Eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş: “Kur’an, direkt olarak Allah’ın sözü değil, Allah’ın vahyi, meleğin sözüdür.”
Süleyman Ateş’in Vatan Gazetesi’nde 2006 yılında yayınlanan yazısını yorumsuz ekliyoruz.
Ayetlerin incelenmesinden Kuran’da ağırlığı olan, değer verilen olaylara yemin edildiği anlaşılır
Soru: Kuran’daki yeminler neye, kimler tarafından ve neyi inandırmak için edilmiştir? Bu ifadeler gerçekten Allah’a mı aittir?
Cevap: Ayetlerin incelenmesinden Kuran’da ağırlığı olan, değer verilen olaylara yemin edildiği anlaşılır. Bunlar kalem, yazı, yazı araçları, Hz. Muhammed, Kuran, karanlık gece, aydınlık gündüz, akıp gidenler, dönüp saklananlar, sırtını dönmekte olan gece, soluyan sabah, erkek ve dişiyi yaratan güç, tan yeri ağarması, on gece, çift ve tek, koşup düşmanın ortasına dalan akıncı atlar, kayan yıldız, güneş, arz, arzı yuvarlatan güç, yükseltilen gök, kaynatılan deniz, nefsi yaratan kudret, burçlu gök, haber verilen gün, o gün tanıklık eden ve tanıklık edilen, tin, zeytun, tür, tûr-i sina, beled-i emin, kıyamet günü, nefs-i levvame, birbiri ardınca gönderilenler, estikçe esenler, yaydıkça yayanlar, ayıranlar, öğüt bırakanlar, esip bulutlan taşıyanlar, yağmur yüklü bulutlar, süzülüp giden gemiler veya gezegenler, işleri taksim edip düzenleyenler, dönüşlü gök, ince deri üzerine yazdırılan kitap, dalıp çekenler, soyup alanlar, işleri düzenleyenler ve beyt-i mamur.
Arap edebiyat üslubu
Söze güç vermek için vurgulanması, dikkat çekilmesi istenen bir şeye, bir kavram üzerine ant içmek Arap edebiyat üslubunun gereğidir. Kuran, Arap edebiyatının doruğu olan bir üslupla gelmiştir. Bu üslubun gereklerini kullanması doğaldır. Kuran, direkt olarak Allah’ın sözü değil, Allah’ın vahyi, meleğin sözüdür. Allah’ın sözü denmesi, asıl anlam itibariyledir. Allah, melek Cebrail’i, insan elçisi olan Hz. Muhammed’e birtakım buyruklarını, birtakım gerçekleri duyurmakla görevlendirmiştir. Melek, Hakk’tan aldığı buyrukları, duyurmakla görevli olduğu ilahi manaları, insan konuşma kalıplarına dökerek insan elçiye (Hz. Muhammed’e) vermiştir.
İşte Kuran, mana itibariyle Allah’ın kelamı, fakat söz kalıpları (lafız) itibariyle meleğin kavlidir (sözüdür). “O, değerli bir elçinin (Cebrail’in) sözüdür” (Teakvîr Suresi: 19). Bu bakımdan ilahi manaları insan konuşma kalıplarına dökerek veren melek elçi, Kuran’ı, Arap edebiyat üslubuna göre vermiştir. Bu yemin kipleri de direkt olarak Allah’a ait değil, meleğe aittir. Melek bazı sözlere güç vermek, dikkat çekmek için yemin üslubunu kullanmıştır. Üstüne yemin edilen tin, zeytun da sanıldığı gibi bilinen meyveler değil, vahye sahne olmuş, peygamberlerin vahye mahzar olduğu bölgelerdir.