NURETTİN YILDIZ’A CEVAP: BİR MEZHEBE BAĞLI OLMANIN HÜKMÜ NEDİR?
Müçtehid olmayan bir mü’min için, dört mezhebten birisini taklid etmek vâcibtir. Taklid: Delîlini bilmeden, mezhebi gününümüze kadar ulaşmış müçtehid bir imama uymaktır. Özellikle bu devirde mutlak müçtehid bulunmadığı için her Müslüman buna mecburdur. Bu vecibeye riâyet etmeyen bir kimse, mezhebsiz ve bid’at ehlidir.
Şeyh Abdulkerim, Nuru’l İslâm adındaki kitabında şöyle diyor: Âmi (içtihad derecesine eremeyen kimse) için, bu mezheb müçtehidlerinden birinin mezhebini taklid etmesi vâcibtir. Bunun delîli hem kitap ve hem de sünnettir. Resûlullah (s.a.v.)’ın, en hayırlı nesiller olduğunu beyan ettiği üç asrın âlimlerinin icmâi; bazı değersiz muhalifler dışında, onlardan sonra gelenlerin de söz birliği ettiği bir husustur. Şah Veliyullah Dehlevi der ki: “Bilmiş olun ki, bu dört mezhebten birisine uymakta büyük yarar, terk etmekte ise büyük zarar vardır…” Müslümanlar bugün zillet içerisinde yaşıyor ve inançlarını gereği gibi yaşayamıyorlarsa, bu, selefi ve müçtehidleri [(Peygamber (s.a.v.) dönemine yakın yaşamış âlimlerin en büyüklerini)] taklid ettiklerinden dolayı değil; tam tersine onlardan ve onların hareket ve fıkıhlarından uzak kaldıklarındandır.Bu yüzden toplumu inançsızlık ve ahlâksızlık bataklığından kurtaracak tek yolun yeniden İslâm’a dönüp, mezheb imamlarının ve onların yolunda bulunan âlimlerin eserlerini okuyup anlamak, tatbik imkânlarını aramak ve bulmakla mümkün olacağını ve başka bir yol bulunmadığını her Müslüman çok iyi bilmelidir.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)