modernistler

Dinde Reformcu Yaklaşımlar Veya Dinî Modernizmin Yükselişi -III- Abdulkadir Coşkun

Modernizm ve özellikle dinî modernizm üzerine kaleme aldığımız bu yazının ikinci bölümünde dinî modernizmin başlıca temsilcilerini ele almış ve kısaca da olsa belli-başlı zaafiyet noktalarına temas etmiştik. Yazımızın bu üçüncü ve son bölümünde ise modernist zihniyetin Batı karşısında nasıl bir aşağılanmışlık kompleksine kapıldığına dair bir örneği, modernistlerin çeşitliliğini anlamak açısından modernistlerden yapılmış farklı nakilleri bulacaksınız.
Batı karşısındaki acziyete dair bir örnek: Efgânî’nin Renan’a cevabı(!)

Ernest Renan batılı bir filozof olup bütün dinlere düşmanlığıyla tanınır. Ernest Renan İslâm’ın gelişmeye mâni olduğu yönünde bir konferans vermişti. Renan konferasında özetle şunları söylüyordu:

“… İslâmiyet ilme ve felsefeye daima ezâ etmiş ve nihâyet onları boğmuştur… İslâmiyet’i müdafaa eden serbest fikir sahipleri onu tanımıyorlar. İslâmiyet, rûhâni ile cismâninin birbirine kaynaması, bir akidenin tahakkümü , insanlığa vurulan zincirlerin en ağırıdır… İslâmiyet, fethettiği memleketlerin fikrî ve rûhi varlığını ezmiştir… İnsan zekâsı için İslâmiyet yalnız zararlı olmuştur… Bir Müslümanı ayırt eden vasıf ilim düşmanlığıdır.”(1)

Bu hezeyanlara karşı ise Tevhidî hareketin sarsılmaz mücahidi(!) Cemaleddin Efgânî bakın nasıl cevap veriyor:

“İlmin tekâmülünde İslâm’ın bir mâni teşkil ettiği doğru ise de bu mâninin bir gün ortadan kalkmayacağını söylemek mümkün müdür? İslâm bu mevzuda diğer dinlerden hangi cihetle ayrılır? Bütün dinler kendi bünye ve üslublarına göre müsamahasızdırlar… (Hristiyan cemiyeti Hristiyanlık mânisini aştıktan sonra) hür ve serâzad terakki ve ilim yolunda ilerlemektedir. Halbuki İslâm cemiyeti henüz dinî vesayetten kurtulmamıştır… İslâm cemiyetinin de bir gün bu vesayet bağını koparacağı ümidini beslemekten kendimi alamıyorum. Batı cemiyeti için Hristiyan akidesi bütün şiddet ve müsamahasızlığına rağmen hiçbir zaman yenilemeyecek bir mâni olmamıştır. Hayır, İslâm’da bu ümidin beslenmediğini kabul edemem. Ben burada M.Renan’a karşı Müslümanlığı değil, barbarlıkta ve cehalette yaşamağa mecbur kalacak yüz milyonlarca insanı savunuyorum. Müslümanlığın, ilmi ve ilmî tekâmülü yok etmek isteği bir hakikatdir… (Din ehli) Bir öküzün arabaya koşulduğu gibi bir dogmanın, mezhebin esiri olarak şeriat ehli tarafından evvelce çizilmiş yolda aynen yürümeye mecburdurlar… Arab medeniyetinin (İslâm medeniyeti yerinde kullanıyor) dünyaya canlı bir parlaklık saçtıktan sonra nasıl birdenbire söndüğünü sormamıza müsaade edilmelidir. Bu meş’ale o zamandan beri nasıl tekrar yakılmamış ve Arab âlemi neden tekrar karanlıklara gömülmüştür? Bu noktada İslâm Dini’nin mesuliyeti tamamen meydandadır. Gayet açıktır ki (İslâm) Dini yerleştiği her yerde ilmi bertaraf etmek istemiş ve bu gayesini gerçekleştirmede, despotizmin yardımında çokça faidelenmiştir… Dinler isimleri ne olursa olsun birbirlerine benzerler. Dinlerin felsefe ile uyuşmaları mümkün değildir. Din insana iman ve itikadı zorla kabul ettirir halbuki felsefe, onu itikadlardan tamamen veya kısmen uzaklaştırır… Din üstün olduğu zaman felsefeyi bertaraf etmiştir. Felsefe hakim olduğu zaman ise aksi varid olmuştur. İnsanlık var oldukça Nass ile serbest tenkid, Din ve felsefe arasındaki mücadele bitmeyecektir. Bu hırslı mücadelede, hür düşüncenin galip gelmeyeceğinden korkuyorum.”(2)

Böyle bir cevapla karşılaştığında şaşkınlığını gizleyemeyen Ernest Renan, memnuniyetini şöyle belirtir:

“Şeyh’in vukufla yazılmış makalesinde, üzerinde gerçekten uyuşamadığımız yalnız bir nokta görüyorum”
“Şeyh’e haksız görünebildiğim bir cihet, vahye dayanan her dinin kendisini ister istemez pozitif bilime düşman gösterdiği ve Hrıstiyanlığın da bu bakımdan İslâmlıktan aşağı kalmadığı fikrini yeteri derecede geliştirmemiş olmamdır.”
“… Madem ki Şeyh Cemaleddin, muhtelif dinler hakkında eşit bir adaletle hüküm vermemi istiyor… Serbest düşüncelilerin bu muhtelif noktalar üzerindeki anlaşmazlığı derin bir anlaşmazlık değildir, çünkü İslâmlığın lehinde de olsalar aleyhinde de olsallar hepsi de aynı amelî neticeye varmaktadırlar: Müslümanlar arasında öğretimi yaymak… (Bu olursa) bizim Katolikler’den ayrıldığımız gibi İslâmlıktan ayrılacak seçkin şahsiyetler yetişecektir. –Şeyh Cemaleddin kadar seçkinleri herhalde az olacaktır-.”
… Öyle zannediyorum ki, Müslüman memleketlerini uyandırıp kalkındıracak olan şey İslâmlığın kendisi değil onun zaafa düşmesi olacaktır… Bazı kimseler konferansımda Müslüman dinine mensup olanlara karşı düşmanlık sezmişlerdir. Bu hiç böyle değildir; İslâmlığın en büyük kurbanları Müslümanlardır.”
“…İnsan zekâsı asıl işine yani pozitif bilimin kurulmasına çalışmak istiyorsa, her türlü tabiatüstü itikaddan kurtulmalıdır… Hrıstiyan aydınları için dinî itikadların zararsız bir hal aldıkları hayırhah bir lakaydlık haline varmak bahis mevzuudur. Bu Hristiyan memleketlerinin aşağı yukarı yarısında olmuştur; İslâm memleketlerinde de aynı şeyin olmasını temennî edelim. Şüphe yok ki bu olduğu gün, Şeyh’le ben birlikte alkışlayacağız.”(3)

Kendi ifadeleriyle bazı modernistler:

Fazlurrahman’a Göre Kur’an-ı Kerim

“Kur’an’daki yasama ruhu, hürriyet ve sorumluluk gibi genel beşerî değerlerin, her zaman yeni bir yaşama biçimine bürünmesi şeklinde açık bir yön ortaya koyduğu halde, Kur’an’daki fiilî yasama, Kur’an’ın indirildiği o günkü Arap toplumunu, başvurulacak bir örnek alarak almak zorunda kalmıştır. Bununla, Kur’an’daki fiilî yaşamanın ezelî olduğu kastedilmiş olamaz. Bunun Kur’an’ın kadîm oluşu ile de bir ilgisi bulunamaz. Durum böyle iken İslâm fakihleri ve kelamcıları çok geçmeden meseleyi karıştırarak Kur’an’ın hukukla ilgili emirlerinin; şartları, yapısı ve iç bünyesi ne olursa olsun herhangi bir topluma uygulanacağını sanmışlardır.”(Fazlur Rahman)(4)

 

Sünnet ve Peygamberimiz’in konumu

“Soru: Hz. Peygamber de hüküm koyamaz mı? Cevap: Hayır, Hz Peygamber de Kur’an dışında hüküm koyamaz, koyar derseniz o da şirk olur. Hz peygamber Allah’ın kulu ve elçisidir. Elçi, temsilcisi olduğu kuvvetin tebliğcisidir, ortağı değil.”(Yaşar N.Öztürk)(7)

“Şürakâcı (şirk araçları) mukallitler hem bu insanlara (sahabe’ye) hem de tarihe yalan söyleterek muazzez Allah elçisinin ölümünden iki asır sonra Kur’an’ın on katına varan mişna (bu söz halife Ömer’in dir.) yığınını Hak Elçisine izafe edip Kur’an dışında başka bir din oluşturdular.”(Yaşar N.Öztürk) (8 )

“Bir takım süper manyaklar, ağızlarına odun sokuyorlar; sünnet diyorlar.”(Yaşar N. Öztürk) (9)

İcmâ

“Allah’ın kitabın da yer almayan bir hükmü koyan yaklaşım, adı icma da olsa bir ifsattır. Yani bozgun yaratmak… İşin esası şudur ki, Kur’an’da yer almayan bir yığın kabülü Muhammed ümmetine Allah’ın emri gibi empoze etmek için kullanılan yollardan biri de bu icma oyunudur. Bu din bir şirket dini değildir ki kurul veya konsil kararlarıyla yönetilsin…”(Yaşar N. Öztürk) (10)

Farklı konular

“Ben mezhep imamlarını kendimden büyük görmüyorum ki birinin yoluna gireyim. Bir meselede onlardan birinin görüşünü benimsiyorsam bir çok meselede muhalif kalabiliyorum. (Cemaleddin Efgânî)(11)

“Kader meselesi üzerinde Türkiye’de en önemli çalışmalardan birini yapmış olan Hüseyin Atay, sonuçta Kur’an’ın kadere iman diye bir anlayışa onay vermediğini söylemiştir.” (Yaşar N. Öztürk)(12)

“Komünizm öldüyse biz yaşamayalım. Komünizmin ölmesi demektir. Bunu söyleyenlere sadece açıyorum. Kur’an-ı Kerim’de de Komünizmin izlerine rastlanıyor. İslâm’da mülkiyet yoktur.” (Salih Akdemir) (13)

“… Sonuç olarak sünnî fıkıh mezhepleri ittifakla mut’a nikahının caiz olmadığı hükmünü benimsemişlerdir. Bu mezheplere mensup bir müftü mut’a nikahının cevazına durum ne olursa olsun fetva veremez. Ancak samimi olarak içtihad veya taklit yoluyla farklı görüşte olanlara da fâsık demeyiz.” (Hayreddin Karaman) (14)

“Soru: Geçimimizi banka faizindeki parayla sağlıyoruz. Haram mı? Cevap: Banka faizi haram değildir. İçiniz rahat olsun.” (Zekeriyya Beyaz) (15)

“Hayır efendim, adetli bayan her zamanki gibi, Müslüman, mübarek ve muhterem bir insandır. Sadece biraz rahatsızdır. Dolayısıyla duasını da oyapar, Kur’an’ı da okur, hatta isterse namazını da kılar, orucunu da tutar.” (Zekeriyya Beyaz) (16)

3. BÖLÜM DİPNOTLARI

1- Ernest Renan, Nutuklar ve Konferanslar, Ankara 1946, s. 183-205’den naklen Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgânî Etrafında Makaleler, İstanbul 1416/1996, s. 254
2- Cemaleddin Efgânî, Journal des Débats Gazetesi, 18 Mayıs 1883, sh. 2, (Tercümesi: Alaaddin Yalçınkaya, Cemaleddin Efgani, İstanbul 1991, Osmanlı Yayınları, 144-151)’den naklen Muhammed Reşad, a.g.e., s. 255-256
3- Ernest Renan, Nutuklar ve Konferanslar, 208-212’den naklen Muhammed Reşad, s. 259-260
4- Fazlur Rahman, İslâm, (Trc. Mehmet Dağ-Mehmet Aydın), İstanbul 1981, sh. 47-48’den naklen Hamdi Döndüren, “Zamanın ve Şartların Değişmesiyle İslâmî Hükümler Değişir mi?”, İslâmî Edebiyat, Nisan-Mayıs-Haziran 2001, sayı. 33, s. 72-73
5- Edip Yüksel, Asal Tartışma, İstanbul 1998, Ozan Yayıncılık, s. 48-49
6- Salih Akdemir, “Kur’an-ı Kerim’i Hz. Muhammed Yazdı”, (Haber: Hatice İkinci), 23 Haziran 1995 tarihli Evrensel Gazetesi.
7- Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an’daki İslâm, sh. 656’den naklen Ebubekir Sifil, a.g.e., s. 48
8- Y.Nuri Öztürk, Kur’andaki İslâm, sh. 124’den naklen Ebubekir Sifil, a.g.e., s. 124
9- Nakleden Ali Nar, “Modernizm Nereden Koşuyor? Yahut Yenileşme’nin Boyutları”, Akademya Dergisi, sayı. 11, Şubat 1999, s. 100
10- Y. Nuri Öztürk, Kur’an’daki İslâm, s. 628 vd.’den naklen Ebubekir Sifil, a.g.e., s. 343
11- Mirza Lüfullah Han Esedâbâdî, Hakîkatu Cemaleddin Efgânî I, s. 106-128; Abdullah Kudsizâde, XIII/5-7, s. 364’den naklen Hamdi Döndüren, aynı makale, s. 73
12- Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an’daki İslâm, sh. 93’den naklen Ebubekir Sifil, Modern İslâm Düşüncesinin Tenkidi I, (Yaşar Nuri Öztürk’ün Görüşlerinin Eleştirisi), İstanbul 1999 (Gözden geçirilmiş 4. Baskı), Kayıhan Yayınları, s. 17
13- Salih Akdemir, aynı yazı
14- Hayreddin Karaman, İslâm’da Kadın ve Aile, s. 374’den naklen Ali Nar, s. 102
15- Z. Beyaz, Gerçek İslâm–Sorular ve Cevaplar-, 26 Ocak 2000 tarihli Takvim Gazetesi, s. 8
16- Z. Beyaz, Gerçek İslâm –Sorular ve Cevaplar-, 1 Temmuz 2000 tarihli Takvim Gazetesi, s. 8

Murat Yazıcı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu