Ali Eren

Papa, gelişiyle bize ne demek istiyor?

Tarihteki her papa, İslam-Türk düşmanlığında birbiriyle yarışmış. Şu âdî ifadelerde bulunan şimdiki papa ise, bu düşmanlıkta öncekilerden de ileride olduğunu göstermiş oldu. Şöyle diyor: “Hadi bana Muhammed’in yeni olarak ne getirdiğini göster. Bu konuda kendisinin vazettiği (ortaya koyduğu) dini kılıç ile yayma emri türünden, kötü ve insanlık dışı şeylerden başka bir şey bulamazsın”      

Benedikt denilen bu adam, sevgili Peygamberimiz’in aleyhinde, “İslamı kılıç ile yaymaktan başka bir iş yapmayan, kötü ve insanlık dışı şeyler yapan bir kişi” şeklinde iğrenç hakaretler de savurmuştu.

Danimarka’da yayınlanan karikatürlerden sonra olduğu gibi, Papa’nın bu sözlerinden sonra da diğer Müslüman ülkelerde ve Türkiye’de kızgınlık ifade eden protestolar oldu. Papa, bu kızgınlığın farkında ola ola hâlâ Türkiye’ye gelmekte israrlı olduğuna göre, artık yüzsüzlüğüne sınır yok demektir.

Esasen, buna rağmen Türkiye’ye gelmekte israr etmesinin bir gayesi, bize şu mesajı vermektir:

“Hani, geçenlerde Avrupa’dan birisi sizin inancınızı ve peygamberinizi aşağılayan sözler söylemişti ya; İşte o benim!.. Hani Danimarka’da sizin peygamberinizi aşağılayıcı karikatürler yayınlaşmıştı da neredeyse bütün İslam âleminin ayağa kalkmasına rağmen Hıristiyan âleminin rûhânî lideri olan papa kıs kıs gülüp sessiz kalmıştı ya; görün, işte o sessiz kalan papa benim…”

Papa’nın gelmesindeki ana gaye ise daha başka. Şöyle ki: Bizde olduğu gibi Hıristiyanlıkta da mezhebler var. Bizdeki mezhebler diğerlerini hak ve doğru kabul eder. Hıristiyanlıkta ise, Katolikler Ortodoksları, Ortodokslar Katolikleri ayrı bir din gibi görmekle kalmaz, birbirlerini düşman sayarlar. Nitekim, Müslüman Türkler üzerine yürümek için İstanbul’dan geçmek durumunda olan Katolik haçlı ordusu, kendi dindaşları olan İstanbul Ortodokslarına yapmadık kötülük bırakmamıştı. Şehri yağmaladılar, önlerine çıkanı öldürdüler, kadınlara tecavüz ettiler ve arkalarında bir harabe bırakıp gittiler.

Şimdilerde Türkiye’ye ticaret için Ruslar geliyor. Onlardan, Ortodoks olan Rusların,Katoliklere bakışını öğrenmek istedim. Gördüm ki, Katolikleri başka bir din mensubu gibi kabul etmekte devam ediyorlar…

Protestanlar da dahil, hıristiyanlar arasındaki bu ayrılık, ayrılıktan öte düşmanlık, asırlardır devam edip duruyor. Bazı papalar, “Biz birbirimize düşman olmamalıyız. Esas düşmanımız Müslümanlardır. Onlara karşı birleşmeliyiz” diyerek bu düşmanlığı ortadan kaldırıp, bütün Hıristiyanları bir noktada birleştirmek için uğraştılarsa da muvaffak olamadılar…

Şimdiki papa, işte onların gerçekleştiremediklerini gerçekleştirmek istiyor. Tek gayesi, Katolik, Protestan, Ortodoks kim varsa, hepsini ortak düşman kabul ettikleri İslam ve Müslümanlar aleyhinde birleştirmek. Türkiye’ye, Katolik âleminin başı olarak bunun için geliyor. Fener Ortodoks Rum Patriğiyle bunun için görüşecek. Gerçekleşmesi için yanıp tutuştuğu İslam düşmanlığı uğruna Bartholomeos karşısında taviz verecek. Gizli olacağı için biz göremeyeceğiz ama, onun önünde eğilecek. Netice olarak, Hıristiyanlık âlemine. “Aramızda hiç fark yok. hepimiz aynıyız” mesajı verecek.

Dinlerarası Diyalog toplantısında tanıştığım, Müslüman bir âilenin çocuğu olup sonradan Hıristiyan olan, çorap ticareti yapan bir tanıdığım var. Papanın gelmesindeki gayeyi o da yukarıdaki gibi izah ediyor. O, İsrail’in Lübnan’da yaptığı katliâmı, “Kilisede söylediler, İsrail şöyle şöyle yapacakmış” diye bana  önceden haber vermişti. Ne söylediyse hep doğru çıktı… Bizim yazıları ise isabetsiz buluyor, ayrı mesele…

Yalnız, o bana, “Papa, Bartholomeos ile ile görüşerek  “Aramızda hiç fark yok; hepimiz aynıyız” mesajı verecek” deyince, zihnimde şimşekler çaktı; hemen bazı toplantılardaki konuşmaları hatırladım. O toplantılarda da aynı mesaj veriliyordu/verilmişti. Hıristiyanlarla yapılan Dinlerarası Diyalog toplantılarında  “Aramızda hiç bir fark yok” deniliyordu. Bununla da kalınmıyor, şöyle devam ediliyordu: “Hepimiz İbrâhîmî dinlere mensubuz. Hepimiz tanrının çocuklarıyız…”

Hepimiz tanrının çocuklarıyız…” demek insanı imandan çıkarırdı ama, bunu söyleyenler zaten Hıristiyandı. Fakat, bizimkiler de buna, sükutla karşılık veriyorlardı. Eskiden beri sükut ise ikrardan gelirdi. Devir değişmiş de artık sükut ikrardan gelmez olmuşsa, o başka. O zaman bizimkileri suçlamak yanlış olur.

Bu arada, ANSET’in organize ettiği Antalya Namaz Konferansının güzel geçtiğini de söyleyelim. Açılışını Başbakan’ın yaptığı, -câmi, kilise, havra bir arada- Hoşgörü (Dinler) Bahçesi’ni de ibretle görmüş olduk…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu