Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr!..
Şu lafa bakınız değerli okuyucular! Birisi kalkmış, “İslamın temel anlayışı Allah’ın varlığı ve birliğine dayanır. Birliği konusunda değişik spekülasyonlar olsa da, varlığını kabul ettikten sonra, gerisi üzerinde fazla durmaz İslam” diyor. Açıkça, “Allah var de yeter. Birdir demesen de olur” demek istiyor.
Başka bir zat, “Bugünkü İncillere göre…” diyerek söze başlayıp, insanlar tarafından aslı bozulmuş olan bugünkü İncilleri kaynak alıp onun üzerine fikir binâ ediyor.
Dört kişi bir araya geliyor/getiriliyor, adı tefsir olan bir kitap yazıyorlar. Bu kitapta Allah’ın gönderdiği şekliyle alâkası kalmamış olan bugünkü İncil ve Tevratlar hakkında şöyle söylüyorlar:
“Allah katından indirilmiş ve hükümleriyle amel edilmesi gereken Kur’an’ın dışında iki kitap (Tevrat ve İncil) bulunmaktadır.”
İlâhîliği kalmayan bu kitaplara insanları yönlendirmeye çalışıyorlar demiyoruz ama gayeleri ne?
Başta birisi, “Hadisler kafa karıştırıyor” diyerek Hz. Peygamberimiz’in sözlerini toptan reddediyor.
“Müslümanların çoğu, Peygamber’in bütün din sâliklerini İslam’a çağırdığına inanırlar” diyen başka biri, bu inanış yanlışmış gibi kendince izaha geçiyor. Kur’an-ı Kerim’in açık beyanını/emrini hiçe sayarak, “Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur’an’ın hedefi değildir” diyor.
Haşâ Kur’an’ın hedefi bu değil de insanların gâvur kalıp cehennemde ebedî kalmaları mı?..
Aynı şahıs Peygamberimiz’e açıktan açığa iftira etmekten de çekinmiyor. Diyor ki, “Peygamberimiz, Yahudiler mutlaka Müslüman olsun demiyor. Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun demiyor.”
İnsaf! İftiranın da bir sınırı olur. “Müslüman olmasınlar, gâvur kalsalar da olur” mu diyor?
Aynı zat sözüne devam ediyor: “Kur’an… Peygambere iman edin demiyor.”
Vay Allah’tan korkmaz adam vay! Ne dememesi!.. Demekten öte şiddetli bir şekilde ikaz ediyor ikaaaz! Kur’an, Fetih sûresi 13. âyette, “Her kim Allah’a ve resûlüne inanmazsa bilsin ki biz kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır” buyurmuyor mu? Kur’an böyle diyor da, esas sen ne demek istiyorsun sen!..
Kur’an, Paygamberimiz’in bütün insanlara gönderildiğini açık açık beyan buyurduğu halde, İslam inancına taban tabana zıt olan yukarıdaki sözlerin sahiplerinin hepsi maalesef ki tanınmış ilâhiyatçılar…
Onlar böyle söyleseler de Kur’an- Kerim’in beyanı ortada. İşte birçok âyetten sadece birinin meâli:
“Resûlüm de ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize gönderilmiş olan Allah resûlüyüm.” (A’raf, 158)
Demek ki neymiş! Peygamberimiz, Yahudi, hıristiyan, dinli, dinsiz bütün insanlara gönderilmiş.
Değerli okuyucular! Bazı ilâhiyatçıların yukarıda okuduğunuz sözlerinin İslam, Kur’an, Allah ve Peygamberle uzaktan yakından alâkası yok. Ama onlar, İslâmî görünen gazete ve televizyonların –ne hikmetse- kendilerine verdikleri imkânlarla, kitap ve tv programları yoluyla bu fikirlerini yaymaya devam ediyorlar…
Bizim vazifemiz, İslam dışı böyle sözlerin yanlışlığını ortaya koymak. Bu tavrımız bazılarına göre yanlış olabilir. Biz bunu doğru biliyor ve yapmaya çalışıyoruz…
Niçin böyle yapıyoruz? Bu memlekette hiç mi iyilik yok! Elbette var. Ama bir memlekette kötülükler iyilikleri bastırmışsa -iyilikler arada bir methedilmekle beraber- kötülüklerin iyiliklere gâlip gelmemesi için daha çok kötülüklere dikkat çekilmeli, üstelik ağzı laf yapan, eli kalem tutan herkes bunu kendisine ilk vazife bilmelidir. Mecelle kâidesi ortada: “Def’i mefâsid celb-i menâfi’den efdaldir/Kötülüklerden uzak kalmak iyilik yapmaktan efdaldir,”
Son izahı bir üzüntüden dolayı yapıyorum. Üzüntüme sebep şu: Samimiyetine inandığım eski fakat eskimemiş bir dostum, şöyle diyor: Senin yazılarının çoğu onu bunu tenkit… Bilmem kim İnciller hakkında şöyle demiş de, başka biri cenneti girmek için Müslüman olmayanlar da cennete girer demiş de… Böyle şeyleri yazıp duruyorsun….
İşte buna üzüldüm. Şahsımı alabildiğine tenkit etsin, üzülmem. Üzüntüm, İslam inancına darbe vuranları sık sık teşhir etmemin yanlış olduğunu söylemesine. Ateş bacayı sarmış; bu dostumuz bundan gâilenelip kendisi tek kelime yazmadığı gibi üstelik bunu tenkit eden bizi de tenkit ediyor!…
Anlaşılan, bize atfedilen onu bunu tenkit meselesini izah etmek icap ediyor…