Nurettin Yıldız

Nurettin Yıldız’ın, İbn-İ Teymiyye’yi Övdüğünü İddia Ettiği Âlimlerin İbni Teymiyye Hakkındaki Sözleri

Nurettin Yıldız: Aynî ve Aliyyü’l Kâri İbn-i Teymiyye hayranıdır. Aliyyül Kari İbni Teymiyye için Allah’ın hiçbir asırda yaratmadığı bir insandır, demiştir. Suyuti, İbn-i Hacer Askalâni İbni Teymiyye hayranıdır. Zehebi onun çekirdekten yetiştirdiği talebesidir…

CEVAP: İbn-i Teymiyye bazı itikadî ve amelî meselelerde büyük müçtehitlere hatta sahabeye muhalefet etmiş; bu hususta hakka isabet edemediği birçok âlimlerin tenkitleri ile sübût bulmuştur.

İBNİ HACER ASKALÂNİ

Hâfız İbni Hacer el-Askalânî, Ed-duraru’l-kâmine isimli kitabında, İbni Teymiyye’nin sahabenin büyükleriyle ilgili sözleri hakkında alimlerden bazı nakiller yapmaktadır:
“İbni Teymiyye Ömer ibnu’l-Hattab’a üç talak meselesinde ve Hazret-i Ali’ye de on yedi meselede Kur’anın nassına muhalefet etti diye isnadda bulunmuştur. Hazret-i Ebu Bekir ne dediğini bilen yaşlı birisi olarak müslümanlığı kabul etti, ama Hazret-i Ali çocukken İslamiyeti kabul edip bir kavle göre çocuğun İslamiyeti sahih değildir, demesi ve yine Hazret-i Ali hakkında, kendisi Ebu Cehil’in kızını istemiş ve ölünceye kadar onu severek unutmamıştır, demesi üzerine alimler ona münafıklığı isnad etmişlerdir. İbni Teymiyye Hazret-i Osman hakkında (Osman malı severdi) demiş ve (Peygamberden -aleyhisselam- istigasede bulunulmaz) dediği için ona zındıklık isnad etmişlerdir.”(Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s.410.)
İbn Hacer el-Askalânî (v. 852/1448) İbn Teymiyye’nin, İmâmiyye Şîası’nın otoritelerinden olan İbnü’l-Mutahher el-Hıllî’nin (v. 726/1325) Minhâcü’l-kerâme fî ma’rifeti’l-imâme (Tebriz 1286, Tahran 1298, Kahire 1962) adlı eserine reddiye olarak yazdığı Minhâcü’s-sünne en-nebeviyye fî nakzı kelâmi’ş-şîa ve’l-kaderiyye isimli kitabı üzerine yaptığı değerlendirmede diyor ki:

Telif esnasında kaynağını hatırlayamadığı bazı makbül/sahih hadisleri veya senedi zayıf da olsa bazı mevcut/sabit rivâyetleri mevzu olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. İbn Teymiyye, İbnü’l-Mutahher el-Hıllî’nin kullandığı hadislerin büyük bir kısmı mevzu ve çok zayıf olmakla birlikte, onun sözünü çürüteyim (tevhîn) derken bazan Hz. Ali’yi küçük düşürmüş, ifrat ve teşeddüde düşmüştür. (İbn Hacer, Lisân, VI, 319-320; a.mlf., Dürer, I, 71; Leknevî, Ecvibe, s. 174-176.)

ALİYYÜL KÂRİ İBN-İ TEYMİYYE’NİN KÜFRÜNE HÜKMETMİŞTİR

Aliyyü’l Kâri Şifa Şerhinde diyor ki: Hanbelîlerden İbni Teymiyye, ifrata kaçmış bulunmaktadır. Zira Resulullah aleyhisselam efendimizi ziyaret için yolculuk yapmayı haram saymıştır. Halbuki ziyaretin yakınlık sebebi olduğu bilinmektedir. Onu inkara kalkan üzerine küfür ile hükmolunmuştur. Zira müstehab olduğunda ulemanın icmaı bulunan bir şeyi haram kılmak küfür olur. Bu, mübah olduğunda icma bulunan bir şeyi haram kılmanın da ötesinde bulunmaktadır.” (Aliyyü’l Kâri Şifa Şerhi s.188) (*)
“İbni Teymiyye’nin bozucu aklı ile muhalefette bulunduğu her şey, kendi uydurmasıdır. Kendi fasid inanışına göre, def edecek boş bir şüphe bulamadığı zaman “O yalandır” diye başka bir davaya geçer. Onun hakkında “İlmi aklından büyüktür” diyen, insaflı davranmıştır.” (Aliyyü’l Kâri Şifa Şerhi s.189)
Ben, İbni Teymiyye’nin Minhacü’s-sünnet kitabında Allahü tealaya cihet (yön) isnadını tafsilatı ile görmüş bulunuyorum… Selef-i salihinden böyle bir söz varid olmamıştır…Bilakis (İbni Teymiyye) onu kendi nefsinden çıkarıp ortaya atmış ve birçok yerde tekrarlayıp durmuştur.”( Aliyyü’l Kâri Şifa Şerhi s.203)
“İbni Teymiyye’nin kitapları basılmış bulunduğundan ve onların içinde Ehl-i sünnet inançlarına aykırı meseleler mevcut olduğundan dolayı, alimlere bu meseleleri açıklamaya yönelmek ve bu hususta halkı uyarmak lazımdır” (Aliyyü’l Kâri Şifa Şerhi s.203)
“İbni Teymiyye’nin kelamındaki çekişme ve çelişmeye delalet eden şeylerden birisi de, kitaplarından bir kısmında söylediğinin, diğer eserlerinde ifade ettiğini nakzeder mahıyette olmasıdır. Bu, ya inançlarında hata edip dönüş yapmasından veya ilminin geniş ve eserlerinin çok olup fetvalarını ve ibarelerini yayıp dağıtması sebebiyle, daha evvelki kitaplarında yazdığını unutmasından meydana gelmektedir.”( Aliyyü’l Kâri Şifa Şerhi s.222)
(*) Not: İmam-ı Kastalânî, Mevâhib kitabında, “Rasulullahın Kabri Şerifini Ziyaret” kısmında diyor ki: “Kainatın efendisi Muhammed aleyhisselamın mübarek mezarını ziyaret etmek en yüce taat ve en şerefli ibadetlerdendir. Bunun aksine inanan kimse, Hak teala hazretlerine ve Rasulü (s.a.v.)’e ve müslüman ümmetine aykırı davranmış ve bu yüzden İslamiyet bağından kopmuş olur. Allah’a sığınırız.” (Mevâhibü Ledünniye, c.2, s. 473)

Hâfız İbni Hacer el-Askalânî de şöyle yazmıştır: “Bu, İbn Teymiyye’den nakledilen en çirkin ve tepki çeken konu­lardan biridir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrini ziyaret etmenin meşru olduğuna dair icma bulunduğu iddiasını reddetmek için getirilen delil, Mâlik’in “Hz. Peygam­ber’in kabrini ziyaret ettim” sözünü mekruh saymasıdır. Malikîler’den muhakkik âlimler, İmam Mâlik’in bu sözü söylemeyi edeben mekruh saydığını söylemişler­dir. Kabrin ziyaret edilmesi ise aslında en faziletli amellerden, Yüce Allah’a yak­laştıran en önemli fiillerden olup, bunun meşru olduğu konusunda tartışma söz konusu olmaksızın icma bulunmaktadır.” (Fethu’l Bârî, 1989 Baskısı, 3:66)
Zamanın Şeyhül-islamı Allame Ebu’l-Hasan Ali bin İsmail el-Kunavi diyor ki:
“İbni Teymiyye cahillerdendir, ne dediğini düşünmüyor. Tevessüle dair tefrikayı, yani Resulullaha (aleyhisselam) hayatta iken onunla tevessül edilmesi caiz olup, vefatından sonra caiz olmadığı hakkındaki düşündüğü farkı, zahirde kendisine İslamiyetle şereflenmiş süsünü veren Yahudi ve Samiri taifesinin yavrularından telakki etmiştir. Halbuki bu taifeler, Peygamberin (aleyhisselam) en büyük düşmanlarıdırlar. Hazret-i Ali’nin (radıyallahü anh) huzurunda birisi, Peygamberi (aleyhisselam) tahkir ifade eden bir kelime söylediği için, onu öldürmüştür.”

İMAM SUYUTİ

İmam-ı Suyuti “Kam’ul mu’arıd” kitabında buyuruyor ki: “İbni Teymiyye, kibirli idi. Kendini beğenirdi. Herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi”
Allame Şerif Takıyuddin Ebu Bekri’l-Hısni ed-Dımaşki (vefatı h.829) diyor ki: “İbni Teymiyye’nin dediği kavillerin en kötüsü ve çirkini, tefrika meselesidir. Yani, yalnız Peygamberin (aleyhisselam) hayatında ve huzurunda duasına tevessül etmek caizdir, vefatından sonra türbesinin yanında bile caiz değildir, sözüdür ki, bunu Yahudiler ortaya atmış ve tâbileri de bu fikir üzerinde devam etmiştir.”
İmam-ı Ebül-Hasen Sübkî buyuruyor ki:
“Resûlullah (s.a.vc.) ile tevessül etmek, yani istigase etmek, ondan şefaat istemekdir. Bu ise güzel bir şeydir. Önceki ve sonraki İslam alimlerinden hiçbiri buna karşı birşey dememişdir. Yalnız İbni Teymiyye bunu inkar etdi. Böylece doğru yoldan ayrıldı. Kendinden önce gelen alimlerden hiçbirinin söylemediği bir bid’at çıkardı. Bu bid’ati ile müslümanların diline düştü.”

Büyük âlim İbni Hacer-i Mekkî Fetâvel-hadîsiyye kitabında diyor ki:
Allahü teâlâ, İbni Teymiyyeyi dalâlete, felakete düşürdü. Gözlerini kör, kulaklarını sağır etdi. Birçok alim, bunun işlerinin bozuk, sözlerinin yalan olduğunu bildirmişler ve vesikalarla ispat etmişlerdir. Büyük İslam alimi Ebül Hasen-il-Sübkinin ve oğlu Tacüddin-i Sübkinin ve İmam-ül’iz bin-cema’anın kitaplarını okuyanlar ve onun zamanında bulunan Şafi’î, Malikî ve Hanefî alimlerinin, kendisine karşı sözlerini ve yazılarını inceliyenler, sözümüzün doğruluğunu iyi anlar.”

İbni Teymiyye’nin çağdaşı olan Ahmed b. Yahya el-Küllabî diyor ki:
“Keşke bilseydim, İbni Teymiyye Fir’avn’un bu sözünden Allahü teâlânın göklerin ve Arşın üzerinde olduğunu nasıl anlamıştır? … Haydi Fir’avn’un dediğinden böyle anlaşıldığını farzedelim. Peki İbni Teymiyye, nasıl Fir’avn’un zannıyla istidlal eder? …Demek ki İbni Teymiyye’nin, bu ayetten anladığı mana ve Allah’a cihet olduğuna dair itimad eylediği delil, Fir’avn’un görüşüne göredir. Akidesinde itimad ettiği delil Fir’avn’un zannettiği şey olup o Fir’avn inancının kurucusudur.” (Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s.120-121.)
Büyük alim Yusuf-i Nebhanî diyor ki:
“Fir’avniye ismine hak kazanan, Allah’a cisim nisbet etmekte, benzetme yapmakda ve yön isnad etmekte Fir’avn’a muvafık kanaate sahip bulunan Haşviye taifesidir. Yoksa, noksan sıfatlardan münezzeh bulunan Allahü teâlâyı bu gibi şeylerin tamamından tenzih eden Ehl-i sünnet vel-cemaat topluluğu değildir.” (Şevahidü’l-Hakk, s.223)
Kâdızade Ahmed Efendi, İmam-ı Birgivî’nin kitabının şerhinde şöyle diyor:
“[Allahü teâlâ] Gökte ve yerde değildir, mekândan münezzehdir. ..Mekân ve zaman O’nun şanına muhaldir. ..Sağda, solda, önde, arkada, üstte ve altta değildir….Allahü teâlâ cisim ve cismanî olmakdan münezzehdir. Bir tarafda [cihette] olmaktan da münezzehdir. ..İbni Teymiyye ve yolundakiler, Allahü teâlâ üst taraftadır dediler.” (Birgivî Vasiyetnamesi Şerhi, s.24).
Ebu Hamid bin Merzuk rahmetullahi aleyh diyor ki:
“Tek taraflı düşünmeyip de İbni Teymiyye’nin ve talebesi İbni Kayyım’ın basılmış eserlerini insaf ile mütalaa eden kimse, içinde bütün bu belalara, yani tecsime, Allah’a cihet isnad edilmesi itikadına ve bu görüşe muhalif olanları tekfir ettiğine ve daha başka çirkin şeylere rastlayacaktır.” (Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s. 112)
Zâhidü’l Kevseri Hazretleri

İbni Teymiyye, İmam Razi’ye reddiye olarak yazdığı kitapda şöyle der: “İyi bilinir ki, Kitab’ta, Sünnet’te ve İcma’da bütün cisimlerin yaratılmış olduğuna veya Allahü teâlânın cisim olmadığına dair bir ifade yoktur. Müslümanların imamlarından hiç biri böyle bir şey söylememiştir. Öyleyse, ben de böyle söylememeyi tercih edersem [“Allah cisim değildir” demezsem], bu beni dinden çıkarmaz.” Buna karşı İmam Muhammed Zâhidü’l Kevserî rahimehullah der ki: “Böyle söylemesi tam arsızlıktır. Allahü teâlânın asla hiç bir şeye benzemediğini ifade eden ayet-i kerimeleri ne yaptı? Her ahmağın aklına gelebilecek her saçmalığın tek tek reddedilmesini mi bekliyor? Allahü teâlânın meâlen (O’nun misli (O’na benzer) hiç bir şey yoktur.) (42:11) buyurması yetmiyor mu? Yoksa, hiç bir rivayet zıddını bildirmediği için birilerinin “Allah şunu yer, şunu çiğner, şunun tadına bakar…” gibi şeyler söylemesini caiz mi görüyor?” (Makâlatü’l-Kevserî)
Mehazlar:
1. Muhammed Abdurrahman Silhetî, Seyf’ül Ebrar, Berekat Yay., İst. 1978.
2. Mevlana Muhammed Fadlurresul, Tashih’ül Mesail, Berekat Yay., İst 1976.
3. Ebu Hamid bin Merzuk, Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, Bedir Yay., İst 1994.
4. Yusuf-i Nebhanî, Şevahidü’l-Hakk, Fazilet Neşr., İst.
5. Kâdızade Ahmed Efendi, Birgivî Vasiyetnamesi Şerhi, Bedir Yay., İst.
6. İmam-ı Kastalânî, Mevâhibü Ledünniye, Hisar Yay., İst.
Hazırlayan: Murat Yazıcı

 

Ulemadan bazılarına göre İbn-i Teymiyye, mücessimedendir. Yani Allah’ın bir cihette bulunduğuna, Arş-ı A’lâ’nın nev’i itibarıyla kadim olduğuna kani, kabirleri ziyarete muhalif, bir mecliste üç talâkla boşanan kadının ancak bir defa boş olacağına kaildir. Derinleştirdikçe isabetsizliği meydana çıkan da bazı içtihatları vardır.

İbn-i Teymiyye’yi tenkit eden ulema arasında Takıyüddîn Sübkî ile Şihâbüddin İbn-i Hacer-i Heytemî de vardır. İlk zamanlarda Celâl Kaznivî, Konevî ve Cerirî gibi birçok ulema İbn-i Teymiyye’yi pek ziyade medh ü senâda bulunmuşlar ve âdeta onun hizbini teşkil etmişlerse de, onun tevil götürmez sözü karşısında birer birer kendisinden yüz çevirmişlerdir. Hatta Şemseddîn Muhammed b. Ahmed Zehebî kendisine nasihatte bulunmuş, bir müddet muhalifleri ile aralarım düzeltmeye çalışmış, fakat neticede o da kendisinden bir hayli inhiraf etmiştir. Zehebî’nin İbn-i Teymiyye’ye hasihati “en-Nasihatü’z-Zehebiyye’l-İbn-i Teymiyye” namıyla maruftur.

* NURETTİN YILDIZ İFTİRASINA ŞÖYLE DEVAM EDİYOR: Koltuğu olanlar İbni Teymiyye ile uğraşmış. İbni Teymiyye Resulullah’ın adamı. Evi bile yok. İbni Teymiyye ile kendi asrında kavga edenlerin tamamı Ya Kûfe Kadısı, Ya Şam Kadısı ya halifenin birinci derecede danışmanı. Koltuğu olanlar İbni Teymiyye ile uğraşanlar. Bugün İbni Teymiyye’yi yerenler bir yere dayanıyorlar değil mi? Mesala falanca alimden nakil yapıyorlar. Falanca dediğin adam, İbni Teymiyye gibi bir adam değil, bir yerde görevli. Mevcut mer’i sistemi bozmak istemeyenler. Yani İbni Teymiyye arı kovanına çomak soktu. Çünkü zehirli bal vardı. Arılarda onu soktu. Ve sağlığında ona bunu ödettiler.

https://www.youtube.com/watch?v=aoO426P76hA

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu