Ramazan, eğlence değil ibâdet ayıdır
Bugün Ramazan 12, neredeyse yarıladık.. Bu mübârek ayı lâyıkıyla, ibâdetle geçirenlere ne mutlu ki, Peygamberimiz’in şu müjdesi onlar içindir: “Kim Ramazan orucunu (ihlas ve samimiyetle) inanarak ve sevabını sırf Allah’dan bekleyerek tutarsa, geçmiş günahları affolunur.”
Resûlüllah Efendimiz niçin böyle buyuruyorlar? Çünkü diğer aylardaki mânevî kazançlar, Ramazan ayının bereketi, feyiz ve nuru karşısında denizde bir damla gibi kalır. Ramazanın sevabı bu kadar çoktur.
Devlet başkanlarına “sultan” denildiği gibi Ramazan ayına da “Onbir ayın sultanı” deniliyor. Ramazan ayının diğer aylara üstünlüğü, sultanların diğer insanlara göre farkından çok daha fazladır…
Sıradan insanlar başka ülkelere gidince, o ülkelerde bir karşılama yapılmaz. Fakat, gelen bir ülkenin sultanı ise, daha sultan gelmeden önce karşılama hazırlıkları yapılır, gelince de çeşitli ikramlarda bulunulur.
On bir ayın sultanı Ramazan da öyledir. Bu ayın değer ve kıymetini bilenler, üçaylar girer girmez Receb ayından itibaren hazırlıklara başlar, bu hazırlıklarını Şaban ayında da sürdürürler. Receb ve Şaban aylarının başında, ortasında ve sonunda üçer gün, en az tutanlar ise birer gün oruç tutarlar. Bu durum, aynı zamanda Ramazan orucuna bir hazırlıktır.
Ramazan, sadece oruç ayı değil, toptan ibâdet ayıdır. Onun için, Müslümanlar Ramazandan önce diğer ibâdetlerle de Ramazana hazırlık yaparlar. Bu aylar içindeki Regâib, Mirac ve Berâet kandilleri bu hazırlığa birer vesiledir. Bu geceler, ibâdetle geçirilerek vücutlar yoğun Ramazan ibâdetine hazırlanmış olur.
İşte bunların hepsi, teşrif edecek o yüce sultanın hakkını vermek için bir nevi ısınma hareketleridir.
Nihayet sultan, on bir ayın sultanı gelir, gelişiyle hepimizi şereflendirir. Zihinler zaten onu beklemektedir. Vücutlar onda ibâdete hazırdır. Artık Ramazan farzıyla, vâcibiyle, sünnetiyle yaşanacaktır…
Ramazan ayının farzı oruç, vâcibi sadaka-ı fıtır (fitre), sünneti de terâvih namazı ve Kur’an hatmidir.
Ramazanın, Kur’an-ı Kerim ile yakın bağı var. Kur’an ilk olarak Ramazan ayı içinde Kadir gecesinde indirilmeye başland. Yani, Ramazan ayı değer ve kıymetini Kur’an’dan almaktadır. Terâvih gibi, bu ayda Kur’an hatminin sünnet olduğu da unutulmamalıdır. Teravih namazını kılmaya ne kadar gayret gösteriyorsak, Ramazanda Kur’anı hatmetmeye de ayni derece gayret göstermemiz gerekir.
Nâfile ibâdetler çok değerli olmakla beraber, ömür boyu yapılan nâfile ibâdetler, 2 rekat farz namazın yerini tutamıyor. Buna rağmen, Ramazanda yapılan nâfile ibâdetlere farz sevabı veriliyor. Bu, şu demektir: Bir ömür boyu kazanılamayacak sevap, Ramazan ayında yapılan bir nâfile ibâdetle elde edilmiş oluyor.
Bazı kesimlerin, son senelerde bilhassa Ramazanda ortaya attıkları meselelerle meydana getirdikleri huzursuzlukları biliyor ve yaşıyoruz. Müslümanlar bu mübârek ayda ibâdetlerini senelerdir gönül huzuruyla yapamamakta idi. Fakat biz buna artık alışmıştık. Ne yapalım cibilliyet meselesi deyip susuyorduk.
Şimdi de belediyeler tarafından “Halka hizmet” adı altında daha üzücü bir icraat başladı. Bazı belediyeler, “Ramazan eğlenceleri” adı altında milleti toplayıp, dini yanlışlıklara imza atıyorlar.
Ramazan ayı eğlence ayı mıdır ki, “Ramazan eğlenceleri” olsun. (Yapılanlar aynı olduktan sonra, ismine “Ramazan Etkinlikleri” demek de vebali ortadan kaldırmayacaktır) Ramazan ibâdet, hayır, göz yaşı ve istiğfar ayıdır. Mânevî kurtuluş ayıdır. Onun için de sonunda sevinç ve bayram vardır.
Gerçek bu… Öyleyse oruçla, Kur’an’la ve diğer ibâdetlerle uzaktan yakından alâkası olmayan, hatta alnı secdeye gelmemiş kadın ve erkekleri getirip, Müslümanları çoluk çocuğuyla beraber oraya toplamanın ne manası var? (Galiba oy manası var) Oysa, Ramazanda yapıldığına göre bunun dini yönü olması icap ederdi. Var mı?.. Şimdi, davet ettikleri şahıslar içinde dinden –imandan bahsedenler olduğunu söyleyeceklerdir. Tamam, o güzel de, alnı secde görmemiş şöhretlileri getirip insanları orada toplamanın sebebi ne? Bu yapılanlar, oy düşüncesiyle, insanları ibâdetten alıkoymak değil midir?…
Bu çeşit faaliyetlerde bulunan sayın belediye başkanları lütfen yaptıklarını müdafaaya kalkışmasınlar. İcraatlarının yanlışlığı daha isim vermede başlıyor: Ramazan eğlenceleri… Şimdi ne demek bu?
Bu programların içi boş bile olsa, ismine “Ramazan eğlenceleri” denilmesi bile günah. Nasıl günah olmasın ki, Allah ve peygamberi Ramazanı ibâdet ayı olarak bildirmiş, sen ise “Eğlence ayı” olarak ilan ediyorsun… Kimin sözüne itiraz etmiş olduğunu düşünmen gerekmez mi? Ve, ve… Müslümanları ibâdetten koparıp eğlenceye çekmenin günahını düşünmek icap etmez mi değerli belediye başkanlarımız?..