Dinlerarası DiyalogRisale-i Nur

Said Nursi’nin Verdiği ‘Şehit’ Hükmünün Aksine ‘Zulme Uğramış Hristiyan’ların Durumu Nedir?

Said Nursi’nin ifadeleri: “Hatta mazlumlar kâfir bile olsa, çektikleri belalardan dolayı âhirette ilahi rahmet hazinesinden mükâfatları vardır, ne dinden olurlarsa olsunlar bir çeşit şehit hükmündedirler.” (Tarihçe-i Hayat, 261.)

“Çünkü âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedi’ye (s.a.v.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş ve madem âhir zamanda Hz. İsa’nın (a.s.) din-i hakîkisi hükmedecek, İslâmiyet’le omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şahadet denilebilir.”

Said Nursî şöyle devam eder: “Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahatinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffâret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakîkatten haber aldım.” (Kaynaklı, İndeksli, Lügatli Risale-i Nur Külliyatı, Nesil Basım Yayın, İstanbul 1996, II,1615)

Kelime-i tevhid, yani îman, mizanda en ağır gelen şeydir ve terazinin diğer kefesinde ne kadar büyük günahlar olursa olsun –günahlarının karşılığı azâb görse de- neticede o kişi “Lâ ilâhe illallah Muhammedu’r-Resûlullah” dediği için cennete gider. Bunun tersi olan îmansızlık da terazide öyle ağır basar ki, terazinin diğer kefesinde ne kadar iyi ameller, belalar, musibetler olursa olsun bu kişinin terazisindeki küfrün ağırlığını kaldıramaz.

Meselâ besin değeri yüksek, çok faydalı bir yiyeceğin içine az miktarda ölümcül zehir katılırsa, bu yiyecekteki vitamin ve minerallerin vucuda getireceği fayda, zehirin etkisini ortadan kaldırmaz ve o kişi ölür.

BÜYÜK ÇELİŞKİ

Burada Said Nursi’nin kastettiği mazlum ve masumdan kasıt, ortaçağda kilisenin zulmettikleri midir? Yoksa kapitalizm heyulasından sonra sömürülen, ezilen hıristiyan toplumları içindeki halk kitleleri midir? Bilmeden, ne olduğunu anlamadan müslümanlara karşı savaştırılan hıristiyan kimseler midir? Mamafih bunlardan özel olarak bahsedilmektedir. Masum ve mazlum hıristiyanlar elbette vardır ama kimler kastedilmektedir? Eğer ezilen halk kitleleri ise, onların çoğu ateist ve Marksist oldular. Komünistler dahil, bunlar da mazlum ve masum sınıfına girerler. Girebilirler ama bunları Müslümanlığın şehitlik ve -ahirette mükâfat anlayışıyla mukayese etmeye gerek var mıdır? Eğer Müslümanlığa yakın bir itikat ve hayat tarzı üzere yaşayan hıristiyanlar kastediliyorsa, “kâfir bile olsalar” neyi ifade etmektedir?1

ALLAH VE RESÛLÜ (S.A.V.) CENNETE GİRMENİN ŞARTLARINI BİLDİRMİŞTİR

“Muhammed’in nefsi elinde olana yemin ederim ki, Yahûdî olsun, Hıristiyan olsun, bu ümmetten beni duyup da getirdiğim Kitab’a îmân etmeden ölen kimse mutlaka cehennemlik olur.” (Müslim)
Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Resûl’e karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir. Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz; ondan başka günahları, dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.” (Nisa s. 115-116)
“Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları O Resûl’e, O Ümmî Nebî’ye uyanlar (var ya); işte O (Peygamber), onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz (ve güzel) şeyleri helâl, pis (ve zararlı) şeyleri haram kılar. Ve üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri atar. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, yardım eden ve onunla birlikte gönderilen Nûr’a (Kur’ân’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın (gönderdiği) elçiyim. Ondan başka ilah yoktur, O, diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve O’nun Ümmî Resûlü’ne, Allah’a ve onun kelimelerine gönülden inanan Rasülü’ne îmân edin ve O’na uyun ki doğru yolu bulasınız.” (A’raf s. 157-158)

Bazı kâfirlerin zulme uğramış ve dünya hayatını sıkıntılarla tamamlamış olmaları, ancak diğer kâfirlere göre daha hafif bir azâba uğramaya sebep olabilir. Kâfirlerin bu dünyadaki çektikleri sıkıntı, ne kadar çok olursa olsun âhiret azâbı yanında hiç mesâbesindedir. Nitekim Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre Hz.Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Dünya mü’minin zindanı, kâfirin cennetidir.” buyurmuşlardır.

1 Dinlerarası Diyalog İhaneti, Prof. Dr. Yümni Sezen

(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu