“Dinine tam uyan papağanla eş değerdedir”
Serdar Arseven kardeşim birkaç yazısında meseleyi gayet güzel ele aldı, ondan çok şey öğrendik. Ben de daha başka şeyler söyleyeceğim. Şu, “Çalışan kadın aldatır…” meselesi üzerinde yani…
Aklı başında olan hiç kimse demez ya, o da dememiştir ya, İstanbul’da Hasan Hakyemez isminde bir câmi imamı, va’zında, “Çalışan kadın aldatır. Karılarınızı çalıştırmayın” diyesiymiş.
Meseleyi öğrenir öğrenmez, şöyle dedim: Bu kuru iftira, kuru yalan! Hem sadece kuru değil, kuyruğu da var; kuyruklu iftira, kuyruklu yalan…
Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı, AKP Milletvekili Zafer Üskül gibi, benim de meseleyi araştırıp-taraştırmadan hemen hüküm verdiğim zannedilmesin. Hiç öyle değil…
Çünkü, Sayın Zafer Üskül başka ben başkayım. O, inanan insanları papağandan farksız gören birisi. Bu haberi duyar duymaz, doğruluğuna yanlışlığına bakmadan, delil dayanak olmadan, “İmamın en ağır şekilde cezalandırılmasını” istemiş ve “Sürülmesi yetmez memûriyetten atılmalı” demiş.
Ama benim kuvvetli dayanağım var. Dayanağımı Temel’den bir fıkrayla anlatayım.
Temel, bir gün öncesinden, “Hava yarın şöyle olacak” der, hava da tam onun dediği gibi olurmuş.
Bir gün merak edip sormuşlar: Yahu temel! Sen havanın nasıl olacağını nasıl biliyorsun?
Temel, “Gayet kolay” demiş. “Nasıl kolay yahu söyle şunu?” demişler. Temel cevap vermiş:
“Radyodan dinlediğim hava tahmin raporunun tam tersini söylüyorum o kadar!!
Benimkisi de öyle… Ben de meseleleri kartelin anlattığının tam tersi olarak ele alıyorum o kadar…
“Çalışan kadın…” sözünde de kartel medyası suçlanan imamın aleyhindeyse imam kesin suçsuz…
Hatta benim bir delilim daha var. Onu da fıkrayla değil de bir gazete haberiyle anlatayım.
Haberin başlığı şöyle: NÜFUS KÂĞITLARINDAN İSLÂM ÇIKARILSIN”
Hususiyle Serdar kardeşimin bilgisine… İstanbul mahreçli haber şöyle devam ediyor:
“Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından önceki gün Tarık Zafer Tunaya Kültür Merekezi’nde “Laiklik” konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Prof. Dr. Zafer Üskül, “Dinin olduğu yerde insan aklından söz edilemeyeceğini ve dine bağlı olan insanların sağlıklı düşünmelerinin imkansız olduğunu” iddia ederek, “Bağlı bulunduğu dinin kurallarına harfiyen uyan insan, papağanla eş değerdedir” dedi.
“İnsanlara, Türkiye’de İslam dininin zorla dayatılmak istendiğini ve bu dine uymayanların insan olarak görülmediğini” söyleyen Üskül, “Türkiye, laik bir devletse nüfus kâğıtlarından İslam sözcüğü çıkarılmalıdır, bu sözcük çıkarılmazsa, Atatürk’ün laik ülkesinden bahsetmek imkânsızdır” şeklinde konuştu. (Vakit, 8/7/1994)
Bu haber de bir delil. Bu sözlerin sahibi o imamı suçluyorsa, imam kesinkes suçsuzdur.
Sayın İnsan Hakları Komisyonu Başkanı, “Bir yerde din varsa insan aklı yoktur. Dine bağlı insan sağlıklı düşünemez” diyor. Bu mantığa göre, akıl olacak ve sağlıklı düşüneceksen, dini bırakacaksın. Dini bırakan ne olur? Ne olacak ate olur, dinsiz olur…
Sayın Üskül devam ediyor: “Bağlı bulunduğu dinin kurallarına harfiyen uyan insan, papağanla eş değerdedir”
Dinine bağlı insanları insan değil papağanla eş değerde gören Sayın Milletvekili, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” kabilinden bir de “Türkiye’de, İslam dinine uymayanların insan olarak görülmediğini” söylemesin mi?
Bu kadarına da pes demez misiniz!…
Sayın Üskül! Seçimden önce bir tv programında şöyle demiştiniz: “Sayın Başbakan beni milletvekili adayı olmam için çağırdı. Sen bana lâzımsın dedi.”
O zaman 1994’deki konuşmanızı düşünmüş ve “Bu zat Sayın Başbakan’a ne için lâzım ola ki?” demiştim.
Bir “Lâzım” kelimesidir gidiyor. Meğer sizin de lâzımlı bir cümleniz varmış. AKP’de bulunmanızı yadırgayan bir arkadaşınıza, “Bizim orada bulunmamız lâzım” demişsiniz…
Bulunmanız lâzımsa, şimdi tam lâzım dediğiniz yerdesiniz, İlaveten İnsan Hakları Komisyonu Başkanısınız. Başkanlığınızı kullanarak, insan olmayanlara insanlık öğretebilirsiniz. Nasıl insan olunacağının formülünü zaten 1994’deki o konuşmanızda vermiştiniz. TV kanallarına çıkıp hatırlatma kabilinden o cümleleri tekrar ederseniz tazelenmiş olur. Papağan değerli dinine bağlı kimseler gerçek değerlerini hatırlamış da olurlar. Hizmet olur yani. Ne dersiniz. böyle bir şey lâzım değil mi?..