Tasavvuf

Tarikate Girmenin Hükmü

İmam-ı Gazâli hazretlerinin tarifine göre şeriat billur vazo, hakikat onun içindeki bal, tarikat de bu balı yemenin yoludur. Tarikate girmek farz değildir. Fazilettir, nefsin yola getirilmesi için gereklidir.
Tarihe göz atıldığında ehli tarikatın İslam ve insanlığa büyük hizmetler verdikleri görülür.
Müslümanları İslami bilgilerle donatmak hususunda da gerçek tarikatın büyük rolü olmuştur. Yalnız bu zamanda Allah için İslam davasını yürütüp seyr-ü sülük eden mürşidler çok azalmış durumdadır…
Hatta birçokları sâlih âba ve ecdadını kullanarak âvam tabakayı arkasından sürüklemektedir. Bu zamanda hakiki mürşid bulmak çok zordur. İntisab etmek İmanın şartlarından veya İslam’ın farz kıldığı bir şey olmadığına göre intisap etmeyen kimsenin imanı yoktur veya zayıftır denilemez. Ancak, imanın kemale ermesi için tarikat son derece önemlidir

İmâm Azam Ebû Hanife (k.s.) hazretleri buyurdu:

لَوْ لاَ السَّنَتَانِ لَهَلَكَ النُّعْمَانُ

-“Eğer (son) iki sene(m) olmamış olsaydı elbette Nu’mân (İmam-ı Azam) helâk olurdu.

Tasavvuf İlmini Mevzûu

Tasavvuf ilminin vazii, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) hazretleridir. (İkâzü’l-Himem fir Şerhi’l-Hikem, s. 12, Ahmed bin Muhammed bin Ucaybe el-Hüseynî)

Tasavvuf, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) hazretlerinden iki yoldan bize geldi.

1-Hazret-i Ebû Bekir (Radiyallahü anhü) yolu

2– Hazret-i Ali (radiyyahü anhü) yolu.

Tasavvuf ilminin konusu, marifetüllah… Burhan veya şühûd ve ayân ile Allahu Teâlâ Hazretlerinin zâtı (ef’âli, sıfat ve isimlerin)dir.

Tasavvuf ilminin kalbi tasifiyye etmek ve nefsi tezkiye etmektir. (İkâzü’l-Himem fir Şerhi’l-Hikem, s. 12)

Tasavvuf ilminin konusu ahlâkullahtır.

Tasavvuf İlminin Gayesi

Tasavvufun gayesi, Hakka vasıl olmak; dünya ve ahiret saadetine nâil olmaktır.

Tasavvuf Yolu

Tasavvuf ile halkı irşâd eden ârifbillâh evliyâ ve âlimlere “mürşid-i kâmil” denilir.

Tasavvufu yaşama yollarına da “Tarikat” denilir.

Tasavvuf’ta bir çok meşrep vardır.

Buyuruldu:

اَلطُّرُقُ إِلَى اللَّهِ بِعَدَدِ أَنْفَاسِ الْخَلَائِقِ

-“Mahlukatın nefeslerinin adedince, Allâh’a giden yollar (tarikat) vardır.” Mirkâtu’l-Mefâtîh şerhu’l-Mişkâtü’l-Mesâbîh, c. 2, s. 121,)

Tasavvufî yollardan istifade etmenin bazı şartları var:

1-Girilen tarikat, “inkıtâ” ya uğramış olmamalıdır.

2-Tarikatın başındaki kişi, gerçek mürşid-i kâmil olmalıdır.

Her şeyin bir sonu olduğu gibi, tarikat ve meşreplerinde bir sonları vardır. Maddî devletler, zamanla yıkıldığı gibi, bazı tasavvufî yolların nurları ve feyizleri de zamanla kesilir.

Eğer kendisine girilen tarikat inkıtâ’ya uğramış ve nuru sönmüş ise siz orada bir ömür boyu beklesiniz bile bir arpa miktarı yol alamazsınız.

Eğer girdiğiniz tarikatın başında bulunan kişiler, hakikaten mürşid-i kâmil değillerse; çok zarar görürsünüz…

TASAVVUF ile ZULÜM

Tasavvufî kullanarak halka zulmeden ve Müslümanlara haksızlık eden birçok kişi var.

1-Tarikatların nurunun sönmesi (inkıta’ya uğraması),

2-Şeyhin ailesi,

3-Câhil müridler,

4-Çıkar çevreleri,

5-Dış mihraklar…

6-Tarikat’ın şeriatın dışına çıkması ve hatta İslâm’dan (tevhid’ten) ayrılması…

(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu