Ahmet Gelişgen Yazıları

MİSYONER MESAJLARINA DİKKAT!

Değerli Kardeşler,

Bu günlerde sosyal medya mesajlarında, “Hz. Muhammed’in ahlakı, Hz. Süleyman’nın saadeti, Hz. Yusuf’un güzelliği, Hz. Eyyûb’un sabrı seninle olsun. Bu kayıt hacdan geliyor, bunu 20 kişiye gönder, akşama bir mucizeyle karşılaşacaksın…” şeklinde, iyi bir teknikle hazırlanmış ve ahestece seslendirilmiş bir mesaj dolaşıyor. Sağ olsun bir dostumuz bu hususla ilgili olarak Fakir’i haberdar etti. 

Söz konusu sesli mesaj, misyonerler tarafından eskiden mektup şeklinde ve cep telefonlarının yaygınlaşmasından itibaren de mesajlarla piyasaya sürülen “şu mesajı şu kadar kişiye gönderirsen şu iyiliğe kavuşursun, göndermezsen evin yanar, vs …” şeklindeki mesaj çalışmalarının, gelişen teknolojiye uydurulmuş ve bira daha sinsi hale getirilmiş bir versiyonudur.  Bu yüzden, fark edilmesi öncekilerden daha zor. Özel ve yetkin bir kuruluşça hazırlandığı da her halinden belli.

Söz konusu misyoner mesajında yapılan (sahte) dua, normal ve iyi niyetli bir dua gibi görünse de “bu kayıt hacdan geliyor, 20 kişiye gönderin bu akşam bir mucizeyle karşılaşacaksınız …” ifadesi, işin mahiyet ve kaynağını açıkça ele vermektedir. Bilmiş olalım ki, “şu kadar kişiye gönderin, şöyle şöyle olur…” veya “göndermezsen şu zarara uğrarsın …” şeklindeki mesajların tamamı misyoner faaliyetidir. Bu tür ifade ve inanışlar İslam itikadıyla bağdaşmaz.

İçerisine fark edilmeyecek incelikte bozuk itikâdî anlayışlar yerleştirilmek suretiyle bu tür mesajlarla, Müslüman toplumun itikadının bozulması hedeflenmektedir. İşin özü ve amacı budur. Örneğin mesajda, o mesajı 20 kişiye gönderenin, akşama bir mucize göreceği sürprizinden söz edilmektedir. Halbuki “mucize”, sadece peygamberlere mahsustur. Evliya için Allah tarafından lutfedilen “keramet”, mümin kullar için de “meûnet[1] söz konusu olabilir. “Bunu şu kadar kişiye göndermezsen evin yanar …” veya “şu zararı görürsün” gibi bir anlayış bile itikadı bozmaya kâfidir. Çünkü, Allah murâd etmedikçe kula hiç kimse fayda veya zarar veremez.[2] Ayrıca böylesi basit ve saçma bir işten dolayı bu kadar ağır ve kötü sonuçların doğmasını veya olağanüstü büyüklükte menfaat elde etmeyi beklemek de müminin inancını sarsar.

Öte yandan, “Hz. Süleyman’ın saadeti, Hz. Yusuf’un güzelliği sizlerle olsun…” gibi dünyevi dualar, kafirlerin sadece dünyaya dönük tek yönlü dualarına benzemesi yanında, ayrıca, oluşu imkânsız fıtri bir değişiklikten de söz etmektedir. Nitekim, bir insan nasıl yaratılmışsa şekli şemâli odur. Ve insan, Rabbi tarafından en güzel şekilde yaratılmıştır. Yaradan, herkese de ayrı bir güzellik vermiştir. Kul, Allah’ın takdir ettiği o fıtrattan hoşnut olmalı, memnuniyetsizlik duymamalı ve fiziki fıtrat değişikliği beklentisi içerisine girmemelidir. Zira, kulun dünyadaki işi bu değildir. Kulun dünyadaki işi, Allah’a kulluğunu ihmal etmeden ve bu görevini en önde götürerek, dünyada lazım olan kadar da dünyalık çalışmasıdır. Yoksa fıtri değişikliğe ve tamamen dünyaya takılan kul, kulluk yapamaz hale düşer. Ayeti kerimede, “bize (sadece) dünyada ver diyenlerin, ahirette hiçbir nasiplerinin olmadığı” haber verilmektedir.[3] Müslümana yakışan dua ise, ayeti kerimede bize öğretildiği üzere, “Rabbimiz, dünyada da ahirette de güzellik ver[4] şeklindedir. 

Söz konusu sesli mesaj kaydında geçen “Hz. Muhammed’in ahlakı sizinle beraber olsun” gibi ifade de sıkıntılıdır. Her şeyden önce mümin, Rasülüllah (sallalahu aleyhi vesellem) Efendimiz’in adı geçince kısa da olsa bir salavat-ı şerife okur. Bunun yanında, Rasülüllah (sallallahu aleyhi vesellem)’in getirdiği din, sadece ahlaktan ibaret değildir. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem), Kur’an-ı Kerim’le birlikte asıl, itikadı getirmiş ve salih ameli emretmiştir. Ahlak, amelin sadece bir parçasıdır. Mümin için belki “Muhammedî ahlak”tan belki söz edilebilir. Bu tabiri “İslam ahlakı” olarak yorumlamak mümkündür. Bu, İslam’ın Müslüman kul için öngördüğü ahlaktır. Ama, “Hz. Peygamber (s.a.v.) gibi ahlaklı olmak”tan asla söz edilemez. Zira, burada söz konusu olan, onun ahlakına eşit bir ahlaktır. Müminin ahlakının, onun ahlakının aynısı olması muhaldir. Çünkü o peygamberdir, ismet sıfatına sahip ve hakkında ilahi özel hükümler de bulunan, Allah’ı seçtiği ve görevlendirdiği, kitap verdiği bir “Rasül”dür. Dinde sadece -sözde- ahlakı[5] değişmez kabul eden anlayış,[6]ılımlı İslam” ve “dinler arası diyalog” projesidir. Dolayısıyla, söz konusu cümlenin içerisine, dua görüntüsüyle tahrif edilen dinleri temsilen diğer bazı peygamberler de karıştırılarak, -sözde- ahlaki prensipler üzerinden “Son Din İslam”la batıl dinleri birleştirme adı altında Dinimizi bozmayı hedefleyen, oldukça gizli bir “dinler arası diyalog” imajının da yerleştirilmiş olduğu söylenebilir.

Sesli mesaj kaydında yer alan, “bu kayıt hacdan geliyor” ifadesi de tamamen üfürük ve anlamsız bir kandırmacadır. Velev ki mesaj, duanın daha makbul olduğu mübarek belde ve mekanlarda kaydedilmiş olsun -ki alakası yok- böyle bir dua mesajının da her yerde yapılan ses kaydından hiçbir farkı yoktur. Sanal alemde belirsiz ve maksatlı çevrelerin, samimiyetten uzak bir ruhla bizim için dua eder görünmelerinin de bize bir faydası yoktur. Bu durum, eskiden darb-ı mesel olarak anlatılan,“mezarlıklarda balonlara -hâşâ- ‘yâsin’ üfleyip, Kur’an-ı Kerim okumayı ve dini bilmeyen saf gönüllü ölü sahiplerine satma” sahtekârlığına benzemektedir.  Hacda mübarek yerlerde bizzat bulunan bir müminin, bize gıyaben dua etmesi söz konusu olsa anlarız. Zira bir şahsın veya şahısların gıyabında yapılan dua, Allah’ın izniyle makbuldür, hem de tez elden.[7]  Zira, sahih hadiste belirtildiği üzere, mümin kardeşinin gıyabında dua eden kimsenin başına bir melek dikilip “Amin, bir misli de sana olsun” der.[8] Samimi duygular içerisinde yapıldığında, müminin yüzüne karşı dua edilmesinde de bir sorun olmaz.

Söz konusu sesli mesaj kaydında, şayet; bu (sahte) dua, “Haç”tan, yâni misyonerler cenahından geliyor, denmek istenmişse, bu el-hakk doğrudur, denir…

O halde Değerli Dostlar, ne şekilde olursa olsun bu tür misyoner mesajları karşısında uyanık olmalıyız ve onlara asla itibar etmemeliyiz. Mektupla olsun sanal alemde olsun, bu türden bir mesajla karşılaşan kardeşlerimiz onu, işi bilen ve toplumu uyaracak hoca efendiler dışında kimseye göndermemeli ve hemen imha edip atmalıdır.

24.04.2019

Dr. Ahmet Gelişgen

www.ahmetgelisgen.com


[1] Allah’ın yardımı.

[2] Bkz. Yunus, 10/107 vb. anlamda ayet ve hadisler.

[3] Hac, 22/200.

[4] Hac, 22/201.

[5] “-Sözde- ahlak” dedik, çünkü diyalogcular/ılımlı İslamcılar, esasen ahlakı değil, sevgi, barış ve hoşgörü gibi hümanist enstantanelerle, dinimizi bozmak ve kendi dinlerine yaklaştırmak amacıyla Müslüman kitlenin gözünü boyamaya çalışmaktadırlar.  

[6] Oryantalistlerin ve Fazlurrahman’ın anlayışıdır. Kaynak için bkz. http://www.ahmetgelisgen.com/Makale-Detay.aspx?ID=149#20180327112

[7] Tirmizi, Birr ve’s-sıla, 50.

[8] Müslim, Zikir ve Dua, 86, 87; İbn Mace,  Menasik, 5; Ebu Davud, Vitr, 29.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu