MİSAFİRLİKTE VE ÇALIŞMA HAYATINDA “HAREMLİK SELAMLIK”
Bundan başka Kur’an-ı Kerim’de, inanan erkek ve kadınların gözlerini haramdan sakınmaları, ırz ve namuslarını korumaları emredilmektedir (Nûr 24/30-31). Bu ayetlerden ve bunların şerhi mahiyetindeki hadislerden hareketle İslam alimleri, Müslüman kadının; oğlu, torunu, babası, dedesi, kardeşi, amcası, dayısı, kayınpederi ve damadı gibi kendisine nikahı ebediyen haram olan mahremleri dışındaki erkeklere, ziynetlerini (takılarını) ve ziynet yerleri sayılan saçını, başını, boynunu, gerdanını, kollarını ve bacaklarıyla birlikte (eli yüzü hariç) tüm bedenini gösteremeyeceğini ifade etmişlerdir.
Malumdur ki misafirliklerde (veya iş yerinde) kadının dış elbisesiyle oturması çoğu kere sıkıcı olur. Bu bakımdan kadın, hem cinsleri arasında rahat bir ev içi elbisesiyle oturmak ve sohbet etmek durumundadır. Böylece kadınların yabancı erkeklere karşı yasaklanmış olan cilveli konuşmaları da birbirleri arasında mümkün olabilecektir. Mazeret olmaksızın karma oturmaları durumunda ise Müslüman hanımlar hakkında namahrem erkeklere karşı konulmuş olan örtünme gibi kurallar çoğu kere ihlal edilir. Safiyetini koruyan fıtrat da bu durumdan rahatsız olur. Bu bağlamda, Elmalı başta olmak üzere birçok İslam bilgini, “…Hem O’nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalpleriniz ve hem de onların kalpleri için daha temizdir….” (Ahzab: 53) ayetinden hareketle haremliğin farz olduğunu ifade etmişlerdir (Elmalı Tefsiri, VI, 3920, 3921).
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in aile mahremiyetine büyük önem verdiği bilinen bir gerçektir. Onun evlerinde mekânı ortadan bölen “hıdr” adı verilen perdeler bulunduğu; eve yabancı bir misafir geldiği zaman eşleri, onların yanında değil, bu perde ile ayrılan bölümde oturdukları kaynaklarda aktarılmaktadır. Rasûlullah (a.s.)’ın, aile sırlarına gizlice muttali olmak isteyenlere karşı oldukça sert ifadeler kullandığı da bilinen bir gerçektir. Buna göre yukarıdaki ayet, evlerdeki harem bölümünün var oluş sebebini de ortaya koymaktadır.
Hadislerde ve sahabe tatbikatında, kadınların mahremi olmayan erkeklerle bir arada bulunup görüşmesi veya kadınların cemaatle namaza iştirakleri konusunda getirilen bazı ölçü ve düzenlemelerin yanı sıra, daha sonraki dönemlerde fetihler ve nüfus hareketlerinin İslâm şehirlerini daha karmaşık ve gayri mütecanis hale getirmesi, Müslümanlar arasında haremlik-selamlık denilen kadın ve erkeklerin ayrı mekânlarda bir araya gelmesi usulünün yaygınlaşmasına ve kökleşmesine yol açmıştır. Şu kadar var ki, yeterli odaların olmaması ve herhangi bir zaruret bulunması halinde dinen gerekli örtünme kurallarına riayet edilerek (kadınların dış elbiselerini giymeleri ve vakur davranmaları suretiyle) birbirlerine namahrem de olsalar erkeklerle kadınların, aynı ortamda bulunabilecekleri ifade edilmiştir.
Kadın erkek ihtilatı olmaksızın, tesettür kurallarına ve aile içerisindeki görevlerine riâyet etmek şartı ile, kadının (eşin) çalışmasında dînen bir sakınca yoktur. Ancak İslamiyet’te nafaka mükellefiyeti erkeğe aittir.