Mi’râc Mûcizesinin Sadece Ruhla Gerçekleştiği Yönündeki İddiası
Muhammed Hamidullah’ın çeşitli kitaplarında Mi’râc’ın mûcizevî yönünü inkâr sadedinde şu ifadeler yer almaktadır: ‘…Zîrâ Kur’ân-ı Kerîm’in inzal edildiği devirde Kudüs’te mescid yoktu.’ (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi(1), s. 93) ‘Ben Kur’ân-ı Kerîm’i inceledim. ‘Abd’ kelimesinin cesedle ilgili olduğuna dair, herhangi bir âyette başka bir misâl bulamadım. Abd kelimesiyle cesede hitâb edildiğine rastlamadığım hâlde, ben bunun aksi-ne cesed olmadığı hâlde ‘Abd’ın kul yerine kullanıldığını gördüm.’ (Hamidullah, Seminer Bandları ve Mi’râc Meseleleri, s. 11) ‘Mi’râc’ın cismani veya ruhani olduğuna dair, Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde delîl bulunmamaktadır. Bu Mi’râc’ın ruhani ve bedeni olmak meselesi küçük bir teferruattır.’ (Hamidullah, İslâm Müesseseleri Târihi, s. 82-83) Mi’râc hâdisesi, yanlızca ruhla mı gerçekleşmiştir?
İslâm âlimlerinden selef ve halef, hadîs ve kelam âlimleri topluluğunun bildirdiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.); geceleyin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya uykuda ve ruhen değil; uyanık iken bedeni ve ruhu ile birlikte Burak üzerinde isra buyurmuş, gece yolculuğu ettirilmiş, getirilen Mi’râc ile de oradan ruhen değil; yine bedeni ve ruhu ile birlikte, uyanık iken, göklere uruc ettirilmiş, çıkarılmıştır.
“Eksiklikten uzaktır O Allâh ki, geceleyin kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüttü. O’na âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye. Gerçekten O, işiten ve görendir.” (İsrâ s. 1) Âyette geçen kulunu (bi ‘abdihî) sözü, ruh ve cismin birleşiminin adıdır. Bundan, İsrâ hâdisesinde ruh ve bedenin birlikte bulunduğu anlaşılır.(2)
Eğer Mi’râc sadece ruhla olsaydı, Kureyşlilerin bunu yalanlamalarına ve buhrana girmelerine gerek kalmazdı. Çünkü bilirlerdi ki, kişi uyku hâlindeyken birçok harika olayları görebilir. İsra ve Mi’râc olayı ise ruhen ve bedenen cereyan etmiştir.(3)
Mi’râc hâdisesinin ruh ve bedenle gerçekleştiğini söylediği nakledilen Ashâb-ı Kirâm âlimlerinden bazıları:
1. Abdullah b. Abbas (r.a.)
2. Cabir b. Abdullah (r.a.)
3. Enes b. Malik (r.a.)
4. Huzeyfe b. Yeman (r.a.)
5. Hz. Ömer (r.a.)
6. Ebû Hüreyre (r.a.)
7. Malik b. Sa’saa (r.a.)
8. Ebû Habbetü’l-Bedrî (r.a.)
9. Abdullah b. Mes’ud (r.a.)
Tâbiînden bazıları:
10. Dahhâk (r.a.)
11. Katâde (r.a.)
12. Saîd b. Müseyyeb (r.a.)
13. Saîd b. Cübeyr (r.a.)
14. Zührî (r.a.)
İbn Zeyd, Hasan, İbrâhim, Mücahid, Mesrûk, İkrime, İbn Cüreyc de (Allâh (c.c.) hepsinden razı olsun) bu görüştedir.
Ahmed b. Hanbel, Taberî ve sonraki fakihlerden, muhaddislerden, kelamcılardan ve müfessirlerden pek çoğu da bu görüştedir.
Bazı ilim adamlarınca; Peygamberimiz (s.a.v.)’e peygamberliğin sâlih rüya ile başlangıcında olduğu gibi, kolaylaştırılmak ve alıştırılmak üzere, İsrâ ve Mi’râc’ın önce rüyada gösterilmiş, sonra da uyanıklık hâlinde yaptırılmış olabileceği de muhtemel görülerek bu husustaki uyku ve uyanıklık rivâyetleri bağdaştırılmak istenmiştir(4)
İsrâ ve Mi’râc Mûcizesi Hâdisesini Rivâyet Eden Erkek ve Kadın Sahâbîler:
1. Enes b. Malik (r.a.)
2. Ebû Hüreyre (r.a.)
3. Abdullah b. Abbas (r.a.)
4. Abdullah b. Mes’ud (r.a.)
5. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)
6. Ümmü Hani bint-i Ebi Talib (r.anhâ)
7. Malik b. Sa’saa (r.a.)
8. Şeddad b. Evs (r.a.)
9. Ebû Zerr el-Gıfârî (r.a.)
10. Hz. Ümm-ü Seleme (r.anhâ)
11. Hz. Âişe (r.anhâ)
12. Esma bint-i Ebûbekir (r.anhâ)
13. Abdullah b. Ebi Sebre (r.a.)
14. Übeyy b. Ka’b (r.a.)
15. Büreyde b. Husayb (r.a.)
16. Cabir b. Abdullah (r.a.)
17. Huzeyfe b. Yeman (r.a.)
18. Semûre b. Cündüb (r.a.)
19. Sehl b. Sa’d (r.a.)
20. Suheyb b. Sinan (r.a.)
21. Abdullah b. Ömer (r.a.)
22. Abdullah b. Es’ad b. Zürâre (r.a.)
23. Abdurrahman b. Kurt (r.a.)
24. Hz. Ömer (r.a.)
25. Hz. Ali (r.a.)
26. Ebû Eyyub Halid b. Zeyd el-Ensarî (r.a.)
27. Abdullah b. Seddad (r.a.)
28. Ebû’l-Hamrâ (r.a.)
29. Ebû Leyla (r.a.)
30. Ebû Ümâme (r.a.)
31. Abdullah b. Amr b. Âs (r.a.)
32. Ebû Habbetu’l-Bedrî (r.a.)(5)
Dipnotlar
1 Hz. Peygamber (s.a.v.)’i “İslâm Peygamberi” olarak sınırlamak, uygun değildir. Kendileri; insan, cin bütün mahlûkatın peygamberidir. Yanlızca Müslümanların peygamberi olduğunu, bugün Yahûdîlerden bir grup da kabul ediyor. Ancak bu, onların Müslüman olmalarına yetmiyor.
2 Molla Câmi, Şevâhidü’n-Nübüvve, s. 114-115
3 Ebû Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, c. 5, s. 253
4 İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 4041; Belâzurî, c. 1, s. 256; Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 18; Kâdı İyâz, eş-Şifâ, c. 1, s. 39’dan naklen; M. Asım Köksal, İslâm Târihi, c. 2, s. 204
5 Ebû’l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 24; Suyûtî, Hasâisü’l-kübrâ, c. 1, s. 378; Kastalânî, Mevâhibu’l-ledünniye, c. 2, s. 7; M. Asım Köksal, İslâm Târihi, c. 2, s. 204