Hz. Muaviye (R.A.) Düşmanlığına Örnek
Hayrettin Karaman şöyle demiştir: Muaviye’yi sevmem, ama sövmem de… Ehl-i beyit sevgisi ile Muaviye sevgisi bir kalpte birleşmez! Muaviye, meşru halîfe olan Hz. Ali’ye isyan etmiştir, âsidir! Peygamber (s.a.v.) Efendimizin bir hadîs-i şerîfi vardır; meşru idareye isyan edileceğini ve ehl-i beytinden şehitler ve mazlumlar çıkacağını söylemişti. Peygamberî bir ilhamla önceden ifade etmiştir bunu. Muaviye’nin Hz. Ali’ye isyanı, dînen de meşru değildir…bu ifadeler karşısında ehl-i sünnet ve’l Cemaat âlimlerinin Hz. Muaviye (r.a.)’ye bakışı nedir?
İmâm-ı Kurtubi; Ashâb-ı Kiram’dan herhangi birini, herhangi bir sebeple sevmeyen kimse, âsî olur; tövbe etmesi gerekir, demiştir.
İmâm Malik Hazretleri: Her kim Resûlullah’ın ashâbından birine buğz eder veya onlara karşı kalbinde kin beslerse onun, Müslümanlara ait olan ganimette hakkı yoktur. demiştir.
İmâm-ı Rabbani Hazretleri buyuruyor ki:
Ashab-ı kiram arasında olan savaşların, Allah (c.c.)’ın rızasını kazanmak amacıyla yapıldığını, dünyalık için, menfaat için yapılmadığını bilmek gerekir; çünkü onların ayrılığı, ictihad ve tevil ayrılığıydı. Heva ve hevesten doğan ayrılık değildi. Ehl-i sünnet âlimleri hep böyle söylüyor. Şu kadar var ki, Hazret-i Ali (r.a.) ile savaşanlar, hata etti. Hakk, Hazret-i Ali (r.a.) tarafındaydı; fakat hataları ictihad hatası olduğundan, bir şey denemez ve dil uzatılamaz.
İmâm-ı Nevevi Hazretleri de, Müslim hadîslerini açıklarken buyuruyor ki: O savaşlarda, Ashab-ı kiramın her biri, kendi ictihadına uygun iş yaptı. Bunun için hiçbirini ayıplamak doğru değildir.
Ashâbın ihtilâfı, Hakk’ın ortaya çıkmasına hizmetin neticesi idi; bir şer’î emrin bir an evvel yerine getirilmesi gayesine dayanıyordu. Bu ise onların aralarındaki şahsî sevgi ve saygıya aykırı değildir.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)