Ali Eren

Hayretlik sözler…

Samanyolu Televizyonu’nun 21 Nisan Salı günkü haberinde, Ukrayna’da yayınlanan Favorit isimli mecmuanın Fethullah Hoca ile yaptığı bir röportajdan bahsedildi.

Haber şu başlıkla verildi: DİYALOG ÇALIŞMALARI… GÜLEN UKRAYNA GÜNDEMİNDE… FAVORİT DERGİSİ’NE KAPAK OLDU.

Fethullah Hoca ile ilgili bu haber STV’de verildiği için üzerinde durmaya değer. Habere göre Fethullah Hoca, derginin “Hazreti İsa’nın kişiliği İslam dininde nasıl yorumlanmaktadır?” sorusuna verdiği cevabın bir bölümünde şöyle demiş:

“….. Hz. İsa’ya, Hz. Musa’ya, Hz. Davud’a, Hz, Süleyman’a, Hz. İbrahim’e, kısaca herhangi bir peygambere, bunun gibi İncil’e, Tevrat’a, Zebur’a inanmayan bir kimse asla Müslüman olamaz; bunlardan birine bile inanmamak, kişiyi İslâm dairesinin dışına çıkarır. Bundan dolayıdır ki, İslâm, kendinden önceki İlâhî gelenekleri asla dışlayıcı olmamış, onları kucaklamış, birinci sorunun cevabında arz edilmeye çalışıldığı üzere, onların mensuplarını Ehl-i Kitap olarak telâkki etmiş, kendilerine ona göre davranmıştır.”

Hususiyle dikkat edilmesi için bazı satırların altını çizdim. Gördüğünüz gibi, “İslâm, kendinden önceki İlâhî gelenekleri asla dışlayıcı olmamış,” denilmektedir. Hoca, önce bazı peygamberlerden ve hak kitaplardan bahsettikten sonra, “İlâhî dinler” demiyor da, “İlâhî gelenekler” diyor.

Ancak, Âdem Aleyhisselam’dan beri “İlâhî gelenekler” diye de “İlâhî dinler” diye de bir şey yok, sadece “İlâhî din” vardır o da İslamdır.  Çünkü; Allah bir, dini de birdir. Allah’ın –hâşâ- insanların inanmalarını istediği birbirine uymayan ayrı ayrı dinleri yoktur. Kur’an-ı Kerim’in beyanı açık: “Allah indinde din, İslamdır.” (Âl-i İmran sûresi, âyet:19)

Gerçek böyle olduğu halde, İslâm, kendinden önceki İlâhî gelenekleri asla dışlayıcı olmamış,”  sözünden ne anlayacağız? Eğer “Hıristiyanlığı ve Yahudiliği dışlamamıştır” denilmek isteniyorsa, bunun yanlışlığı ortadadır. Çünkü bu isimleri taşıyan hak bir din yoktur. Yahudilik,  Hazreti Musâ’nın tebliğ ettiği hak dinin bozulmuş şeklinin adı, Hıristiyanlık ise Hazreti İsa’nın tebliğ ettiği hak dinin bozulmuş şeklinin adıdır. İslam/Kur’an, bunları dışlamamış değil tamamıyla dışlamış mensuplarının da kâfir olduğunu açık açık beyan buyurmuştur. Onun için Peygamberimiz onları İslam/imana çağırmıştır.

Hoca’nın, yukarıdaki sözlerle ne demek istediğini, Favorit Dergisi’nin sorusuna verdiği cevabından anlıyoruz. Fethullah Hoca diyor ki:

Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler. Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman’ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum. Hz. İsa gibi, bizim nazarımızda ülü’l-azm, yani tarih boyu gelmiş peygamberler arasında en büyük beş peygamberden biri olan bir zatın ardından gitmek, onu takip etmek, yapılabilecek en güzel şeylerdendir.”

Bu sözler karşısında söyleyeceklerimizi söyleyelim:

1- “Bir Müslüman,” olarak yani İslam itikadını ölçü alarak konuşacak olursak, böyle sözleri söylememize yol kapalı. Çünkü, “Dinler” yok, “Din” vardır; o da sadece İslamdır. Onun için, “DinlerinTemel birliği” diye bir şey olamaz.

2- Papazların söyledikleri hakkında, onların söylediklerinin bir Müslüman’ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum.  demek de imkansız.

Çünkü, din büyükleri denilen papazlar, “Allah üçtür” diyorlar. “Hazreti İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu” söylüyorlar. Peygamberimiz’in (s.a.v.) “Bir peygamber değil sahtekar olduğunu” söylüyorlar. Peygamberimiz’e de zaten onun için inanmıyorlar ya…

3- İkinci maddede yazdığım itikada sahip olan Hıristiyanların, beş peygamberden biri olan bir zatın  (Hazreti İsa’nın) ardından gittiğini” söylemek, hıristiyanlık hakkında bilgisi olmayan birisi için câhilliktir. Bilgisi olduğu halde böyle söyleyen birisinin sıfatını ise ilim erbabı zaten kitaplarına derc etmiş.

4- İki bin senedir bozula bozula, sıradan bir kâfirlikten çıkıp şirkin en ağırına batan hıristiyanlığı anlatmak hakkında, yapılabilecek en güzel şeylerdendir” demek,  “Bâtıl bir dini tahsin etmek”tir ki, onun hükmünün İslam akâidine göre ne olduğunu yazmaya gücüm yetmiyor.

Bu mesele burada bitmez. Bu hususta yazılacak daha çok şey var…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu