Ali Eren

Kanaltürk’ün gayesi ne?

Kanaltürk, yayına başladığı günlerden itibaren vatanperver bir çizgi takip ettiği için, seyrettikçe hoşuma gidiyordu. Bir ara, bu kanalın lehinde bir yazı kaleme almak istedimse de sonra acele etmemenin daha uygun olacağını düşündüm. Bir de baktım ki, Hulki Cevizoğlu da bu kanalda, Tuncay Özkan/Cüneyt Arcayürek ikilisi de. O zaman tereddütte kaldım…

Hulki Bey  hakkında hüsn-i zannım vardır. Misyonerlik, AB, Dinlerarası Diyalog ve Kıbrıs meselesi gibi, Türkiye’nin bağımsızlığıyla ilgili hayati konularda yaptığı programlar her türlü takdirin üstünde. Kısa yorumlarla verdiği akşam haberleri de öyleydi…

Meşhur ikiliyi de biliyoruz… Tuncay Özkan’ın genç… Mazisi eski değil. Cüneyt Arcayürek’in çizgisini ise senelerce öncesinden bilirdik. Daha doğrusu bilmezmişiz de Tuncay Özkan’la yaptıkları programlarla daha iyi öğrenmiş olduk. İlerlemiş yaşına rağmen anlattığı fıkraların hiçbirini, ben yüzüm kızarmadan anlatamam. Ama, o müstehcen fıkraları anlatan Arcayürek de gayet rahat, dinleyen Tuncay Özkan da… İkisine de pes doğrusu…

Ceviz Kabuğu’nda, “İncillere atıf yapan” Kur’an mealinin tehlikesine dikkat çeken çok güzel bir program yapılmasına rağmen, bu ikilinin tavrından dolayı, Kanaltürk’ü övemedim. Ve şimdi, bu kanal lehinde yazı yazmamış olduğuma seviniyorum.

Kanaltürk ile ilgili diğer bir husus da şu:

Biliyorsunuz, Ceviz Kabuğu’nda, sık sık dini meseleler ele alınıyor. Böyle olunca, seyircilerin çoğu tabii ki dini meselelere alaka duyan kimseler olacaktır. Bunu fırsat bilen Kanaltürk patronları, seyircilerine bu vesile ile nasıl bir hizmet(!) veriyor biliyor musunuz?

Program esnasında, ekranın alt kısmında: “Türkçe ezan yaz; 3666’ya gönder” Diye bir cümle koyarak, seyircileri Türkçe ezan dinlemeye teşvik ediyor.

Yazıp gönderirseniz, cep telefonunuza, “Tanrı uludur, Tanrı uludur….” Diye, sonuna kadar Türkçe ezan diye anılan şeyi dinliyorsunuz…

İyi de…Bayram değil seyran değil, bu neyi nesi? Kanaltürk bununla neyi hedeflemektedir? Eğer Kanaltürk, “Türk Müslümanlığı” diye ne idüğü bilinmeyen bir hayal hedefliyorsa, bu hayalden vazgeçmesini tavsiye ederiz. “Türkçe ezan” tatbikatı, 56 sene önceki bir uyanmayla sona eren bir rüyaydı, geldi geçti. Bu millet, onu taa 1950’de bir daha ağzına almamak üzere terk etti… 1950 öncesini geri getirmeye çalışmak abesle iştigaldir.

Millet buna o kadar tepkili ki,“Ezan Türkçe okunmalıdır” cümlesiyle siyasete atılanların, o anda  siyasi hayatları bitiyor. Eski Ankara DGM başsavcısı Nusret Demiral’ı hatırlayın. “Ezan Türkçe okunmalıdır” demesiyle, siyaset meydanından silinmesi bir oldu.

Kanaltürk’ün “Türkçe ezan” hevesinin sebebini, patron Kerimcan Kamal Bey’den öğrenebilirmişim. Fakat Kerimcan Bey telefonlarıma çıkmadı. Oysa notlarım kendisine ulaşmıştı. Bu meseleyi yazıya dökmekten başka çare kalmayınca  ben de öyle yaptım…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu