İslam Hukukunu Maalesef Bilmiyor
Sual: Gayr-ı müslimlerle nasıl müsavi olacağız?
Cevap: Müsavat ise, fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise şah ve gedâ birdir. Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, tâzibinden men etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder? Kellâ… Biz imtisal etmedik. Evet, İmam-ı Ali’nin (r.a.) âdî bir Yahudi ile muhakemesi ve medâr-ı fahriniz olan Selahaddin-i Eyyûbî’nin miskin bir Hıristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim.
Zira, meşrutiyet, hâkimiyet-i millettir. Hükûmet hizmetkârdır. Meşrutiyet doğru olursa, kaymakam ve vâli, reis değiller, belki ücretli hizmetkârlardır. Gayr-ı müslim reis olamaz, fakat hizmetkâr olur. Farz ediniz ki, memuriyet bir nevi riyaset ve bir ağalıktır. Gayr-ı müslimlerden üç bin adamı ağalığımıza, riyasetimize şerik ettiğimiz vakitte, millet-i İslâmiyeden aktâr-ı âlemde üç yüz bin adamın riyasetine yol açılıyor. Biri zayi edip bini kazanan, zarar etmez.” (Tarihçe-i Hayat, s. 94)
İslam’a göre Müslümanlar ile gayr-i Müslimlerin hukukta müsavi olduğunu iddia etmek İslam hukukundan bihaber olduğunu itiraf etmek demektir. Yani bir de, fazilete dair menkıbelerle bunun üzerini örtmeye çalışmak da cabası.
Mesela, Müslüman olmayanlar şehirlerde yeni mabedler yapamaz İslam hukukuna göre. Ayrıca askerlik de yapamazlar ve devlete cizye ile haraç öderler. He Said Nursi’nin ikinci paragrafta söylediği şey İslam Hukukuna tamamen terstir. Zira İslam Devletinde gayr-i müslim bir kimse vali, kaymakam ve hakim olamaz. Bu mesele İslam hukukunun bilinen basit mevzularındandır.
İslam Devletinde yönetim işi kesinlikle gayr-i Müslimlere devredilemez. Hiçbir koşul bu kuralı değiştiremez. Allah Teâla Hz. Kur’an’da yönetici olanların Müslüman olması gerektiğini şöyle vurgulamıştır: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resulüne itaat edin ve sizden olup kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara da itaat edin.” (Nisa Suresi, 59) Ve hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: “Sizi Allah’ın Kitab’ı ile idare edecek Habeşli bir köle dahi başınıza getirilmiş olsa onu dinleyin ve ona itaat edin.” (İbn-i Mace, Cihad:39; Tirmizi, Cihad: 27) Yani İslam devletinde büyük küçük fark etmez, bütün idareciler Müslüman olmalıdır.