Reşid Rıza

Reşid Rızanın Sihri İnkârı – Dr. Hasib es-Samarraî

Muhammed Abduh’a göre sihir, hayâlden ibaret bir şey olup gerçekle alâkası yoktur. Nitekim Felâk sûresinin tefsirini yaparken şöyle der: ‘Burada onlarla murad, sevgi bağlarını kesen koğucular, koğuculuk alevini tutuşturanlar, teşvik edenlerdir…'(276)

anlaşılıyor ki, Abduh, Kur’ân’ı te’vil etmek için -ümmetin selef ve halefine muhalif de olsa- kendi kendine geniş bir serbestlik tanıyor. “Sihrin hakikati yoktur” sözüyle de mu’tezile mezhebinin görüşüne meylediyor.

Reşid Rıza’nın da aynı yolu benimsediğini görüyoruz. Her ne kadar sihir tâbirinde onunla çelişkiye düşse de. Fir’avn’m sihirbazları sadedinde sihirden bahsederken şöyle der: “Sihir bir ilim ve fendir, ancak görüş ve anlayış sahibi için olur. Onlar îman ettiler, çünkü onlar âlim, müstakil akıl sahibi, anlayış ve görüş sahibi kimselerdi. Sihir de onların ilimlerinden ve sınaî fenlerinden ta’limle öğrenilen şeylerdendi…”(278)

Başka bir yerde de sihri üç çeşide ayırdığını görürüz:

a) Aldatmak, hayâle düşürmek, sapıtmak; bunun hakikati yoktur.
b) Şeytanların celbi vasıtasıyla olan sihir. ‘
c) Avamın kabul edip inandığı şey. O, bir filin ismidir ki halk onun suretleri değiştirdiğine inanırlar.

—————————————–

(276) Dsfsir-Ü cüz’i Âmme, 13S.
(278) Tefsirü’l-Mcnâı; 9/39.Sonra Eş’ariy’den nakilde bulunarak şöyle der: “Şüphesi sihrin gerçekten bir tesiri var. Hepsi de bir hile değildir.”
(279) İşte sihir hakkında onun, müstakar bir görüşe sahip olmadığını görüyoruz. Bazan olur üstazıyla birlikte inkâr tarafına kaçaı hakikati yok eder, bazan olur, kısımlara ayırır ve örnekler veriı Nihayet bir de bakarsınız ki hakikati ve tesiri olduğundan den vurur. Sanki fikrini değiştirmiş, Selefiliğe dönmüş. Eş’ariyeniı görüşünü hiçbir tenkide tâbi’ tutmadan, yorumlamadan, red detmeden ve alaya almadan benimsemiş.

—————————————-

Reşid Rıza hakkında insanı dehşete düşüren husus, senet ve rivayet yönünden sahih olduklarını bildiği halde Buhari’de ki sahih hadisleri inkâra varan biçimde sihri inkâr etmesidiı Hatta sihri inkâr etmek, hadis hakkında sükût geçmekle yetin mez, bir de itham ederek şöyle der: “Sihirbazın yaptığı şeyler mümkün görürler. Fakat bundan daha korkuncu şu ki, pey gamber efendimize sihir yapıldığına ve sihrin ona te’sir ettiğim inanırlar… Bu gibi haberler lüzumsuz ve değersiz şeylerle uğra şan dinsizlerin uydurmasıdır…”

İşte Reşid Rıza’nın, tefsirinin birçok yerinde medhedip yücelttiği Sıddık Han, Resulullah’a sihir yapıldığı konusunda ay nen şunları söyler: “Zeyd b. Erkâm’dan şöyle dediği rivâye olunmuştur: Bir yahudi Peygamber (s.a.v.)’e sihir yapmış, Resulullah da rahatsızlanmıştı. Cibril (a.s.) geldi ve Muavvizeteyn’ (Felâk ve Nâs sûreleri) indirdi ve şöyle dedi: ‘Bir yahudi erkeğ sana sihir yaptı. Sihir filancanın kuyusundadır.’ Bunun üzerim Resulullah, Ali’yi gönderip onu getirtti; her âyeti okudukça bi: düğüm çözmesini emretti. Ali çözmeye devam etti, nihayet Re sulullah bir diz bağından çözülmüş gibi kalktı.”(280)

(Bu hadisi Abdullah b. Hümeyd Müsnedinde, İbn-i Merde veyh de Aişe’den uzunca bir rivayetle ve İbn-i Abbas’dan rivâ yetle tahriç etmişlerdir.)

—————————————————

(279) Tefsirii’l-Mcnâr, 9/58.
(280) Sıddık Man, Fct/ıii’l-Beyan: 10/4SS.

—————————————————

Sihrin 40 gün, altı ay, bir sene sürdüğü hususunda üç görüş vardır. Hafız üçüncü görüşün mu’temed olduğunu söyler. Peki sihrin, peygamberlik cihetiyle, ResuluUah’a herhangi bir tesiri olmuş mudur? Bu hususta Ragıp el-İsfahani şunları söyler: “Peygamberlik yönüyle, sihrin Peygamber Efendimiz üzerinde bir tesiri olmamıştır. Bir insan ve bir beşer olması hasebiyle, bedeninde tesirli olmuştur. Peygamberlik hususunda bu, düşünülemez. Şayet nübüvvete ait bir hususta sihrin tesirli olduğu söylenirse, bu Hak Teâlâ’mn ‘Allah seni insanlardan koruyacaktır.'(281) âyetine ters düşer. Kadi İyâz der ki; Peygamber Efendimize yapılan sihir, kâfirlerin ‘O sihre mübtelâdır’ şeklindeki iddialarının doğruluğunu icap etmez, çünkü onlar, bununla onun sihir vasıtasıyla mecnun olduğunu söylemek isterler. Sihir hakkında ehl-i sünnet mezhebinin görüşü ise şöyledir: Sihir hakdır, hakikati vardır. Sözle olduğu gibi amelle de olur, ıstırap verir, hasta eder, karı ile kocayı birbirinden ayırır.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu