Seyyid Kutub

İslam İle Diğer Dinleri Aynı Seviyede Görmesi

Seyyid Kutub, Bekir Sadak tarafından tercüme edilen ‘Cihan Sulhu ve İslam’ adlı kitabının 22. sayfasında diyor ki: ‘İslamiyet, diğer dinlere nefret manasını taşıyan dinî taassubu asla kabul etmez/’1
S. Kutub, bu sözüyle, diğer dinlere nefret manası taşıyan dini taassubu asla kabul etmediğini söylemektedir. “İslami Ettidler” adlı kitabının 30. sayfasmda da: “İslam, durmayan bir mücadele, kesiksiz sürekli bir cihad; hak, adalet ve eşitlik yolunda şehid düşmektir,”2 diyerek Müslümanların sürekli cihad (savaş) halinde olması gerektiğini söylüyor. Peki, islam diğer dinlere nefreti kabul etmeyecekse, Seyyid Kutub, kiminle savaşmayı söylemektedir. Yani, siz şimdi, kiminle mücadele edeceksiniz? Kafirleri sevecekseniz, o zaman geriye, mücadele edilecek bir tek Müslümanlar kalıyor. Öyleyse, Müslümanlar birbirleriyle mi savaşacaklar? Görüldüğü üzere, çelişkili her iki ifade de, S. Kutub’a aittir. İşte, bu adamın görevi aslmda, bu şekilde, Müslümanlar arasında tefrika çıkarmaktır. Bunu da, bazı islam ülkelerinde maalesef başarmışlardır. Günümüzde, farklı ülkelerde, Müslümanlar arasında yaşanan tüm hadiseler de yoksa, Muhammed b. Abdulvahab’m, sapık vahhabi inancım kurarken, kendisine bizzat yardımcı ve destek olan İngiliz’lerle yaptığı altı maddelik o anlaşmanın 5. Maddesinin gereği olan: “İslam ülkelerinde mümkün mertebe ihtilal, zulüm ve anarşiyi temin edecek,” emrinin bir sonucumudur? İngiliz casusu Hempher’in, itiraflarında da bahsettiği ve yaklaşık ikiyüz seksen yıl önce yapılan bu gizli anlaşmada geçen bu altı maddenin de, tamamının günümüze kadar geçen sürede gerçekleşmiş olması bir tesadüf müdür? Elbetteki değildir. Aksine, bunlar sürekli yenilenen figüranların sistematik bir şekilde gerçekleştirdikleri eylemlerdir. Günümüzde yapılanların tamamı da, baştan beri ifade etmeye çalıştığımız bu sinsi projenin yansımasından başka bir şey değildir .

1 Taassub: “Kendi dinini çok üstün tutarak başka dinden olanlara düşman olma,” anlamına
gelir. (Ferid Devellioğlu, Osmanhca-Türkçe Ansiklopedik lügat, s. 1206)

2 Seyyid Kutub, İslami Etütler, Tercüme: Hasan Fehmi Ulus, Hikmet neşriyat, İstanbul-2007, s. 30

Israrla ve büyük bir kararlılıkla, aynı kargaşa ortamını, ülkemizde de oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ancak bilinçli ve vatansever ehli sünnet görüşünün ülkemizde çok yaygın olması, amaçlarına ulaşmalarını zorlaştırmaktadır. İnşallah da başaramayacaklardır. Allah’u Teala, cennet vatanımızı ve insanlarımızı, tefrika çıkarmak isteyen bu zihniyetin şerrinden emin eylesin. Amin.

Ahmed b. Hanbel Müsned’de İbn-i Ömer (Radiyallahu anhumâ)’dan naklettiği Hadis-i Şerifte Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Ümmetimden bir kavim çıkar. Kuran’ı okurlar ama kuran boğazlarından öteye geçmez. Onlar ehl-i islamı öldürürler. Onlar ne zaman çıkarlarsa öldürün. Sonra çıktıklarında yine öldürün. Onların öldürdüğü kimseye ne mutlu! Onları öldüren kimseye de ne mutlu! Onlardan ne zaman çıkan olursa, Allah onu keser/’1
İşte, Seyyid Kutub yukardaki düşüncesiyle de, bu Hadis-i Şerif’te işaret edilen kavme, yani aynı vahhabilere benzeyip, diğer dinleri hoş görmekte ve bütün kin ve nefretlerini de “ehli İslama” karşı kullanmaktadırlar. Aslmda, vahhabilerin tek bir düşmanı vardır, o da, ehli sünnet görüşünde olan Müslümanlardır. Çünkü, kuruldukları yıldan günümüze kadar, yaklaşık ikiyüz seksen yılı aşkm süredir, bir kafirin burnunu dahi kanatmamışlar, ancak milyonlarca “ehl-i islamı” katletmişlerdir.2 O zaman, S. Kutub’un, sürekli savaş halinde olunması gereken topluluktan kastı, ehli sünnet görüşünde olan, “ehl-i islam” mıdır?

—————-

1 Ahmed b. Hanbel, Müsnbed, Hadis No: 5306; Kenz’ul Ummal, Hadis No: 31248.
2 Vahhabilerin yaptıkları katliamlar için Bkz: Eyüp Sabri Paşa, Tarih-i Vahhabiyan, Sadeleştiren:
Süleyman çelik, Bedir yay. İsdtanbul-1992. s 26-50. Bu esrin orjinali: İstanbul, Kırk Anbar Matbaasında h. 1296 yılında basılmıştır; Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, Dersaadet, Matbaa-i Osmaniyye, h. 1309, II. Baskı. (I-X). Dr. Sayın Dalkıran’in “Tarih-i Cevdef te islam mezhepleri,” A. Ü. Türkiyat Araştırmaları, Enstitüsü Dergisi, Sayı 20, Erzurum, 2002.

—————

Seyyid Kutub, Hıristiyan ve Yahudi gibi kafirleri sevmemeyi, taassub olarak göstermektedir. Halbuki, Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını ise düşman bilmeyenin imanı geçersizdir. Bu hususta; Sure-i Mümtehine, Ayet 1:

“Ey iman edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin.”

Sure-i Fetih, Âyet 29:

“Muhammed (Sallallahu aleyhi vesellem) Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber bulunanlar kafirlere karşı çok şiddetlidirler. Kendi aralarında ise (mü’minlere karşı) çok merhametlidirler.”

Sure-i Al-i İmran, Âyet 28:

“Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah’u Teâlâ’nın dostluğunu bırakmış olurlar.”

Sure-i Maide, Âyet 51:

“Ey İman edenler Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğuna yol göstermez.”

Sure-i Tevbe, Âyet 29:

“Kendilerine kitap verildiği halde Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’u Teala ve Resulü Muhammed (Sallallahu aleyhi vesellem)’in haram kıldığı şeyleri haram tanımayan ve hak din islamı din edinmeyen kimselerle zeliller olarak kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar harb edin.”

Sure-i Tevbe, Âyet 30:

“Yahudiler dediler ki: Üzeyr, Allah’ın oğludur. Hıristiyanlar da dedi ki: Mesih (İsa -aleyhis-selam-), Allah’ın oğludur. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri batıl sözlerdir. Evvelce kâfir olanların batıl sözlerine benzetiyorlar. Allah Teâlâ kendilerini kahretsin! Nasıl (Hakk’tan) çevriliyorlar.”

Sahih-i Müslim ve diğer birçok Hadis-i Şerif kitabında Ebu Hureyre (Radiyallahu anhu)’dan Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

“Muhammed’in nefsini kudret eliyle tutan Allah’a yemin ederim ki, her kim Yahudi olsun, Hıristiyan olsun beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa, mutlaka cehennem ehlinden olacaktır/’1

Sahih-i Buhari’de Ebû Hureyre (Radiyallahu Anhu)’dan, Resûlullah (Sallallahu aleyhi veselem) şöyle buyurdu:

“İstemeyenler dışında, ümmetimin tamamı cennete girer. Ey Allah’ın elçisi, cennete girmeyi kim istemez ki? denildi. Bana itaat edenler cennete girer, bana karşı gelenler cenneti istememiş demektir.”2

İmam Ahmed b. Hanbel, Müsnedin’de Ebu Hureyre (Radiyallahu anhu)’dan Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

“Kişi dostunun dini üzeredir. Bu nedenle kişi kiminle dost olacağına dikkat etsin.”3

Seyyid Kutup ise ; “İslamiyet, diğer dinlere nefret manasını taşıyan dinî taassubu asla kabul etmez,” sözüyle yukarda, bazılarına yer verdiğimiz, kafirleri dost edinmeyip onlara muhalefet ederek buğz edilmesi gerektiğine dair, Kur’an-ı Kerim’de geçen onlarca Âyet-i Kerime ve ayrıca Hadis-i Şeriflere muhalefet ettiğinden dolayı da küfre girmektedir.

—————

1 Kütüb-i Sitte, Hadis No: 11, Müslim, İman, 240 (153).
2 Buhârî, İ’tisâm 2. İmam Muhiddin-1 Nevevi, Riyaz’üs-Sâlihin ve Tercümesi, Tercüme: Kıvamüddin Bursları ve Hasan Hüsnü Erdem, DİB yay. Ankara, 7. Baskı, Hadis No: 158.
3 Hanbel, Müsned, Hadis No: 8065; Muhammed b. Süleyman er-Rudani, Cem’ul-Fevâid min Câmi’il-usûl ve Mecmâiz-Zevâid, Ocak yay. 2. Baskı, İstanbul-2008; Hadis No: 7870.

————-

Ben bunu böyle anlamıyorum deme şansı yoktur. Âyet’ler çok açık ve kesindir. Kafirler dost edinilmez. Ben Müslümanım diyen bir kişi bu kadar açık deliller varken, başka amaç ve niyeti yoksa, bu delilleri inkar edemez.

Buraya kadar açıkladığımız hususlar; S. Kutub’un, Yahudi ve Hıristiyanlara laf söyletmemesi ve bundan rahatsızlık duymasının asıl nedenini; yani, Necip Fazıl’ın ifadesiyle, yularının kimlerin elinde olduğunu açıkça göstermektedir. Sonuçta, bu sinsi projenin bir figüranı olduğu çok açıktır.

(Seyyid Kutup Kimdir, İlahiyatçı Yusuf Özge)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu