Ahmet Gelişgen YazılarıDiyanet

Kadir Gecesi Yokmuş! Tarihte Bir Defaya Mahsusmuş! Öyle Mi?

(Kadir Gecesi’ni inkâr eden ve Kadir Gecesi’nin tarihte bir defaya mahsus olduğunu ifade eden, sapık mı sapık bir yazıya verilen cevaptır).

&&&

Bu kadarına da pes doğrusu! Bu da nerden çıktı şimdi?” dememek elde değil. Sünnet’i delil kabul etmeyenler Kur’an’ı da mı örselemeye başladılar acaba?! Hayret ki ne hayret!

Bu düşünce de Fazlurrahman’ın “tarihsellik” düşüncesine dayanıyor olmalı. Bu tür fikirlerin kaynağı, Dinimizi bozmak için özel yetiştirilen ve bu işe hayatlarını vakfeden oryantalistlerdir. Bunların bir de maalesef, hoca kılığına bürünmüş yerlileri var…

Kur’an-ı Kerim, Kadir Gecesi’ni müstakil bir sure ile apaçık şekilde haber vermektedir. Bu konuda pek çok da sahih hadis vardır. Bunun yanında, Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.)’in, surenin nazil olduğu yılı müteakiben devam eden uygulamaları da var. Sahabe, tabiun ve sonraki kuşakların da aynı şekilde söz ve uygulamaları mevcut. Yani sahabe, Hz. Peygamber (s.a.v.)’den aldığını yanlış veya yanlı mı aldı haşa? O zaman din de Kuran da kökünden yanlış demektir haşa!

Kuran’da ve sahih hadislerde övülmüş ve tezkiye edilmiş sahabe… Kuran’ın üzerlerine nazil olduğu ve Rasülüllah (s.a.v.)’le bir arada yaşayan sahabe…

Kadir Gecesi, sadece surenin indiği yıla mahsus olsaydı, hitabı evrensel olan Kuran, kıyamete kadar gelecek insanlığa Kadir Gecesi’ni haber vermezdi. Ya da Kuran, haber verdiği Kadir Gecesi’nin bir defaya mahsus (tarihsel) olduğunu ilan ederdi.

Rasülüllah (s.a.v.) de aynı durumu beyan ederdi ve kendisi de vefat edene kadar Kadir Gecesi’ni ihya etmezdi. Keza, ihyasının faziletini haber vermez, Kadir Gecesi’ni ihyaya teşvik etmezdi. “Her kim Kadir Gecesi’ni iman ederek ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır” buyurmazdı. Hadisi şerif, Buhari ve Müslim hadisidir.

Kadir Gecesi bir defaya mahsustu, bir daha yoktur düşüncesi“, düpedüz Kadir Suresi’ni, dolayısıyla Kuran’ı inkâr anlamına gelir. Allah muhafaza eylesin!

Aklımızı başımıza alalım arkadaşlar!

Kuran ve hadisler tarihsel de bunların yerine, din adına görüş ileri sürenler mi dinin kaynağıdır acaba?!…

Bu görüşü savunanlar, ayet ve hadislerin yerine kendi görüşlerini, dolayısıyla “şâri’ ” olan Allah ve Rasülü’nün yerine de kendilerini koymuş olmazlar mı?..

Haşâ Allah, 15 asır sonra yaratacağı insanların ihtiyaçlarını bilemedi mi? Yoksa, 15 asır önce gelenlere bağlayıcı hükümler getirdi de bugünün insanını başıboş bırakıp, nefislerini ilah edinmelerine müsade mi etti?.. Haşa ve Kella!

Birileri düne kadar, “Kuran’da adı geçen bir tek Kadir Gecesi var, sadece buna inanırız” diyorlardı. Demek ki bu konuda biraz daha mesafe kat edilmiş olmalı ki artık, Kadir Gecesi de “tarihsellik” girdabında boğdurulmuş ve neticede inkâr edilmeye başlanmış!

Bu türden batıl düşüncelerin temeli, Kur’an ve Sünnet’le gelen hükümlerin günümüzde geçersiz olduğunu savunan “tarihsellik” anlayışıdır ve sünnetin bize kadar sağlam ulaşmadığı zırvalarıyla ortaya çıkan “sünnet inkarcılığı“dır.

“Sadece Kur’an’a inanırız” diyenler, aslına bakarsanız Kuran’a da inanmamaktadırlar. Çünkü Kur’an, “Allah’ın Rasülü size neyi getirdiyse onları alın, sizi nelerden sakındırdıysa, onlardan da sakının. Allah’tan korkun. Şüphesiz ki Allah’ın azabı şiddetlidir” buyurmaktadır (Haşr, 7).

Sanıyorum, bunu paylaşan arkadaşımız, böyle bir düşüncenin yanlışlığı ortaya çıksın diye paylaşmış olmalı!

Herkese hayırlı Ramazanlar dilerim.

20.06.2017

Dr. Ahmet Gelişgen

www.ahmetgelisgen.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu