Elbani, Bin Baz Ve Benzerlerinin İddiaları
Elbânî el-Tevessül isimli kitapçıkta, Mu’tezile’yi taklit ederek Peygamberimiz (s.a.v.)’in veya evliyâdan birisinin şefaatini istemeyi ve vesile kılmayı İslâm’daki haramlardan biri olarak ilan etmekte ve şirke denk olduğunu söylemektedir. Elbâni’nin arkadaşları Abdulaziz Bin Baz ve Kahtani (bkz. el-Vela ve el-Bera) gibi kimseler de bu iddiadadırlar.
Müslümanların çoğunluğuna müşrik damgası vuran bu kimselere verilecek cevap nedir?
Peygamber (s.a.v.)’in şefaati; Kur’ân, Sünnet ve İcmâ ile sâbit bir husustur. Kur’ân’dan deliller daha önce izah edilmişti.
İmâm Buhârî’nin İbn-i Ömer (r.a.)’den rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf şöyledir: “Kıyâmet Günü güneş öylesine yaklaşacaktır ki, akan terler kulakların ortasına kadar erişecektir. Böyleyken (insanlar) Âdem Âleyhisselâm’dan yardım isterler (istigâse), sonra Mûsa Âleyhisselâm’dan ve sonra Hz. Muhammed (s.a.v.)’den. Hz. Muhammed (s.a.v.), onlar için şefaat edecektir (fe yeşfe’u)… Ve o gün Allahü Teâlâ, O’nu yüce bir makama çıkaracaktır, böylece ayakta duran herkes (kâfirler dahil) O’nu öveceklerdir.”
Enes (r.a.)’den rivayetle Resûl-ü Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her peygamberin Allahü Teâlâ’dan bir dileği vardı veya her peygamberin (makbul) bir duâsı vardı. Onu ümmeti için yaptı. Ben ise duâmı kıyâmet gününde ümmetime şefaate tahsis ve tehir ettim.”
Âvf İbn Mâlik el-Eşcaî (r.a.)’den rivâyete göre Resûl-ü Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Az önce Rabbimin beni ne ile muhayyer kıldığını (hangi konuda serbest bıraktığını) size haber vereyim mi?” buyurdu. Biz:
“Evet, Yâ Resûlullah!” dedik. Bunun üzerine Resûl-ü Ekrem (s.a.v.): “Rabbim beni, ümmetimin üçte ikisini hesapsız ve azâbsız cennete koymakla şefaat arasında muhayyer kıldı.” buyurdu. Biz:
“Yâ Resûlullah, siz neyi seçtiniz?” dedik,
Resûl-i Ekrem: “Ben şefaati seçtim.” buyurdu. Biz hepimiz bir ağızdan: “Yâ Resûlullah, bizi şefaat edeceklerinden kıl.” dedik. Resûl-ü Ekrem (s.a.v.):“Benim şefaatim, Müslüman olan herkesedir.” buyurdu.
İmâm Sübkî de Şifâüs-sikâm adlı kitabında diyor ki: Şefâat hakkındaki hadîsler çoktur. Onların toplamı, tevâtür derecesine ulaşmaktadır.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)