ibn-i teymiyye

Tarihî Bir Belge: İbn Teymiyye’nin Ehl-i Sünnet’e Uymayan Teşbîh ve Tecsîm İfade Eden Görüşlerinden Dolayı Dört Mezhebin Baş Kadılarının Meclisinde ve Şeriatin Önünde Tövbesinin İstenmesi

Tarihî Bir Belge: İbn Teymiyye’nin Ehl-i Sünnet’e Uymayan Teşbîh ve Tecsîm İfade Eden Görüşlerinden Dolayı Dört Mezhebin Baş Kadılarının Meclisinde ve Şeriatin Önünde Tövbesinin İstenmesi

İbnü’l-Muallim el-Kuraşî’nin (ö. 725/1325) “Necmü’l-mühtedî ve recmu’l-mu’tedî” (2/540-541) kitabında kayıtlı olan tövbe sığasının sureti şu şekildedir:

İbn Teymiyye dedi ki: “Allah’a hamdolsun. Ben itikat ediyorum ki; Kur’ân, Allah’ın zatı ile kâim manadır. O, ezelî kadîm zâtının sıfatlarından bir sıfattır. O mahlûk değildir. Harf ve ses değildir. O, mahlûkatına aslâ hulûl etmemiştir. O; yaprak, divit ve başka şey değildir. Ben Allâh-u Teâlâ’nın “Rahmân arşa istivâ etti” ayeti hakkında hazırda bulunan cemaatin itikat ettiği gibi itikat ediyorum, hakikat ve zâhirine göre değildir. Ben ayette kastedilenin künhünü (manasını) bilmiyorum. Hatta bunu Allah’tan başkası bilmez. Nüzûl hakkındaki görüş, istivâ hakkındaki görüş gibidir. Nüzûl hakkında istivâ hakkında söylediğimin aynısını söylerim. Ben kastedilenin künhünü bilmiyorum. Hatta bunu Allah’tan başkası bilmez. Hazırda bulunan cemâatin dediği gibi (nüzûl kelimesinin anlamı) hakikat ve zâhirine göre değildir. Bu itikada muhalif olan her itikat bâtıldır. Bu itikada muhalif olan yazmış olduğum her yazı ve konuşmuş olduğum her söz bâtıldır. Onda insanları saptıran veya Allah’a yakışmayan şeyleri O’na nispet eden her şeyden ben uzağım. Ondan uzak oldum ve buna aykırı olan her şeyden Allah’a tövbe ettim. Bunu, 6 Rebîülâhir 707 (3 Aralık 1307) perşembe günü Ahmed b. Teymiyye yazdı. Bu yazıda yazdığım ve söylediğim her şeyi, zorlama altında değil, kendi tercihimle seçiyorum. Bu, Ahmed b. Teymiyye tarafından yazıldı. Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir.”

Bunun da üzerinde, Şâfıî Kâdılkudât’ı Bedruddîn b. Cema’a’nın (ö. 733/1333) el yazısıyla yazdığı metnin sureti şöyledir: “İbn Teymiyye, söz konusu tarihte kendi el yazısı ile yazdığı her şeyi benim yanımda itiraf etti. Bunu Muhammed b. İbrahim el-Şâfiî yazdı.”

El yazısının kenarında şöyle yazıyor: “İbn Teymiyye, kendi el yazısı ile yazdığı her şeyi itiraf etti. Bunu Abdülğanî b. Muhammed el-Hanbelî yazdı.”

İbn Teymiyye’nin kendi yazdığı belgenin sonunda resmi şahitlikler vardır.

İşte onun sureti: “Adı geçen metnin üzerine kimse benim huzurumda kendi eliyle yazdı, içindekileri itiraf etti. Bunu Ahmed b. er-Rif’a (ö. 710/1310) yazdı.”

Başka bir suret: “Bunu kabul ediyorum. Abdülaziz en-Nimrâvî tarafından yazılmıştır.”
Başka bir hattın sureti: “Bunların tamamını tarihiyle beraber kabul ediyorum. Bunu, Ali b. Muhammed b. Hattâb el-Bâcî eş-Şâfiî yazdı.”

Başka bir hattın sureti: “Bu (İbn Teymiyye’nin tövbesinin istenmesi hâdisesi), söz konusu tarihte benim huzurumda cereyan etti. Bunu, Hasan b. Ahmed b. Muhammed el-Hüseynî yazdı.”

Yine kenarda benzer şekildedir. “Söz konusu belgeye kendi el yazısı ile yazdı ve itiraf etti. Bunu Abdullah b. Cemâ’a yazdı.

Başka bir misal: “Bunu (metni) ikrar etti ve onu huzurumuzda yazdı. Bunu, Muhammed b. Osman el-Bûricî yazdı.”

İmam Kevserî der ki: “Bunların hepsi o devrin büyük âlimlerindendir ve sadece İbnü’r-Rifa’a kırk ciltlik “el-Matlabü’l-‘âlî fî şerhi Vasîti’l-Ğazâlî” kitabının sahibidir. Bunda ibretler vardır.

Eğer İbn Teymiyye, bütün güç ve hilesiyle tövbesinin istendiği ibarelerin zıddı olan itikada halkı davet etmeseydi, ilim ehli ondan bu tövbeyi elbette istemez ve şartında durmadığı takdirde ne için cezalandırılacağını el yazısıyla yazmasını önermezlerdi. (İbn Teymiyye) o belgeyi kendi el yazısı ile yazdıktan sonra, Kâdılkudât Bedruddîn b. Cemâ’a onu mühürledi ve bahsettiğimiz gibi bir grup âlim buna şahit oldu. Ve bu belge Nâsıriyye melikiyyet (kraliyet) hazinesinde muhafaza edildi.

Lâkin İbn Teymiyye’nin yeminlerini ve ahitlerini bozması uzun sürmedi, nitekim dalâlet imamlarının âdeti böyledir. Ve saptırıcı davetine geri döndü ve eski saptırma alışkanlığına rücu etti. 1299, 1306, 1318, 1321, 1322 ve 1336 tarihlerinde defalarca fitne çıkardı. Bu hâdiseler tarih kitaplarında ve özel kitaplarda yazılıdır. Bazılarına bu kitapta işaret ettiğimiz şâz görüşlerinin sadece hayal edilmesi, doğruyu bulmak isteyen insaflı kişilere, içinde dürülmüş olan sapkınlık ve ümmeti idlâl etme/saptırmasını göstermektedir.

Ne gariptir ki, bu adamın tâbileri onun arkasından koşuyorlar, ümmet arasında onların fertlerine yönelik şirk, sapkınlık, küfür, put ve tâğûta ibadet edenler şekkinde suçlamalarda bulunarak fitne ve huzursuzluk çıkarmak hususunda onu taklit ediyorlar. Allah’ın peygamberlerini ve velilerini kastederek “Onları ziyaret edenler putlara ve tâğûtlara ibadet edenler olur” diyorlar. Zamanımızda bu tiplerden çok var, gözümüzle görüyoruz, kulağımızla işitiyoruz. Allah yeryüzünü onlardan temizlesin, kullarını şerlerinden korusun.”

(Kevserî, Tekmiletü’r-red alâ Nûniyyeti İbn Kayyim, s.125-127)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu