Selefilerin Tasavvuf Ehlini ve Müslümanların Ciddi Bir Kısmını Tekfir Etmeleri
Selefilerin Kitab’üt-Tevhid ve Feth’ul Mecid gibi yanlış anlayışlarını yansıtan kitaplarına bakıldığı zaman, ehl-i sünnet i’tikadının doğru gördüğü; şefaat, vesile, mevlid-i şerif, türbe ve türbe ziyareti gibi hususları kabul edenleri puta tapan müşriklerle aynı kategoriye koyarak, küfürle itham ettikleri görülmektedir. Bunlar, özellikle şefaati ve Meded Yâ Resûlullah! demeyi şirk olarak gördükleri için, Müslümanların çoğunu, dolayısıyla ehl-i sünnet âlimlerini tekfir etmiş oluyorlar
Ayrıca Abdulkadir Geylani hazretleri ve Muhyiddin Arâbi hazretleri başta olmak üzere bütün tasavvuf âlimlerini, doğrudan küfürle itham ederler. İbn-i Teymiyye, el-Cevâbüs-sahîh fir-Reddi al amen Beddele Dîne’el-Mesih adlı kitabında Muhiddin ibn-i Arâbi ve başka âlimleri bid’at ehlinden sayarak onlar aleyhinde çirkin sözler söyler ve onları küfürle itham eder. Hatta bu kadarla da yetinmeyip İbn-i Teymiyye, Furkân adlı kitabında bu zatlara “Şeytan’ın Velileri” ismini takmıştır.
Hadîs-i Şerif’te “Lâilâhe illallah diyen kimseleri tekfir etmeyin. Böyle bir kimseyi tekfir edenler bilsinler ki, onlar, küfre girmeye, küfürle suçladıkları kimseden daha yakındır.” buyurur. (Îsârü’l-Hak, s. 434-35)“Kimse kimseyi fasıklıkla suçlamasın. Buna hakkı yoktur. Kimse kimseyi küfürle de suçlamasın. Şâyet küfür suçlamasında bulunur da, suçlanan kişide böyle bir sıfat yoksa bu sıfat, suçlayan kimseye döner.” (Buharî, Edeb 44)
Sahâbiden Abdullah bin Cabir (r.a.)’e “Ehl-i kıble (mü’minler) tekfir edilir mi?” diye sorulunca, “Ehl-i kıbleyi (mü’minleri) tekfir etmekten Allah (c.c.)’a sığınırım.” demiştir. (Îsârü’l-Hak, s. 434-35)
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)