Ali Eren

Hıristiyan-severlerden cevap ricasıyla…

Türkiye’de bir zamanlar “İngiliz muhibleri/sevenleri” nin, aynı isimde dernekleri vardı. Şimdikiler onları geçti. Onlar sadece İngilizleri seviyorlardı, şimdikilerin sevgisi  toptan bütün Yahudi ve Hıristiyanları kaplıyor.

Kur’an’ın, Hıristiyan ve Yahudiler hakkındaki sert ifadelerine itiraz edemiyorlar ama meseleyi sündürüp şimdikileri temize çıkarmaya çalışarak şöyle diyorlar: “Bu âyetlerin Kur’an âyeti olduğu kesindir. Fakat o âyetlerin ilk günden bu yana her Yahudi ve Hıristiyanı  içine aldığı kesin değildir.”

Ondan sonra sıra geliyor zamanımızdaki Hıristiyan ve Yahudileri açıktan açığa temize çıkarmaya. Bakın:  

“Geçmiş dönemlerde, belli Hıristiyan ve Yahudilerin apaçık gerçek karşısında gösterdikleri inat, ayak direme ve düşmanlığı ifade için, Kur’an’ın kullandığı aynı üslup, bugünün Yahudi ve Hıristiyanları için de kullanılacak diye bir şart, bir mecbûriyet olamaz.” Allah Allah! Allah Allah!.. Niçin olmayacakmış!..

Eski gâvurlar apaçık gerçek karşısında ayak diriyorlardı da şimdikiler imana mı geldiler? Îman edenler zaten artık Hıristiyan değil Müslümandır. Oysa, iman etmemeleri bir tarafa, İslama ve onun aziz Peygamberine tahammül edilemeyecek hakaretler etmediler mi? Hâlâ oluk oluk Müslüman kanı dökmüyorlar mı!

Hayret ki, bu apaçık hakaret ve katliâmı görmezden gelmekte direnerek, hâlâ şöyle denebiliyor:

“Kanaatıma göre, târihî hâdiseleri kendi târihsellikleri içinde ele almalı, her hâdiseyi kendi şartları ve konumu içinde değerlendirmeli ve bugünkü davranışlarımızda da bugünkü tavırları esas almalıyız.”

Hay hay! Buyurun öyle yapalım. Şimdiki ehl-i kitabın şimdiki tavırlarını ele alalım. Öyleyse söyleyiniz:

Kur’an’ın açıktan açığa kâfir olduklarını söylediği ve birçok peygamberi haksız yere öldüren eski Yahudilere göre şimdikiler daha mı iyi? Temiz İslam inancını mı benimsediler? Katliâmdan mı vazgeçtiler!..

Sadece şu var ki, şimdikiler öldürecek peygamber bulmadıkları için sıradan müslümanları öldürüyorlar…

Hıristiyanların yaptıkları katliâm zaten ortada, İslâma hakaretleri ise inançta daha da azdıklarının isbatı.

ŞİMDİKİ HIRİSTİYANLAR

Bir de İslâma hakaret etmeyip, zamanımızda kendi hallerinde Hıristiyanca yaşayanlara bakalım. İnançları yukarıdaki iddia sahiplerinin dediği gibi eskilerden farklı mı yoksa bunlar da eski Hıristiyanlar gibi mi inanıyor?

Ermeni Patriği II. Mesrop Mutafyan’ın, Hrant Dink’in ölümünde 23/1/2007 tarihinde Meryemana Kilisesi’nde yaptığı konuşma gösterdi ki, şimdiki Hıristiyanlar da aynen eskileri gibi. İşte Mutafyan’ın sözleri:

* “Merhumun eşine yaptığım tâziye ziyareti esnasında, Hrant’ın, Mesih İsâ efendimizi kurtarıcı ve rabbi olarak kabul ettiğini memnûniyetle öğrendim. Biz Hıristiyanlar için kurtuluş işte budur. İsâ’nın rab olduğunu ağzından açıkça söyler ve Allah’ın onu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen kurtulacaksın.

* “…biz daha günahlarımız içindeyken rab İsâ Mesih bizim için öldü.”

* “İsâ Mesih efendimiz bir keresinde aziz havârî Tomas’a şöyle demişti: Yol, gerçek ve yaşam benim. Benim aracılığım olmadan göklerdeki pedere kimse gelemez.”

* “Bu nedenle biz Hıristiyanlar İsâ Mesih’i şahsen rabbimiz ve kurtarıcımız olarak kabul etmemiz gerekiyor. Çünkü kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Allah’ın evlatları olma hakkını verdi. Onlar, ne kandan, ne beden, ne de insan isteğinden doğdular. Tersine, Allah’dan doğdular.”

* “Rab İsâ Mesih yüreklerimizin kapısında duruyor ve sesleniyor: İşte kapıda durmuş kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı çalarsa onun yanına gireceğim. Ben onunla o da benimle birlikte yemek yiyeceğiz.”

BU DURUMDA…

Bilenlerin bildiği gibi, Mutafyan’ın sözleri, Kur’an’ın inzal edildiği zamandaki Hıristiyanların inancının aynısını aksettiriyor. Hem Hz. İsâ’ya “Rab” diyor hem de onun öldüğünü söylüyor. Hz. Allah hakkında, “Göklerdeki peder” ifadesini kullanarak, “Allah’ın (hâşâ) baba olduğunu” söylüyor. “Allah’ın evlatları” diyor. Hıristiyanlar hakkında, “onlar Allah’dan doğdular” ifadelerine yer veriyor.

Bu sözlerin her biri, Kur’an’a/İslama göre başlı başına bir küfür ve şirktir… İslâmı bilen bir kimse, bu sözlere rağmen nasıl, “Âyetlerin ilk günden bu yana her Yahudi ve Hıristiyanı  içine aldığı kesin değildir” diyebilir! Madem, “Her hâdiseyi kendi şartları ve konumu içinde değerlendirmeli” diyorlar, buyursunlar 23 Ocakta söylenen yukarıdaki cümleleri konumu içinde beraber değerlendirelim…

“Hıristiyanlarla Âmentü’de/îmanın şartlarında ittifakımız/ortaklığımız var” diyenler, acaba Mutafyan’ın yukarıdaki sözlerinin hangisinde Hıristiyanlarla ortaklık bulabileceklerdir? Hz. Allah’a, “Göklerdeki peder” demekte mi? “Allah’ın (hâşâ) baba olduğunu” söylemekte mi? “Allah’ın evlatları” olduğunu söylemekte mi? Hıristiyanlar hakkında  “Allah’dan doğdular” demekte mi? Hangisinde? Buyursun cevap versinler, hangisinde?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu