Muhammed Esed Ve Dinlerarası Diyalog
“…kurtuluş fikri, üç şarta bağlanmıştır: Allah’a iman, hesap gününe iman ve hayatta doğru ve yararlı işler yapmak.” (Kur’an Mesajı, Bakara s. 62. ayet)
Muhammed Esed , Kur’ân Mesajı isimli kitabında Bakara sûresinin 62. âyetinin mânâsı sadedinde şunları kaydeder: “Kuşkusuz, (bu ilâhî kelâma) îmân edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden Allah’a ve âhiret gününe inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü, Rablerinden hak ettikleri mükâfatları alacaklardır; ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.”
Esed bu ayet için 50 nolu dipnotta da şöyle diyor: “Kur’anda birçok kez tekrarlanan yukarıdaki paragraf, (âyet demek istiyor) İslâm’ın temel bir doktrinini inşâ etmektedir. Başka hiçbir itikadda benzeri olmayan bir görüş zenginliği ile, kurtuluş fikri, burada üç şarta bağlanmıştır: Allah’a iman, hesap gününe iman ve hayatta doğru ve yararlı işler yapmak.”
Müslüman olmadığı hâlde Allah (c.c.)’a inandığını iddia edenlerin hükmü nedir?
İman; Allah ve Resûlü (s.a.v.)’ne ve onlardan gelenlere, Allah ve Resûlü (s.a.v.)’nün emrettiği şekilde inanmaktan ibârettir. Bu tanımdan yola çıkıldığında Hz. Muhammed (s.a.v.)’siz bir din ve îmandan bahsetmek imkanı yoktur. Çünkü îman bir bütündür.
Bu hususta Kâdi lyâz şunları söyler: “Peygamber (s.a.v.)’in Hz. Muaz’a, evvela Yemenlileri Allah (c.c.)’ı tevhîd ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğini tasdike da’vet etmesini emir buyurması, onların Allahü Teâlâ’yı bilmediklerine delîldir.” Çünkü Yemen halkı Hristiyan ve Yahudi idi. Nebi (s.a.v.) şöyle emretti: “Sen (Yemen’e gidince) ehl-i kitaptan ya’nî Yahûdîlerden ve Hıristiyanlardan bir kavimle karşılaşacaksın. Onların yanına varınca, onları önce, Allahtan başka ilâh olmadığına ve benim Allahın Resûlü olduğumu tasdîke da’vet et…
Netice olarak Yahûdîlerle Hıristiyanlar her ne kadar ibadet ederek ellerindeki kulaktan dolma delîller icâbı Allah (c.c.)’ı bildiklerini göstermek isterlerse de onlar hakikatta Allah (c.c.)’ı bilmezler.
Allah (c.c.)’ı, mahlûkatına benzeten ve O’nu cisimleştiren Yahûdîlerle O’na çocuk veya eş izafe eden ya da O’na hulul (mahlûkatın içinde bulunmak), intikal (bir yerden başka yere hareket etmek) ve imtizacı (mahlûkat ile karışmak) gibi yakıştırmalar yapan Hıristiyanlar; keza Allah (c.c.)’ı, lâyık olmadığı sıfatlarla vasıflandıran veya O’na şerik izafe eden ve mahlûkâtını O’na benzeten (yaratma hususunda kendisine muarız/rakib atfeden) Mecûsilerle Seneviyye fırkaları Allah (c.c.)’ı bilmemişlerdir. Bu yüzden onlar kendisine ibâdet ettikleri mabutları için “Allah” da deseler, Allah (c.c.) o değildir. Çünkü o vâcibu’lvücûd olan Allah (c.c.)’ın sıfatlarıyla sıfatlanmış değildir. Şu hâlde Yahûdîlerle Hıristiyanlar Allah-ı Azîmüşşânı bilmiyorlar demektir…”
Yahudi asıllı olan ve sonradan döndüğünü söyleyen (!) Muhammed Esed’e sorular:
a- Yahudi inancının takipçileri de Allah’a ve âhiret gününe inanıp doğru ve yararlı işler yapınca cennete gireceklerse, niçin yahudi kalmadınız da müslüman oldunuz?
b- Müslüman olmadan önce böyle bir kolaylık(!) olduğunu yani imanın 6 şartını yerine getirmeden, bahsettiğiniz 3 şartla cennete girilebileceğini bilmediğinizi kabul edelim. Sonra öğrenince, “Ben boşuna müslüman olmuşum. Meğer Müslüman olmadan da üç şartla cennete girilebilirmiş” deyip tekrar yahudiliğe döndünüz mü? Dönmedinizse niçin?
Esed bütün kitabı boyunca, hangi âyette bir İslâm kelimesi veya aynı kökten gelen bir kelime görse, hemen reaksiyona geçmekte ve âhiret kurtuluşuna erenlerin sadece müslümanlar olmadığını isbat için adeta çırpınmaktadır.
NOT: Sitemizin sağ sekmelerinde Muhammed Esed hakkında ayrıntılı bilgi mevcuttur.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)