Diyanet Yönetimi Maturidi Çizgisinde Öyle Mi?
(Watsap grubunda dile getirilen, “Diyanet (yönetimi) Maturidilik çizgisine vurgu yapıyor” iddiasına karşı yazılmıştır)
İcraat, söylem ve eserlerine bakıldığında Bardakoğlu, Görmez, Özafşar, Bünyamin Erul ve yeni atanan Başkan Yardımcısı Yavuz Ünal, kökleşmiş İslami İlimleri, dolayısıyla Maturudiliği, Eş’ariliği ve diğer 4 ameli mezhebi kökünden kürüyüp atmaya çalışan bir zihni yapıya sahip oldukları görülür. Bu konuda her birinin çok sayıda sunum, makale ve söylemi vardır. Bu eserlerinden anlaşıldığına göre bu zevatın, Maturidiliğe hiç de toleransları yoktur. Ne yazık ki, Diyanetteki görevleri esnasında da bu görüşleri istikametinde çalışmışlarını görüyoruz. Nitekim Diyanet tarafından basılıp halka ücretsiz olarak bolca dağıtılan bir kitapta Maturidilik ve Eşarilik, adları açıkça zikredilmese de “eski dini bilgi sistemi” adıyla, “köhnemiş” ve “köhneleştirici” olarak nitelenmektedir. (Bkz. DİB, İslam Giriş, Evrensel Mesajlar, s s. 615).
Diyanetin son 14-15 yılda görev yapan üst yönetimin icraat ve fikirleriyle ilgili elimizde belki 5000 sayfa civarında doküman vardır. En az 500 sayfa da yazı yazmışızdır. 250-300 sayfa tutarında, özetin özeti mahiyetinde bir kitabımız da basıma hazır sayılır.
Bu nedenle, bu ve benzeri zevatın, haysiyetlerini daha fazla alt üst edecek yazı ve çalışmaları ortaya çıkmadan çekip gitmeleri, kanaatimizce kendi menfaatlerinedir. Yoksa böyle giderse, bu kurumdan ayrılınca sokağa çıkamaz hale gelebilirler. İyiliğiniz olacaksa bu savunduğunuz adamlara, onlara bu konuda yardımcı olabilirsiniz. Bir örnek vermek gerekirse Özafşar, “eski kitapları önce tek tek ele almalıyız, sonra da bunları bir bir tüketmeliyiz” diyor. “Eski kitaplar” dediği, Kuran Sünnet’ten süzülen Maturidi ve Eş’ari temelli, İslami ilimlere ait hazinemizdir. Görmez ise, yazdığı çoğu eserlerinde, hadis usulü, fıkıh, fıkıh usulü ve akaid gibi İslami ilimlerin dini gerçekleri bulamadığını, bu yüzden İslami ilimlerin çağımızda yeniden yazılmasını talep etmektedir. Bu durumda siz, Diyanet yönetimi hakkında ne Maturidiliğinden bahsedebilirsiniz ki?..
“Hadisler Sahabenin uyduruğudur”, “sünnet bize bir model olarak gelmemiştir“, “Kuran’ı anlamanın önünde en büyük engel sünnettir” diyen bir zihniyetin, “Kuran’ın Allah kelamı olmayabileceği ve her şeyde delil olmayacağı” konusunda TDV’ye bağlı birimlerde kitaplar yayınlayanların, aynı bağlamda bahse konu birimler aracılığıyla sempozyumlar düzenleyenlerin, Maturidilikle ne ilintisi olabilir acaba?
O halde, “Diyanet (yönetimi) Maturidilik çizgisine vurgu yapıyor” iddiası, çok garip ve tutarsız bir iddiadır!..
Bu yaklaşım, olsa olsa, son günlerde zora düşen bidat fikirlerin, altın tas içerisinde sunulma denemesi veya koltuğu kurtarma girişimidir.
Onlarla ilgili ileri sürdüğümüz gerçeklere, onların fikirdaşları değil, çıksınlar kendileri cevap versinler! Onları kuru kuruya tezkiye etmeye çalışanlar, dostlarını daha çok yıprattıklarının farkında mıdırlar acaba? Böyle dost düşman başına, demiş büyükler!
Bizim derdimiz, şahısları yıpratmak değil, Diyanet gibi nezih bir kurumu kurtarmak, koca bir devlet kurumunun basamak yapılması suretiyle bidat veya küfre varan fikirlerin millete telkin edilmesinin önüne geçmektir. Nitekim aynı fikirleri savunan dışardaki teologlarla, kamuya zararları olmadığı sürece uğraşmamaktayız.
Sizden, kendileriyle jüri huzurunda bunları konuşacağımız bir açık oturum da istemiştim. Bu konuda haberinizi bekliyoruz…
26.05.2017
Dr. Ahmet GELİŞGEN
www.ahmetgelisgen.com