayandırdığı isnadında. Ebû Ca’fer A.S.’m (148/765) şöyle dediğini nakletmiş: Ebû Ca’fer demiş ki: “Eğer Allah ‘in Kitabı ‘na bir takım şeyler ilâve edilip, eksiltilmeseydi, bizim hakkımız kaybolmazdı. Ve bizim Kâim (kalkacak olan imâmımız kalkmış olsaydı Kur an onun sâdık olduğunu söylerdi.”
7) -Ahmed b. Muhammedi’l-Yesârî, Muhammed b. Süleyman’dan, O da Mervân b Cehm’den. O da Muhammed b. Müslim’den… Muhammed b Müslim demışkı: “Ebû Ca’fer A.S. (148/765) önündeki Kur’ân’dan birtakım âyetler okudu. Ben ona: “-Canını sana feda olsun!.. Biz bunları böyle okuyanlayız” dedim. Bana: “-Doğru söyledin. Biz O’nu Cebrail A.S.’ın Muhammed A.S.’a indirdiği gibi okuruz. Kur’ân’ı ancak kendisine hitâb olunan bilebilir.” (kendisini Kuran’ın ilk muhatabı, yani Peygamber yapıyor) dedi.”
228 Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve ‘l-Kur’ân: 142; el-Küieynî’nin el-Kâfi ve es-Saffâr’ın el- Be şâir’inden…
229 Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 142. el-Bahrânî, el-Hâşim, el-Bürhân Mukaddime: 18; el-Meclisî, el-Bihâr: 19/30; el-Amilî. el-Hurr. İsbâtü ‘l-Hüdâ: 3/43, 44.
8) -Seyf b. Umeyre’den, O da birçoklarından, Onlar da Ebû Abdıllah A S den (148/765) rivayet etti Ebû Abdıllah A S. buyurdu ki: “Eğer Kur an indirildiği gibi bırakılsaydı. O ‘nun içinde bizden öncekilerin isimleriyle zikredildikleri gibi, bizim de ismimizle zikredildiğimizi görürdün ”
9) -Hammâd b. îsâdan, O da İbrahim b. Umeyn’n-Necefîden nakletmiş. Ebû Abdıllah AS. (148/765) buyurmuşki: “-Kur’ân’da geçmiş ve gelecek, olmuş ve olacak şeylerin haberi vardır. O ‘nda bazı kimselerin isimleri de vardı Ama bunlar atılmıştır… “230
10) -Ebû Salimden. O da Habîbü’s-Sıcistânîden O da Ebû Ca’fer A.S.dan (148/765). Ebû Ca’fer A.S. demışkı: “-Ey habîb. Kuran ‘dan birçok harfler atılmış ve Ona (vahiy) kâtiplerinin) yanlış yazdığı ve bazı kimselerin doğru sandığı birkaç harften fazlası ilâve edilmemiştir. ”
11) -Eş-Şeyh el-Keşşl (340/951) ve İbrahim b. Nasır Muhammed b. Ismaili’r-Râzî’den, O da Ali b Habîbi’l-Medâyinî’den. O da Ali b Süveydi’t- Tâî’den demiş ki: “Hapiste yatan Ebü ‘l-Hasem ‘l-Evvel A.S, ‘a bir mektup yazıldı ve mektupta denildiki: “Ey Ali! Bizim Şî’a’mızı bir tarafa bırakıp da. dîninin prensiplerini kendilerinden aldığın kimselere dâir söylediğin sözlere gelince. Eğer sen onlara karşı çıksaydın. Allah ‘a. Rasûlü ‘ne ve kendilerine tevdi” edilen emânete hiyânet edenlerin elinden dînini alıp kurtarırdın. Şüphesiz ki onlar Allah C.C. ‘ün Kitabı’nın emânetini üzerlerine aldılar ve O ‘nu tahrif ve tebdil ettiler. Allah ‘in, meleklerinin, temiz ecdadımın, benim ve Şî’a’larımın hepsinin lâ’neti üzerlerine olsun… ” 234
230 Zahir, İhsan İlâhi, eş-ŞVatü ve ‘l-Kur’ân: 147.
231 Zahir, İhsan İlâhi, eş-ŞVatü ve ‘l-Kur’ân: 147. 232Zahir, İhsan İlâhi, eş-ŞVatü ve ‘l-Kur’ân: 147. 232 Zahir, İhsan İlâhi, eş-ŞVatü ve’l-Kur’ân: 147.
234 M Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 149.
Şî’a’nın en muteber saydığı “Usûl-ü Ebra’asının en yücesi kabul ettiği ve naklî ilimlerde eşinin bulunmadığına inandığı; en mevsuk ve en sağlam âlimi Muhammed b. Yakub b. Küleynî’r-Râzî’nin (328/939) Şî’a için kâfidir diye niteledikleri “el-KâfTsinde Kur ‘ân ‘in tahrifi konusunda şu hadîslere yer vermiştir:
l)-Bırçok ashabımız Ahmcd b Muhammed’den, O Abdullah b Hıcâl’den, O Ahmed b. Omen’l-Halebî’den, O da Ebû Basîr’den rivayet etmiş. Ebû Basîr demışkı: “-Ali b. Ebî Abdillah A.S. ‘in huzuruna girdim ve O’na: “Sana bir mesele sormak istiyorum Burada benim söyleyeceklerimi duyabilecek birileri var mı?” diye sordum. Ebû Abdillah A S. kendisinin bulunduğu ev ile bitişik evin arasındaki perdeyi kaldırdı, oradan bakarak: “Ya Ebâ Muhammedi ne istiyorsan sor” dedi Ben de: “Canım sana feda olsun, senin ŞVan Rasûlüllah S.A.’in Alî A.S. ‘a bir bâb öğrettiğine ve O’na bu bâbtan bin bâb açtığına dâir bir hadîs ortaya atıyorlar. Bu doğru mu?” dedim. Ebû Abdillah: “-Yâ Ebâ Muhammedi Rasûlüllah S. A. Ali A.S. ‘a bin bâb öğretti Bu bâb’ların her birinden bin bâb (kapı) açılır…” dedi. Ben de: “Vallahi işte (esâs) ilim bu (olsa gerek)tir” dedim. O da bir müddet toprağı deşeledikten sonra, “ilim (sâdece) bu(ndan ibaret) değil…” dedi…”
235 et-Tahrânî, AğaBüzürk, ez-Zerî’a ilâ Tesânifı’ş-Şî’a: 18/245. Zahir, İhsan İlâhî, eş-Sî’atü ve ‘l-Kur’ân: 28.
“Sonra (ilâve etti): “Ey Ebû Muhammedi Biz de “el-Câmi” var. Onlar (müslümanım diyenler) el-CâmVin ne olduğunu ne bilsinler’!” dedi. Ben de: “Ben sana kurban olayım! Nedir “el-Câmi”dıye sordum.” “Bu bir sayfadır, uzunluğu Rasûlüllah S.A. ‘in arşınıyla yetmiş arşındır. İmlâsı ince (kalemle ince) derilere ve Ali’nin hattı ile yazılı idi. İçerisinde her helâl ve haram ile insanların Pire ısırığının diyetine varana kadar ihtiyaç duyduğu herşey vardı…” dedi…”
“(Bu arada) bana eliyle vurarak. ccbana izin verirmisin Yâ Ebâ Muhammedi” dedi. Ben de: “Canım sana feda olsun! Dilediğini yap…” dedim. Bana öfkeli bir şekilde eliyle dürterek: “Pire ısırığının diyetine varana kadar!…” dedi. Ben de: “Vallahi işte bu ilimdir…” dedim. “Elbetteki bu ilimdir ama bu (kadardan ibaret) değil!… “dedi ”
Sonra biraz sustu, daha sonra: “Biz de “el-Cifr” var. Onlar “el- Cifr”in ne olduğunu ne bilsinler?!.” dedi. Ben de “-Cifr nedir?” diye sordum. Bana: “-Cifr, içerisinde Nebilerin, Vasilerin ve gelip geçmiş Benî İsrail âlimlerinin ilmi bulunan deriden bir kaptır.” dedi. Ben de “-Şüphesiz ki bu ilim \’olmalı)dır.”‘ dedim. O “-Bu ilimdir anut hepsi bufndan ibaret) değildir.” dedi. Sonra biraz sustu, daha sonra:
“Bizde Fâtime Aleyhesselam’ın Mushafı var. Onlar Fütıme Mushâ- fı’nt ne bilsinler?!.” dedi. Bende: “-Fâtıme Mushafı nedir?!.” diye kendisine sordum. “Bu, sizin şu Kur’ân’tmzın üç mislini ihtiva eden bir Mushaf tır. İçerisinde de sizin Kur’ün’ınızdan bir tek harf yoktur…” dedi. Ben de: “-Vallahi ilim hu (olmalı)dır” dedim. “Şüphesiz ki bu ilimdir ama (hepsi) bu da değildir.” dedi. “Sana canım feda olsun (söyle öyle ise) ilim nedir?!” diye sordum. “Kıyamete kadar bir durumdan sonra gelen öbür durum, bir halden sonra görünecek öbür hal, bir şeyden sonra gerçekleşecek diğer şeydir; gece gündüz ortaya çıkan ve kıyamete kadar çıkacak olan her şeydir.” diye cevap verdi. “236”
2)-Ebû Alî’il-Uşrî’dcn. O Muhammed b. Abdilcebbâr’dan. O Safvân’dan, O. İshâk b. Ammâr’dan, O Ebû Ca’fcr A.S.’dan (148/675) rivayet etmiştir. Ebû Ca’fer A.S. buyurmuş ki: “Kur an dört parçalık bir bütün olarak nazil oldu. Bımıın dörtte biri bizim hakkımızda, dörtte biri düşmanlarımız (sünnîler) hakkında, dörltebiri simen ve emsal, dörtte biri de ferdiz ve ahkâmdır.” 237
236 Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 31,32. el-Küleynî’nin el-Kâft: 1/239-240.
237 Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 33. el-Küleynî’nin el-Kâfı: 1/239-240. 238el-Ayvâşî, Mukaddimetü Tefsiri ‘l-Ayyâşî: 1/9. el-Bahrânî, el-Hâşim, el-Bürhân Mukaddime: 1/21; Zahir, İhsan İlâhi, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 38. el-Meclisî, el-Bihâr: 19/30. el-Kâşânî. el-Feyz.
3)- Esbağ b. Nübâte’dcn. demiş ki: “Emiru’l-Mü’minin Ah A.S. ‘dan işittim: Kur’ân üç parça hâlinde indi. Uçtebiri bizimle düşmanlarımız hakkında, üçte biri Sünen ve emsâi, uçtebiri deferâiz ve ahkâmdır… “238
4)- Yine Küleynî (328/939) Muhammed b. Mumammcd b. Yahya’dan. O Muhammed b. Hasen’dcn, O Abdurrahman b. Ebî Hışâm’dan, O Salim b. Seleme’den rivayet etmiş. Salim b. Seleme demiş ki: “Bir adam, Ebû Abdillah A.S. ‘a Kur’ân’dan halkın okuduğuna benzemez bir takım harfler (âyetler) okudu. Ben de bunu dinliyordum. Ebû Abdillah A.S Ona: “-Böyle nasıl okursun?I Kâim (ilerde kalkıp gelecek olan imâm) kalkana kadar halkın okuduğu gibi oku. Kâim kalktığı zaman Allah ‘in Kitâbı’m bir hadd üzre okur…” dedi ve Ali A.S.’in yazdığı Mushaf’ı çıkardı ve bunu Ali A.S. yazıp bitirince halkın karşısına çıkardı ve onlara: ‘İşte Allah C.C.’ün Muhammed A.S. ‘a indirdiği şekliyle Allah ‘in Kitabı budur. Ben bunu iki levhadan topladım..” dedi. Onlar: “-işte Kur’ân’t içerisinde toplayan Mushaf bizim elimizde. Bizim sizin mushafınıza ihtiyâcımız yok…” dediler. Ali A.S. ‘da: “Vallahi bizim bu mushafımızı bu günümüzden sonra bir daha ebediyyen göremeyeceksiniz. Ancak O’nu bir araya toplayınca benim üzerime düşen O’nu okuyasınız diye size haber vermekten ibarettir…” buyurdu… ”
238 Tefsîru’s-Sâfi: 1/14.
5)- Alı b. Muhammed’den, o bazı ashabından, O da Ahmed b. Muhammed b. Ebî Nasr’dan rivayet etmiş. Ahmed b. Ebî Nasr demışkı: “Ebü’l-Hasen A.S. ‘a bir Mushaf verildi. O: “Buna bakma!…” dedi. Ben O mushafı açtım ve içerisinde (^ bj£ LA^1 İÂI)yu okudum ve orada, babalarının isimleriyle birlikte Kureyş’ten yetmiş kişinin ismini okudum Ebû Hasen A.S. “O Mushafı bana geri ver” dedi… “240
Sâdece Kur’ân’m tahrif edildiği, içerisine dışardan birçok şeylerin sokulduğu ve bir çok şeylerin çıkarıldığı iddialarıyla yetinmeyip, kendi ellerinde bulunduğunu ıddiâ ettikleri Ali ve Fâtıme mushaflannın Kur’ân-ı Kerîm’ın üç dört katından fazla olduğunu, üstelik bu Mushaflarda bugünkü Kur’ân’dan bırtek harfin bile bulunmadığını bir takım uydurma hadîslerle delîllendırmeye kalkışan Şî’a, nedense varlığından bahsettiği bu Mushafları bir türlü ortaya çıkaramamaktadır.
Onların sırf Kur’ân’ın tahrifi konusunda uydurdukları bu tür hadîslerin İhsan İlâhı Zahîr’m tesbît edebildiği sayısı ıkibının üzerindedir. Şî’a’nın bu davranışının esas sebebine de ışık tutan şu uydurma hadîslerini de vererek, ne senedinin hadîs senedlerıne ve ne de metninin sahîh hadîs metinlerine ne aklen ve ne de naklen asla benzemediğini örnekleriyle gördüğümüz bu iftira hastalığı konusuna bir nokta koymak istiyorum.
239 El-Küleynî, el-Kâfi fi’l-Usûl, Kitâbü Fazli’l-Kur’ân: 2/63S; Zahir, İhsan İlâhî, eş-Şî’atii ve ‘l-Kur’ân 33-34.
240 El-Küleynî, el-Kâfi fi’l-Usûl, Kitâbü Fazli’l-Kur’ân: 2/631; Zahir, İhsan İlâhî, eş-Şî’atii ve ‘l-Kur’ân 33.
Ali b. Muhammed, Kasım b. Muhammed’den, O Süleyman b. Davûd’dan, O Yahya b. Edîm’den. O Şerîk’den, O Câbır’den, O da Ebû Ca’fer A.S.’dan (148/765) rivayet etmiş. Rasûlüllah S.A. Minâ’da eshâbım çağırmış ve buyurmuşki:
“Ey Nâs! Ben sizin aranızda Allah ‘in haramlarım (hurumâtü İlah: Allah ‘in dokunulmaz emânetlerini) bırakıyorum. Bunlar, benim ehl-i beytim: (itratim, yani Hazreti Ali i”atime Hasen, Hiiseyn ve evlatları), beytii’l- haram: (Kâ’be) ve Kur ‘ân ‘dır. ” Sonra Ebû Ca’fer dedi ki: “Bunlar Allah ‘in kitabını yaktılar, Kâ ‘be ‘sini yıktılar; itre, yani peygamber sülâlesini katlettiler Böylece Allah’ın kendilerine tevdi’ ettiği bütün emânetlerinden koptu ve uzak kaldılar… ”
Görüldüğü gibi Şî’a’nın bu tahrif işi de diğer işleri gibi dînî olmaktan çok siyâsî bir mâhiyet arzetmektedır.
Asrının İmâmı Zahirî İbnü Hazm’ın de (456/1063) dediği gibi: “İmâmıyye, yanı Şî’a’nın eski yeni ortaya attığı: “Kur’ân değiştirilmiştir. O’ncı kendisinden olmayan bir çok ilâveler yapılmış ve içerisinden bir çok şeyler çıkarılmıştır.’ Şeklindeki iddiaların ve hıristiyanların Şî’a’nın bu iddiâlannı örnek göstererek Kur’ân’da tahrifat yapıldığını ilen sürmelerinin gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur.”243 Özellikle bu iftiralarını RasûlüUah S.A.’in hadîslerine dayandırmaya çalışmalarının asla geçerli ve gerçekçi bir dayanağı yoktur.
241 Zahir, İhsan İlâhî, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 39. es-Saffâr, Muhammed b. el- Hasen, Besâiru’d-Derecât: 8/17. bâb. 1285H. İran Baskısı: el-Bürhân ‘dan nakil: 1/15.
242 İbnu Hazm, e!-Hafız, el-Faslu Fi’l-Milel\e’n-Nihal: 4/182.
243 İbnu Hazm, el-Hâfız, el-Faslu Fi ‘l-Milel ve ‘n-Nihal: 4/182 ve 2/78.
Yine İbnü Hazm’ın dediği gibi: “Şî’a’nın bu asılsız iddiaları ne Kur ‘ân. ne de miislümanlar için asla delil teşkil etmez. Çünkü ne onlar bizdendir; ne de biz onlardanız! ,.”244
Bu konuda en aşırı iddiaları hadîs diye ileri süren en-Nûrît-Tabersî’nin (548/1153) ismi üstünde “Faslül-Hitâb Fi İsbâti Tahrifi Kitabi Rabbi’l- Erbâb: Rabların Rabbı Allah’ın kitabının tahrif edildiğinin isbâti hakkında kesin söz” adlı kitabı. İran’da basılmış, şark ve garb ılım merkezlerinde yayımlanmış, Müsteşrıklenn eline geçmiş ve Müsteşrikler bu kitaptan kendi kitaplarına pek çok şeyler aktarmışlar ve Kur’ân’a karşı birer tahrip silahı olarak dünyaya pazarlamaktadırlar.245
244 îbnu Hazm, el-Hâfız, el-Faslu Fi ‘l-Milel ve ‘n-Nihal: 2/78.
245 Zahir, İhsan İlâhî, eş-Şî’atü ve’l-Kur’ân: 24.