Hadîs, Kur’ân âyetini nesheder mi (hükmünün geçerliliğini kaldırabilir mi)
Sünnetin bir diğer görevi de mütevatir sünnetin, Kur’ân’ı neshetmesidir. Nesh, şer’î bir hükmün, yâni bir emir veya yasağın daha sonra gelen şer’î bir hükümle kaldırılmasıdır. Mütevâtir sünnet, hadîslerin yalan üzere birleşmesi mümkün olmayan büyük ve güvenilir topluluklardan, yine kendileri gibi topluluklara nakledilerek tespit edilmesidir.
Bilindiği gibi Hanefîler, mütevatir ve meşhur sünnet ile Kur’ân’ın neshedebileceği kanaatindedirler. Yâni Kur’ân’daki bir hükmün sona erdiğini, Peygamber (s.a.v.) açıklayabilir. Zaten Peygamberimiz (s.a.v.)’in görevi, ilâhî hükümleri açıklamak değil midir? Ancak şunu belirtmek gerekir ki, sünnet ile nesih, kitabın sadece hükmünde cari olur; nazmında olmaz. Zîrâ sünnet ile, kitabın nazmını değiştirmek ve ortadan kaldırmak câiz değildir.
Sünnet ve Kur’ân vahye dayalı oldukları için birbirlerini neshedebilirler. Buna örnek olarak zinâ cezası için Allahü Teâlâ şöyle buyurur: “Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkekten her birine yüz sopa vurun…” (Nûr s. 2). Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in evli olarak zinâ edene recm cezası uyguladığı, tevâtüre ulaşan hadîslerle kesin olarak sabittir. Kur’ân’daki bu âyete rağmen Nebî (s.a.v.)’nin recm cezası uyguladığına dair âyetler:
1.İşvereninin eşiyle zinâ eden bekâr işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır. (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13)
2.Zinâsını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)’in recmedilmesi. (Müslim, Hudûd, 22)
3.Gâmidiyeli evli kadının zinâdan dolayı recmedilmesi. (Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; İbn Mâc’e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta’, Hudûd, II)
4.Evli bulunan Yahûdî erkeği ile Yahûdî kadınının zinâ sebebiyle recmedilmesi. (Müslim, Hudûd, 26)
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)