Ashâba Söven Ve Hz. Ebûbekir Ve Hz. Ömer (R.Anhüm)’i Tekfir Eden Şia’nın Hükmü Nedir?
Bu vasıfları taşıyan bir kimseler velev ki namaz kılıp haccederek Müslüman görünseler dahî İslâm dâiresi içinde yerleri yoktur.
Şîa’nın Ashâb-ı kirâm düşmanlığı, yeni ortaya çıkan bir durum veya birkaç uç örnekten ibaret bir vâkıâ değil; târih boyunca artarak devam eden kitlesel bir hareket, bir örf, dinlerinin vazgeçilmez bir parçası, en temel kitaplarında yazılan ve medreselerinde eğitimi verilen bir anlayıştır.
Tefsir âlimi Alûsi der ki, “Maverau’n-Nehir âlimlerinin çoğu; İsna aşeriyye fırkasının (rafiziler) kâfir oluşuna, hükmetmişlerdir. Çünkü onlar, Sahâbe-i Kiram’a -Allah (c.c.) onlardan razı olsun- küfretmektedirler. Özellikle de peygamberimizin gözü ve kulağı mesafe olan şeyheyne (Hz. Ebûbekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.)) küfretmektedirler. Sıddık’ın hilafetini reddediyorlar. Mü’minlerin anası olan Hz. Âişe (r.anhâ)’ye, Allah (c.c.) onun temiz olduğunu bildirmesine rağmen iftira atmaktadırlar. Hepsi Hz. Ali (r.a.)’yi üstün tutmaktadır. Hatta Ulu’l azm peygamberlerin haricindeki peygamberlere üstün tutmaktalar. Ve Kur’ân’ın eksiklikten ya da fazlalıktan arınmış olduğunu kabul etmemektedirler.”
Huccetul İslâm İmâm Gazali buyuruyor ki:
“Şiîlerin iki yönden tekfir edilmesi gerekir:
Birincisi şudur ki, onlar ehl-i sünneti tekfir ederler ve kâfir olarak bilirler. Bu sebeple bu büyük çoğunluğa kâfir diyen, kâfirdir.
İkincisi ise şudur ki; onlar, sahîh hadîsleri reddediyorlar. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sözlerini reddediyorlar. Bu sebeple de tekfirleri gerekir. (Fedau’l Bâtıniye’den özetle)
“Ensâr’ı sevmek, îmân alâmetidir. Münâfıklığın alâmeti ise, Ensâr’a kin ve düşmanlık duymaktır.” (Buharî, Menâkıbu’l-Ensâr, 4)
Günümüzde maalesef ashâb-ı kirâmın çoğu hakkında özellikle Hz. Ebûbekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) hakkında olumlu düşünen bir Şii bulmak hemen hemen imkansızdır.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)