Yeni Şafak Yazarından, Fetö Bağlamında Said Nursi İle İlgili İlginç Tespitler…
Şimdiye kadar, müslümanların birliği ve mevcut olumsuz şartlar gözetilerek, bir ayrılık gayrılık doğmasın diye nazariyat ve uygulama planında Said Nursi-Fetullah Gülen karşılaştırması yapılmadı.
Ancak ben bir yazarım ve söz konusu maslahatın artık beni bağlamadığını düşünüyorum. Atalarımın dediği gibi “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” hükmüne itibar ediyorum. Ancak bu Said Nursi ile Fetullah Güleni eşitlediğim anlamına da gelmez. Said Nursi gereğinden fazla parlatılmış bir alim olabilir; Fetullah Gülen’in ise iblis olduğu kesindir. 13 yaşımdan beri risale okuyorum. araştırmalarım da yeni değildir. ancak farklı bir perspektifin oluşması için zaman ve farklı tahakkular gerekiyormuş. o sıradan, bilinen ilişkiler değildir peşinde olduğum; çoklarının dudağını uçuklatacak ilişkilerdir. Rabbimiz hepimizi yanılgılardan, yanlış perdelerden ve amellerden korusun inşallah. (Yeni Şafak Yazarı Ömer Lekesiz, https://www.facebook.com/omer.lekesiz?fref=ts)
Fetullah Gülen’in ilk merdiveni neden Sait Nursi’dir? Onun eserlerinde kendi yolunu inşa etmek için hangi mazlemeleri bulmuştur? Diğer bir soruşla Said Nursi’nin düşünceleri gerçekten istismara çok mu açıktır? Esas aldığımız bağlamda, Sait Nursi’nin hakkını gözeterek, fincancı katırlarını da ürkütmeksizin bu soruların cevabını arayabilmeliyiz.
Kör bağlılığı üreten nedenlerin temeline inmezsek, FETÖ takiyyecilerinden kurtulma gayretiyle sadece boşa kürek çekmiş oluruz.
Said Nursi’den FETÖ’ye geçişle ilgili kaynak-türev ilişkisini merkeze alan sorular daha önce başkalarınca da soruldu.
Soruluş zamanlarındaki şartlara ve anlayışlara göre kimi değişiklikler gösterse de özü hep aynı kalan o soruları ilk soranlardan biri Yaşar Kutluay’dı.
…bu çalışmalardan büyük rahatsızlık duyan İsrail gizli servisi tarafından kaçırıldığı ya da öldürüldüğü, Dücane Cündioğlu başta olmak üzere (bkz.: Yeni Şafak, 12 Eylül 2000), birkaç yazar tarafından önceden dile getirilmişti. Fethullah Gülen’in İsrail gizli servisiyle ilişkisinin 60’lı yıllara dayanması ve Kutluay’ın hem Siyonizm hem de Said Nursi gibi iki riskli konuda araştırma yapıyor olmasıyla ortak düşman sayılması ve dolayısıyla ortak bir kararla (operasyonla) öldürülmesi ihtimaliydi. Buna göre Kutluay’ın, Gülen-İsrail işbirliğine karşı verilmiş ilk şehit olması mümkündü. (Yeni Şafak, 31 Temmuz ve 2 Ağustos)