Hükümet ve Feminist Kadın Dernekleri
Feminist kadın dernekleri bu günlerde hiç durmadan çalışıyorlar. Belli ki Avrupa Birliği parayı bol basmış. Bu dernekler “kadın haklarını koruma” adı altında Avrupa birliğinin fonları ile besleniyorlar.
Sosyal ağlarda her gün yeni bir hesap açıyorlar. Sayıları çok değil fakat çokmuş gibi gösteriyorlar. Pek çoğu PKK ve LBGT destekçisi.
Batılılar baktılar ki dağdaki terörle ülkemizi bitiremediler, kadın terörü ile bitirmeye karar vermiş olmalılar. Feministler kadın terörü havası estirmeye çalışıyorlar.
Feminist kadın dernekleri; barıştan, sevgiden, özgürlükten dem vururlar fakat işleri güçleri düşmanlıktan başka bir şey değildir. “Feminizm erkek düşmanlığı” değildir derler fakat yaptıkları tamamen erkek düşmanlığıdır.
Kadın haklarını savunduklarını iddia ederler fakat kadın haklarından anladıkları şey din, vicdan, namus, ahlak tanımadan kadınların sadece kendi keyfine göre yaşamalarıdır.
“Kadına şiddete karşıyız” derler fakat yaptıkları çalışmalar şiddeti azaltıcı değil artırıcıdır. “Medyada her gün kadına şiddet yazılsın, konuşulsun az yer alıyor.” diye şikayet ediyorlar (medyada kadına şiddet konusu fazlasıyla yer alıyor) ki eminim hepsi gayet iyi biliyorlar ki medyada hangi konu çok yer alsa o konuda artış olur.
Fakat kadınlar öldürülmüş umurlarında bile değil zira onlar kadın kanından beslenen vampirlerdir. Şiddetin sebebi ile ilgilenmezler, şiddeti azaltacak çalışmalara karşı çıkarlar. Zira kadına şiddet konusu üzerinden devlet düşmanlığı yaparlar. Şiddetin azalması işlerine gelmez.
Bu devlet düşmanı feminist kadınlar nasıl oluyor anlamadım ama Ak parti döneminde altın çağlarını yaşamaya başladılar. Hadi 15 temmuz öncesi hükümetin içindeki Fetöcülerin desteği ile oluyordu, peki şimdi neden bu derneklere bu kadar yüz veriliyor?
Fatma Şahin Aile Bakanı iken PKK destekli bu derneklerle oturup erkeklerin canına okuyacak kanunlar çıkarttı. Ondan beri de bu kadın dernekleri pek bir şımardılar, hoşlarına gitmeyen ne varsa toplaşıp gösteri yapmaya başladılar. Gösteri yapsınlar zararı yok da hükümetin bunları ciddiye alması ilginç!
Belli ki hükümetin içinde fetöcü bir yapı sinsi sinsi devam ediyor. “Aman feminist kadınları kızdırmayalım ne deseler yapalım” diye vekillerin kulağına fısıldayan” düşmanlarımız olmalı ki bizim oy verdiğimiz vekiller, bize ve onlara ölesiye düşman bu kadınları ciddiye alıyor ve onların istediklerini yapıyorlar.
Şimdi de bu feminist kadınlar müftülerin nikah kıymasına imkan tanıyacak tasarıya karşı çıkıyorlar.
Sosyal hesaplarında şöyle yazmışlar:
“Kadınlar, çocukların istismar edilmesine yol açacak yasayı nasıl geçirtmediyse, müftülük yasasını da geçirtmeyecek!”
Öncelikle “çocuk istismarı yasası” dedikleri yasa teklifini bir hatırlayalım.
Feministlerin “çocuk istismarı yasası” dedikleri yasa teklifi, birbirini severek isteyerek düğünle dernekle, dini nikahla evlenmiş, resmi nikahlarını daha sonra kıydırmış binlerce kadının kocasının hapisten kurtulması ile ilgiliydi. Ortada bir tecavüz olmadığı halde evlendiklerinde eşleri on sekiz yaş altı diye tecavüz gibi ağır bir suçtan en az 8 yıla mahkum aile babası erkeklerin evlerine dönmeleri içindi. Çoğunun birkaç çocuğu var. Kocaları hapiste olan kadınlar milletvekillerine ulaşıp meclise “biz isteyerek evlendik, biz de çocuklarımız da perişan kocalarımızı bırakın” diye başvuru da bulunmuşlardı.
Meclis bu kadınların kocalarını serbest bırakmak için geçmişe yönelik bir düzenleme yapacaktı fakat feminist derneklerinin carlamasından korkarak tasarıyı geri çekti. Maalesef ki vekillerimiz kadınların carlaması ve adalet tercihinde adaleti tercih edemedi.
Bu feminist dernekleri güya kadınları düşünüyorlar. Kadınlar “kocalarımızı istiyoruz” diye yalvarıyorlardı hatta tasarı çekilince biri intihar etti. Bu derneklerin umurunda bile olmadı. Onlar için önemli olan hükümete karşı kazanım elde etmeleriydi.
Geçenlerde de bir ortaokul kantininde kısa teneffüs arasında hurra kantine koşan öğrencilerin içinde büyük ihtimal kızlar oğlanlar tarafından itelenmesin diye düşünülmüş, erkekler ve kızlar diye kantin önünde yan yana olan bekleme sırası levha asılarak belirlenmiş diye bu dernekler sosyal ağlarda çirkefleştiler. Sonuç bunlar ciddiye alındı levha kalktı. Onlar da bu kazanımlarını şöyle duyurdular:
“Ortaokulda haremlik selamlık tabela indirildi.
O tabelayı da erkekliğinizi de işte böyle indiririz aşağıya”
Çok haklılar. Aslında inen tabela değildi. Onlar neyi indirdiklerini gayet iyi biliyorlar.
Şimdi de bu feminist kadınlar “müftülük yasası” dedikleri müftülerin nikah kıyması ve boşanma ile ilgi mecliste bugünlerde görüşülen yasa tasarılarına karşı çıkıyorlar.
“Müftülük yasasını geri çekin
Kadınların kararını yok sayamazsınız.
Bu yasayı buraya gömmeye geldik.” diye sloganlar atıyorlar.
Müftü nikah kıyarsa güya çocuk evlilikler artarmış. (Bunlar 18 yaş altı cinsel birliktelikleri destekler sadece evliliğe karşı çıkarlar.)
Peşlerine düşen düşünmekten mahrum takipçilerini de bu yalanlarla kandırıyorlar. Bir tanesi de demiyor “Müftüler nikah kıyarken belediye memuruna verilen bütün evraklar olmadan nikah kıyamayacak. Bu durumda zaten 18 yaş altında olanların nikahını müftü de kıyamayacak. Sanki müftü evraksız belgesiz dini nikah kıyacak. Bir yalanın üstüne yürüyüş yapıyorlar eylem yapıyorlar.
Onların derdi müftünün nikah kıyması değil. Zaten onların çoğunun nikaha inancı yok. Onların derdi devlete karşı güç oluşturmak ve kazanım elde etmek. Şu cümle niyetlerini çok iyi anlatıyor.
“Hayatlarımız için erkek devlet şiddetine direniyoruz.”
Her kazanım onları devlete karşı ayaklanmak için daha da güçlendirecek.
Boşanma ile ilgili de boşanmak isteyenlere arabuluculuk sistemine karşı çıkıyorlar. Onlara göre zaten evlilik olmamalı olduysa da kadınlar boşanmalı.
“Aile danışmanı değil, şiddetten korunmak için sığınak istiyoruz.” diyorlar. Kadınlar evlerinde değil, sığınakta daha mutlularmış gibi.
“Kadınlar boşanmak istediği için öldürülüyor” diyorlar oysa kadınlar boşanmak istedikleri için değil boşanırken erkeğin her şeyini almaya çalıştıkları için öldürülüyor genellikle.
Bu tasarı ile birlikte nafakanın süreli olması konusu da gündeme gelecek deniyordu. Eğer bu konuda mecliste gündemdeyse nafaka mağdurları da seslerini meclise duyursunlar. Nafaka konusu da ayrı bir zulüm. İnşallah düzenleme yapılır.
“Bu tasarı böyle geçmez durduracağız” diyorlar. Eğer meclis bu feminist kadınlardan korkup bu teklifi de geri çekerse bizlerden bir daha oy istemesin. Bu kadınlardan oy istesinler.
Biz Ak partiye din ve devlet düşmanlarını baş tacı yapsınlar diye oy vermedik. Eğer yazdıklarıma inanmıyorlarsa feministlerin sosyal hesaplarına bakmaları yeterli olur.
Bütün hedefleri erkek düşmanlığı, aile düşmanlığı, din ve devlet düşmanlığı olan bu kadınların sosyal hesaplarından aldığım yürüyüşlerinde de slogan yaptıkları cümlelerinden bazıları. Çok edepsiz cümlelerini almadım.
Erkek Düşmanlığı
Dünyayı tersine çevirmeye geliyoruz beyler haberiniz olsun! Ya o erk’ekliğinizi çöpe atacaksınız ya da biz sizi çöpe atacağız!
Leyla bir Özgecandır Ferhat katil.
Erkeklerin sevgisi her gün üç kadın öldürüyor.
Aile Düşmanlığı
Gez dolaş evlenme
Dolapta zıkkımın kökü, sokakta isyan var.
Tek sebebi evlilik!
Koca ne ayol 8 Marta gel
Babandır çiçek
Genel ahlak kimin ahlakı?
Namus mu kirletmeden duramam.
Bedenimiz hayatımız kararımız bizim aileniz sizin olsun.
Din ve Devlet düşmanlığı
Rejim yapma rejim yık
Erkek aklınıza da süpüreceğiz yasanızı da.
Her yer suç
Meydanlar sokaklar bizim
Erkekliğinizi de dinci gericiliğinizi de çöpe atacağız.
Erkekliği de dini de çöpe atmaya niyetli, kadın olmanın arkasına sığınan çoğu PKK ve Eşcinsel destekcisi olan bu feminist dernekler meydanı boş buldular. O halde biz de onlara bir dur diyelim.
Bir dur demeye bugün başlayalım. Bugün twitter da eylem duyurusu yaptılar. Duyuruları şöyle:
“Müftülük yasasını hızlıca geçirmeyi amaçlıyorlar bizler de 9 ekim pazartesi hayatımızı etkileyecek bu yasa karşısında sessiz kalmamak için saat 17:30 da #MüftülükYasasınaKarşıNöbete etiketiyle sosyal medya eyleminde buluşuyoruz. Aynı gün tüm kadınları milletvekillerine ulaşarak mail atarak sosyal medyadan etiketleyerek arayarak “Bu Yasalar Böyle Geçmez” demeye çağırıyoruz.”
Bizler de:
#MecliseHakveAdaletÇağrısı
etiketi ile Vekillere sesimizi duyuralım. Vekilleri sosyal medyadan etiketleyerek, mail atarak, tanıdığı olanlar ulaşarak hak ve adalet istediğimizi Allah’tan gayriden korkmamaları gerektiğini hatırlatmalıyız.
Not: Cumhurbaşkanımız yoğun gündeminden dolayı küçük gibi duran aslında çok önemli olan bu konudan haberdar değildir diye düşünüyorum. Danışmanlarından birisi konuyu lütfen iletsin. Zira meclis şu anda çığırtkan feminist kadınlardan korkan güçsüz bir yapı çiziyor gözümüzde.
Not:Bu konu çok önemli lütfen duyarlı olalım ve haksızlık karşısında Müslüman duruşu nasıl olur gösterelim. Ayağınıza taş değmesini beklemeyin. Bugün ayağınıza değmeyen taş, yarın başınızı yarabilir. Allah bizleri Hak ve adaletten ayırmasın. Devlet büyüklerimize basiret versin.
Sema Maraşlı
Kaynak: cocukaile.net