Arşivislamda kadın
Çok geç olmadan!..
Geçtiğimiz yaz ABD’nin Iowa eyaletindeki bir kilisede asılı olan LGBTQ bayrağını indirip yakan 30 yaşındaki Adolfo Martinez’e nefret suçu ve kundakçılıktan 15 yıl hapis cezası verildi.
Martinez’in polise verdiği ifadesinde homoseksüelliğe karşı olduğu için ateşe verdiği bayrak gerçekte Rocefeller Vakfından yardım alan ABD’li zoolog Alfred Kinsey’in bir ucunda homoseksüelliğin yer aldığı “cinsiyetler skalasını” temsil ediyordu.
Haberi nakleden diyor ki “Kamyon dolusu bayrak yaksan 15 yıl hapis yemezsin ama eşcinsel LGBTQ bayrağını yakarsan iş başka…” AB uyum yasaları çerçevesinden “İstanbul Sözleşmesi” kılıfı ile bize de giydirilen bu “cinsiyet eşitliği projesi” ile başımız dertte. Sosyal yapımız öncelikle aile ciddi bir saldırıyla karşı karşıya…
Dünyaya verdiğimiz en değerli kurum olan ailenin varlığının devamı için ailenin merkezinde duran kadınların maruz kaldığı şiddetin önlenmesi elbette gerekir. Ancak bunun yolu, cinsiyeti izafileştirip eşcinselliği meşrulaştıran, aileyi topyekûn imha eden “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesi değildir.
İstanbul Sözleşmesinin 3.C maddesi hiçbir istisna koymadan “toplumsal cinsiyetlerin önünde engel olabilecek kalıp roller, ön yargılar, örf ve âdetler, gelenekler ve diğer tüm uygulamaların ortadan kaldırılması için devlet tüm tedbirleri alır” deniyor. 12.5 maddesi ile de “taraflar kültür, gelenek, din veya sözde namusun iş bu sözleşme kapsamındaki bir şiddet eylemi için gerekçe oluşturmamasını sağlar” diyerek işi sağlama bağlıyor.
Yani demek istiyor ki, kimse kimsenin cinsel hayatına, baba, anne, karı, koca, dede, nene, kardeş olmakla din, iman, gelenek, örf, âdet, ırz, namus, şeref vs. yi sebep göstererek karışma hakkına sahip değildir.
Aile içinde yaşanan bir olayın gerçekte ne olduğunun önemi yok “kadının beyanı esas alınır” diyor. “Hem de kadın iddiasını ispatla yükümlü değildir” deniyor. (6284 SK.30/3 md.) kadın polise telefon ettiği an erkeği evden 6 ay uzaklaştırabiliyor ama pişman olup şikâyetini geri çekmek istese bile erkeği eve alamıyor.
Önceki gün Ankara Altındağ’da şiddetli geçimsizlik nedeniyle hakkında evden uzaklaştırma kararı bulunan Dursun Ö. eşi Deniz Ö’yü tabancayla başından vurarak öldürdü.
Sakın aklınıza gelen arayı bulalım deyip te “vah vah hiç mi bunların kimsesi, dayısı, amcası arkadaşı yoktu, bunlara nasihat edip yol gösterip kulağını çekmediler..” demeyin. İstanbul Sözleşmesi “çiftlerin arasını düzeltecek uzlaşmacılara da yasak getiriyor”
Sözleşmenin 48.1 maddesi diyor ki “taraflar, iş bu sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerinde ara buluculuk ve uzlaştırma da dâhil zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.”
İçişleri Bakanlığı yeni yılın ilk gününün de yayınladığı genelge ile kadına şiddetin kökünü kazıyacakmış. Bir maddede diyor ki “mağdur ile şiddet uygulayan arasında kesinlikle uzlaşma ya da ara buluculuk faaliyetleri yapılmayacak.”
Kanun koyucuya soruyorum; siz aile içindeki bir ihtilafta çözüm için ara buluculuğu yasaklarken güneydoğuda çözüm sürecine katkı sağlasın diye “Akil İnsan” namlı yüzlerce insanı sahaya niye saldınız? Hem bu “ombudsmanlık” denen kurum ne işe yarar? Vergi davalarında kurum ile mükellef arasında “uzlaşma” ne içindir?
18 yaşına kadar nikâh kıyıp evlenen genci tecavüzcü diyerek insan yerine koymayıp en aşağılık mahlûk gibi gören ve 7 yıl tecavüzcü koğuşuna tıkabilen ama kızla nikâh kıyılmamışsa bunu kişisel özgürlük alanına sokan, 13 yaşındaki kızın istediği gençle istediği şekilde flört etmesine yeşil ışık yakan bu uygulama ülkeyi nerelere sürükleyecektir?..
Uygulamaları 2016 yılında hayata geçiren Rusya “bir buçuk sene devam eden uygulama sonrası erkeklerin evden uzaklaştırılmasının şiddet ve boşanmaları artırdığını” fark edince kanunun uygulamasından vazgeçti.
Putin’in bile imza koymadığı “İstanbul Sözleşmesi” denilen proje ve uygulanması için destek veren 6.284 sayılı kanun aileyi çökertmek için bir yıkım vasıtasıdır.
Bu sözleşmeye HDP, CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere bazı oluşumlar ya destek veriyor veya susuyor. Zira biliyorlar ki AK Parti en büyük zararı bu sözleşme dolayısıyla görecektir.
Aileler bu sözleşme ile savrulacak sıkıntısını AK Parti çekecektir…
Hikmet Köksal / turkiyegazetesi.com.tr’den alınmıştır.