Kur’anımız, Ehl-i Kitap hakkında ne buyuruyor?
Fâtiha’dan sonra Kur’an-ı Kerim’de ikinci sûre Bakara sûresi. Sûrenin, müttekîlerden bahseden ilk âyetlerinde doğru yolda olup kurtulanların müttakîler olduğu ifade buyuruluyor. Muttekîlerin vasıfları içinde, şu hususiyetler de zikrediliyor: “Namazlarını, hakkını vererek kılarlar.” Peygamberimiz’e hitâben de müttekîler hakkında şöyle buyuruluyor: “…Sana indirilene de senden önce indirilene de inanırlar.”
Ehl-i kitaba gelince. Ne Peygamberimiz’e ve ona indirilen Kur’an-ı Kerim’e inanır ne de namaz kılarlar. Böyle oldukları için de müttakî değillerdir ve âhiret kurtuluşuna eremeyeceklerdir.
Aynı sûrenin 23. âyetinde ise inanmayanların topuna birden şöyle meydan okunuyor:
“Eğer kulumuz (Muhammed Aleyhisselam)a indirdiğimiz (Kur’an-ı Kerim)den şüphe ediyorsanız (haydi) siz de onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda samimi iseniz.”
Diğer inkârcılarla beraber ehl-i kitap yani hıristiyan ve yahudiler de, bu fermana rağmen inanmamakta israr ediyorlar. Kur’an’ın beyanına göre, inanmayanların âhiretteki yeri ise cehennemden başka değildir.
Gerçi ehl-i kitap tamamen inkarcı değil. İnançları var ama yanlış. Peygamberimiz’e yalancı diyor, Kur’an âyetlerini de yalan sayıyorlar. Yani inanmıyor ve müslüman olmamakta diretiyorlar.
Âyetleri yalanlıyorlar ya, Kur’an-ı Kerim aynı sûrenin 39. âyetinde böyleleri hakkında buyuruyor ki:
“Âyetlerimizi yalanlayanlar cehennemlik olanlardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”
Aynı sûrenin 99. âyetinde, Kur’an âyetlerine inanmayanların fâsık (yoldan çıkmış) kimseler oldukları açıkça beyan buyuruluyor: “Onları fâsık (yoldan çıkmış)lardan başkası inkâr etmez.”
Demek ki Kur’an’a inanmayanlar neymiş? Fâsıklar, yoldan çıkanlar topluluğuymuş.
Bu fâsıklar sürüsü, bize düşmanlıkta müşriklerle aynı olup tarihte hiç bir zaman bizim iyiliğimizi istememişlerdir. Rabbimiz aynı sûrenin 104. âyetinde onlar hakkında bizi şöyle uyarıyor:
“Ehli kitaptan olan kâfirler ve müşrikler rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler.”
Âyette haber verildiğine göre, yahudî ve hıristiyanlar son kitap ve son peygambere inanmayıp kendileri her türlü hayırdan uzak oldukları gibi, bizim hayırlara kavuşmamızı ve iyiliğimizi de istemezler. Bu âyetlere rağmen bazı kimseler, her türlü hayırdan uzak kalan ehl-i kitabın “İbrahim Aleyhisselam’ın dininden olduğunu söyleyerek,” onların da cennete gireceklerini iddia ediyorlar.
Oysa, İbrahim Aleyhisselam’ın ve bütün peygamberlerin tebliği, Allah’a olması icap ettiği gibi teslimiyette bulunmak yani İslamiyet idi. Evet, Allah’a gerçek teslimiyet demek olan dinin adı İslamiyettir.
Bakara sûresinin 132. âyetinde İslamdan bahisle şöyle buyuruluyor:
“İbrahim de bunu oğullarına tavsiye etti. (Torunu) Yakub da (öyle yaptı) ve Ey oğullarım! Şüphe yok ki, Allah size din(-i İslam)ı seçti. Sizler ancak müslüman olarak ölün dedi.”
Yahudi ve hıristiyanların İbrâhim Aleyhisselam’ın dini üzere olduğunu söyleyenler var. Hıristiyan ve yahudilerin kendileri de “Biz doğru yoldayız; İbrahim’in yolundayız” diyorlar. Ne var ki, aslonan onların söyledikleri değil Kur’an’ın beyanıdır. Bakın Kur’an-ı Kerim’de aynı sûrenin 140. âyetinde ne buyuruluyor:
“Yoksa siz İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve onun evlatlarının yahudi ve hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz Allah mı?”
Bir tarafta bu âyet, bir tarafta yahudi ve hıristiyanlarla “İbrâhîmî (!) dinlerde birleşme” toplantıları…
Bu meyanda bir de 135. âyetin meâline bakalım:
“(Müslümanlara,) Yahudi ve hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız dediler. (Onlara) Hayır! Bir tek Allah’a yönelen İbrahim’in dinine uyarız de. O (İbrahim) Allah’a ortak koşanlardan/müşriklerden değildi.
Bunu Allahımız, Rabbimiz, İlâhımız, Mevlamız söylüyor. Daha ötesi yok…
Hıristiyanlık ve yahudiliğin hak olduğundan bahsedilemez. Çünkü, Hıristiyanlıkta üç, yahudilikte de milli bir ilaha inanmak var. Hak dinde ise Rabbimizin emri üzere tek olan Allah’a yönelen İbrahim Aleyhisselam’ın dinine uyuluyor ki bu dinin adı İslam. Aksini iddia mümkün mü?
Değerli okuyucular! Sadece Bakara sûresinden birkaç âyet meâli verdik. Bu konuda daha nice âyetler var. Tabii ki hepsi de aynı şeyi söylüyor. Ebedî azaba uğramamaları için, hıristiyan ve yahudilerin de Peygamberimiz’e ve Kur’an’a iman etmeleri yani İslama gelmeleri Kur’an’ın kesin emri. Gerçek bu olduğu halde, “Kur’an hıristiyan ve yahudileri müslüman olmaya çağırmıyor” demenın sebebi nedir acaba?
Ehl-i ilme soralım: Böyle söylemek, Kur’an’ın hükmünü tersine çevirmeye çalışmak olur mu olmaz mı?