Anasayfa SliderAnasayfa YazılarArşivMehmet Şevket EygiSON EKLENENLERson-eklenenler

FAZLURRAHMAN VE TÜRKİYE’DEKİ DESTEKÇİLERİ

Önümde büyük boy, ciltli, iyi kağıda basılmış 360 sayfalık bir kitap var.
İsmi: “İslâm ve Modernizm. Fazlur Rahman Tecrübesi.” 1997′de İstanbul’da 2000 adet bastırılmış.
Bastıran: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı.
Sunuş yazısını o zaman Belediye Başkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğanyazmış. Şu cümlelerle başlıyor.
“Kardeş Pakistan’ın yetiştirdiği büyük bilim adamı ve düşünür Fazlur Rahman, İslâm dünyasında olduğu kadar Batı’da da önemsenen, düşünce ve tezleri üzerinde geniş tartışmalar açılan bir şahsiyettir. Düşünce hayatıyla yakından ilgilenenler merhum Fazlur Rahman’ın Türkiye’de ne büyük bir etkiye sahip olduğunu bilirler. Fazlur Rahman’ı hararetle savunan öğrencileri ve izleyicileri olduğu gibi, ona şiddetli muhalefet gösterenler de var.”
İstanbul Belediyesi 22-23 Şubat 1997′de bir Fazlur Rahman toplantısı tertiplemiş. Buna yabancı uzmanlar da çağrılmış, her gün dört oturum yapılmış, yekun olarak sekiz oturumda otuz kadar tebliğ okunmuş.
Bu kitap, Tarihsellik ekolü veya fırkası denilen bid’at cereyanının kurucusu olan Pakistanlı Fazlur Rahman’ın Ehl-i Sünnete uymayan fikir, inanç ve görüşlerinin bir nevi tanıtım ve savunmasıdır.
O Fazlur Rahman ki, kendi ülkesinde binden fazla din alimi, fakih, müftü, müderris tarafından protesto edilmiş ve kovulmuştur. Kitabın başındaProf. Mehmet S. Aydın’ın bir takrizi (övgüsü) yeralıyor.
Benim bildiğim kadarıyla şu anda Ankara İlahiyat Fakültesi Fazlur Rahman’ın yoluna girmiştir.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hürmet ve itimat ettiği muhterem Emin Saraç hocaefendiye sormuş olsaydı, Fazlur Rahman’ın kim olduğunu, mahiyetini, içyüzünü öğrenmiş olurdu.
Ben bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak Fazlur Rahman’ı hiç tutmam ve sevmem. Çünkü onun tarihsellik tezi kabul edilirse ortada din diye bir şey kalmaz. O tarihsel, bırak, bu tarihsel boş ver; geriye Yahudilerin ve Haçlıların istediği ılımlı, light, evcil, sulandırılmış bir İslâm kalır. (Diyalog İslâm’ı)

Türkiye’yi ve İslâm dünyasını kurtaracak yol, zihniyet, tez; yirminci asırda Ehl-i Sünnet İslâmlığının bayraktarlığını yapmış olan Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî gibi icazetli gerçek hocaların zihniyetidir.

Fazlur Rahman, kelamcıların incelemesi, tahlil etmesi ve yanlışlarını ortaya koyması gereken bozuk bir fırka kurmuştur. Bu fırkanın, Türkiye’de çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlara bozuk olduğunun bildirilmesi ve başta inançlı aydınlar olmak üzere halkın uyarılması gerekmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu Fazlur Rahman toplantısı için kimbilir ne büyük masraflar etti. Dış ülkelerden gelenlerin uçak, beş yıldızlı otel masrafları, ziyafetler, hediyeler vs. Keşke bu paralarla bir Ehl-i Sünnet büyüğü tanıtılmış olsaydı. Ne kadar faydalı ve hayırlı olurdu.

Ehl-i Sünnet’i Savunmak Her Müslümanın Vazifesidir
MÜSLÜMAN bir gazeteci, okur-yazar olarak niçin Ehl-i Sünnet’i destekliyorum, savunuyorum?
Çünkü böyle bir destekleme ve savunma benim vazifemdir.

Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur’ân’a, Sünnet’e; Allah’ın rızasına, sevgili Peygamberimizin (salat ve selam olsun O’na) bize bıraktığı mirasa uygun Müslümanlıktır.Ehl-i Sünnet Asr-ı Saadet’le bizim aramızdaki devamlılıktır. Onda kopukluk olmasını istemeyiz.Ehl-i Sünnet ana caddedir. Kardeşlerimizin bu ana caddeyi bırakıp patikalara, çıkmaz sokaklara, dar ve ulaştırmaz yollara sapmalarını istemeyiz.Ehl-i Sünnet İmamı Azam Ebu Hanife’nin, İmamı Mâlik’in,İmamı Şafiî’nin, İmamı Ahmed ibn Hanbel’in bize anlattığı dindir.Kurdukları fıkıh sistemleri devam etmemiş olan onlarca büyük müctehid efendilerimizin yoludur.Ehl-i Sünnet Ashab-ı Kiram efendilerimizin yoludur.Ehl-i Sünnet Selef-i Sâlihîn efendilerimizin yoludur.Ehl-i Sünnet Tâbiîn efendilerimizin yoludur.Ehl-i Sünnet ‘âmil ve rabbanî, gerçek ve icazetli ulemanın yoludur.Ehl-i Sünnet büyük müfessirlerin yoludur.Ehl-i Sünnet büyük muhaddislerin yoludur.Ehl-i Sünnet orta İslâm yoludur.Ehl-i Sünnet akl-ı selimin ışığında vahye ve sünnete dayalı İslâm’dır.Ehl-i Sünnet on dört asırlık icma-i ümmet yoludur.Ehl-i Sünnet Evliyaullah’ın yoludur.Ehl-i Sünnet İmamı Buharî’lerin ve diğer büyük hadîs imamlarının, Gazalîlerin, Abdülkadir Geylanî’lerin, İmamı Süyutî’lerin, İmamı Şaranî’lerin, Muhyiddin ibn Arabî’lerin,İmamı Birgivî’lerin, Şah Muhammed Bahaüddin Nakşibendî’lerin, Ahmed er-Rufaî’lerin, Mevlana Celalüddin’lerin, Ahmed Yesevî’lerin, İmamı Rabbanî’lerin ve diğer bütün büyüklerin yoludur.Ehl-i Sünnet gavsların, kutubların, ebdalların, nücebanın, nükebanın ve diğer ruhaniyet büyüklerinin yoludur.Ehl-i Sünnet Selahaddin’lerin, İmamı Şamil’lerin, Emîr Abdülkadir Cezairî’lerin yoludur.Ehl-i Sünnet Ahmed Zeynî Dahlan’ların, Yusuf İsmail Nebhanî’lerin, Şeyhülislâm Mustafa Sabri’lerin, Zahid el-Kevserî’lerin yoludur.Ehl-i Sünnet Bediüzzaman Said-i Nursî’nin, Erbilli Esad Efendi’nin, Abdülhakim Arvasî’nin, Süleyman Hilmi Tunahan’ın ve benzeri meşayihin yoludur.

Elbette bir Müslüman olarak bu mübarek ve feyizli ve nurlu yolu tutacağım, bu yolu savunacağım ve destekleyeceğim.
Bu yola karşı olanlarla, bu yolu kapatmak isteyenlerle, bu yola düşmanlık edenlerle en güzel, meşru ve uygun şekilde münazara etmek benim vazifemdir.
Yüce Kur’ân’ımızın cahiller, icazetli müfessir olmayanlar, kötü niyetliler tarafından re’ye, heva ve hevese dayalı olarak yanlış şekilde yorumlanmasına elbette karşı çıkacağım ve halkı uyaracağım.
Ehl-i Sünnet’i savunmak sadece ulemanın işi ve vazifesi değildir, bütün Müslümanların vazifesidir.
Ulema ilim ile ulema sınıfına dahil olmayanlar da akıllarının ve kültürlerinin yettiği derecede gerçekleri açıklayarak bu hizmet ve vazifeyi ifa ve eda ederler.
Ehl-i Sünnet yıkılmasın, darbelenmesin, halkın ve gençliğin bir kısmı aldatılmasın. Gayemiz budur.
(Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete, Aralık 2008)
***
Fazlurrahman Mezhebi
Birkaç yıldan beri ülkemizde “Ehl-i Kitabın necatı” konusunda klasik, geleneksel İslâm inancına uymayan iddialar ortaya atıldı. Birtakım modern, çağdaş, aykırı fikirli, şazz görüşler sahibi ilahiyatçılar, yazarlarYahudilerin ve Hıristiyanların da ehl-i necat ve ehl-i cennet olduğunu yazmaya ve söylemeye başladılar.
İslâmî bir cemaat bu hususta pek ileri gitti.
1400 küsur yıllık İslâm tarihinde görülmemiş, işitilmemiş yeni fikirler ortaya atıldı. Günümüzde üç ibrahimî hak din bulunduğu, bunların üçünün mensuplarının da Cennetlik olduğu tezi ileriye sürüldü. Böylece hak din olmakta, İslâm’a ortaklar çıkartıldı.
Ehl-i Kitabın necatı ve Cennetlik oluşu bid’at inancını yakın tarihte Pakistanlı Fazlurrahman pek hararetli bir şekilde savunmuştur. Gerçek, icazetli, Sünnî din hocalarından üstad Ebubekir Sifil, Millî Gazete’nin 1 Eylül 2008 tarihli nüshasında şu bilgileri veriyor:

Fazlurrahman, henüz hayatta iken oğlu Hıristiyanlığa geçmiş, hem de papaz olmuştur. Fazlurrahman bu durumu kabullenemeyip tepki gösterince oğlu kendisine:
“Baba, bu üç dinin bağlılarının Cennet’e gideceğini söyleyen sen değil miydin? Şimdi benim Hıristiyanlığa geçmemi niçin kabul etmiyor, tepki gösteriyorsun” cevabını vermiştir.
Ebubekir Hoca bu bilginin kaynağı olarak Pakistan Uluslararası İslâm Üniversitesi’nin eski Rektörü Prof. Dr. Mahmud Gazi’yi gösteriyor. Bu zat, şu anda Katar’da bir üniversitede görev yapmaktaymış.
Ebubekir Sifil Hoca şu bilgiyi de ilâve ediyor:
“Yine Prof. Dr. Gazi’nin aktardığına göre, Fazlurrahman, ömrünün son demlerinde Londra’da bir araya geldiklerinde kendisine, çok büyük hatâlar yaptığını, oğlunun bu durumunun da bu hatâların ürünü olduğunu söylemiş ve pişmanlık izhar etmiş. Bütün bu bilgiler, timetürk.com sitesinin editörü olan ve Rıhle dergisinin yazar kadrosunda bulunan muhterem Turan Kışlakçı’dan alınmıştır.”
Daha önce yazmıştım ama tekrarında fayda olduğu için yine yazıyorum: 22-23 Şubat 1997 tarihinde İstanbul’da, dünyanın her yerinden gelen uzmanların katılımıyla “İSLÂM ve MODERNİZM-FAZLURRAHMAN TECRÜBESİ”adlı büyük bir kongre toplanmıştı.

Fazlurrahmancılık Türkiye’de yayılmış mıdır? Bendeniz Sünnî bir Müslüman olarak “Maalesef yayılmıştır” diyeceğim.
Büyük ve köklü İlahiyat fakültelerimizden birinin Fazlurrahmancıların yuvası haline geldiği söyleniyor. Onlara Ankara Ekolü deniliyormuş.
Diyalog ve Hoşgörü mezhebini benimsemiş bir kısım ilahiyatçılar, medyacılar, cemaat mensupları Fazlurrahman’ın tezinden çok etkilenmişler.
Fazlurrahmancılar Diyanet’e sızmaya çalışıyorlarmış.
Geçenlerde emekli bir ilahiyatçı, “Kur’ân Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor” tezini ileri sürmüş, ağır tepkiler alınca tevil yoluna gitmişti.
Fazlurrahmancılık ile BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) arasında irtibat var mıdır?
Bu iş için dış dünyadan Türkiye’ye maddî yardım gönderilmekte midir?
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının temsilcilerine, kurmaylarına düşen vazifeler şunlardır:
1. Fazlurrahman’ın hayatı, fikirleri, tezleri, görüşleri, kurduğu mezhep, açtığı çığır ile ilgili ilmî araştırma yapmak, bu konudaki bütün bilgileri bir araya getirmek.
2. Ehl-i Sünnet’in ilm-i kelâm’ı ışığında Fazlurrahmancılığı muhakeme edip değerlendirmek.
3. Polemiğe kaçmaksızın Müslüman halkı bu konuda uyarmak.
4. Fazlurrahmancıları açıkça ortaya çıkmaya davet etmek.
5. Fazlurrahman mezhebinin veya fırkasının dış dünyada kimler tarafından desteklendiğini araştırmak.
6. İslâm dünyasının her ülkesindeki Ehl-i Sünnet ve Cemaat ulemâsı ile bu konuda işbirliği yapmak, bilgi alışverişinde bulunmak.
7. İsrail, Siyonizm, Vatican, Haçlılar, Evangelistler, AB gibi dış güçler Fazlurrahman cereyanıyla ilgileniyor mu?Bunu kendi emelleri uğrunda kullanıyor mu?
8. DİYANET’in hadîs çalışması heyeti içinde kaç Fazlurrahmancı veya Ankara Ekolü mensubu bulunmaktadır?

(Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete, MAYIS 2009)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu