Sünnet-İ Seniyye’ye Saldırılar
Sünnetin, inanç ve amel yönünden dîndeki yeri nedir?
İmâm Beyhâki (r.a.); sünnetin açıklanması bölümünde, İmâm-ı Şâfi’i (r.a.)’nin, Resûlullah (s.a.v.)’ın sünnetini üç yönden ele alarak açıkladığını belirtmektedir.
1.Resûlullah (s.a.v.)’ın sünneti; Allahü Teâlâ’nın Kitabı’nda hüküm olarak bildir-miş olduğu (indirmiş olduğu) kitabın hükümleri gibidir.
2.Resûlullah (s.a.v.)’ın sünneti; Allahü Teâlâ’nın mücmel olarak indirdiği bir âyetten anlaşılması gereken mânâyı, o âyetin hususi ve umumi olarak nasıl farz olduğunu ve Allah (c.c.)’ın kullarının bu farzları nasıl anlamaları ve ne şekilde yaşam pratiine aktarmaları gerektiğini açıklar.
3.Resûlullah (s.a.v.)’ın sünneti; Allah (c.c.)’ın Kitabı’nda olmayan hükümleri ortaya koyar. Zîrâ Allah (c.c.), Kitabı’nda Resûlullah (s.a.v.)’a itaât edilmesini farz kılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.), Allah (c.c.)’ın kendisine risaleti göndermesiyle Resûl oldu. Resûlullah (s.a.v.)’ın sünnetlerine tâbi olunması da Allahü Teâlâ’nın emri ile farz kılındı.
Bazı âlimlerde şöyle dediler: Aslında Resûlullah (s.a.v.)’ın sünnetlerinin aslı, Allah (c.c.)’ın Kitabı’nda mevcuttur. Kur’ânda aslı zikredilen namâz, alışveriş, faiz ve daha nice hükümlerin, nasıl olacaklarını hep sünnet açıklamaktadır.
İmâm Beyhâki (r.a.), kendi senedi ile Şebib bin Ebi Feddalet’il Mekki’den nakletti ki: İmran bin Hüseyin (r.a.) şefaati anlattı. Topluluktan biri dedi ki: “Ey Ebû Nüceyd! Muhakkak siz bize hadîsler naklediyorsunuz, ama biz onların aslını Kur’ân’da bulamıyoruz.” İmran (r.a.) sinir-lenerek o kişiye dedi ki: “Sen Kur’ân’ı okudun mu?” O kişi: “Evet okudum.” dedi. İmran (r.a.) dedi ki: “Sen sabah namâzının iki, öğle, ikindi ve yatsı namâzının dört ve akşam namâzının üç rek’at olduğunu Kur’ânda buldun mu?” Adam dedi ki: “Hayır bulamadım.” İmran (r.a.) dedi ki: “Öyleyse bunları kimden aldınız? Biz bunları Resûlullah (s.a.v.)’tan, siz de bizlerden aldınız. Hem siz Kur’ân’da, her kırk koyundan bîr tanesinin zekât olarak verileceğini ve böylece belirli bir sayıda şu kadar deve, belirli miktarda şu kadar dirhem zekâtın verileceğini ve daha nice amellerin haberini buldunuz mu?” Adam dedi ki: “Hayır bulamadık.” İmran (r.a.): “O hâlde bunları kimden aldınız? Biz bunları Resûlullah (s.a.v.)’tan, siz de bizlerden aldınız. Hem siz Kur’ân’da; (Kâbe’yi) tavaf etmeyi ve orada sa’y tavafının (yedi tavaf) olduğunu ve Makam-ı İbrâhim’in arkasında iki rek’at namâz kılındığını buldunuz mu? Ve siz Kur’ân’da: Sürgün ve uzaklaştırma cezasının olduğuna, şigâr evliliğinin yasaklandığına dair bir haber buldunuz mu? Hele siz Allahü Teâlâ’ nın şu buyruğunu da işitmediniz mi? “Resûl size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr s. 7)
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)