Anasayfa SliderAnasayfa YazılarArşivSON EKLENENLERson-eklenenler

BİR İBRAHİM KALIN ANOTOMOSİ VE ZİHİN DEŞİFRESİ!

 

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın fikir dünyasının çözümü..
Aslen Erzurumlu olan İbrahim Kalın, şuan Cumhurbaşkanlığı sözcülüğü gibi çok önem arz eden bir görevde. Ülkemizin resmi anlamda en baştaki insanının en yakınında !..

İslam’ı gerçek değerlerinden uzaklaştırmak adına, ehli sünnetin dinamiklerine saldırılar özellikle son yıllarda daha da bir artmış durumdadır. Osmanlı zamanında fazla fırsat bulamayan bu oryantalist (Tnm: Batının ehli sünnet İslam’ı, kendi hakimiyetine almak için yapılagelen kurumsal faaliyetlerin uygulayıcısı) odaklar, özellikle Osmanlı’nın yıkılışından sonra adeta meydanı boş bulup, iç ve dış destekler ile saldırdıkça saldırıyorlar..

Günümüzde fiziki olarak da analiz ettiğimizde, düşmanın Çanakkale Ruhunu kazandıran İman Gücünün tasfiyesi için iman esaslarını barındıran İslam Akaidine saldırmak için çeşitli oryantalist sapkın kişi ve akımları desteklemesini görebilmekteyiz..
Örneğin şuan ülkemizde oryantalist sapkın akımların öncülerinden, sapık görüşleriyle meşhur, lakin halen medya da vs. rahatlıkla (!?) yer bulabilen A.B. isimli şahsın, Vatikan ile resmi bir protokol yapıp araştırmalar adı altında ihanet projelerinin gün yüzüne çıktığı, bir diğerinin örtülü şia sempatizanlığı yapıp, ehli sünnetin dinamiklerine saldırması, insanın imanını götürecek sapık görüşler öne sürüp, aynı zaman da vakıf, yayınevi ve televizyon kanalları ile bu Truva atlarının çalışmalarına hızla devam etmesi ve daha birçok sapkın profiller, ülkemizde bu alanda çok büyük bir açığın olduğunu ortaya koymakta ve devletimizin ilgili kurumlarının bu alanda yetersiz olduğunu aşikar etmektedir..
Çanakkale Ruhunun özellikle gençlerde inkişaf etmemesi için Siyon ve Vatikan kartellerinin nasıl projeler üzerinde mesai harcadıklarını ayrıca ele almak lazımdır ki, en son Gezi İsyan Hareketleri ve diğer birçok durum ile bunu nasıl başardıklarını görebilmek, çok acı bir durum olarak hafızalara kazınmıştır.
Reyting raporlarında, tek gözün desteklediği, Acun’un kanalında ki Survivor yarışmasının haftanın belli günlerinde birinci olması ne kadar manidar değil mi?

Şimdi keskin bir viraj alarak İbrahim Kalın meselesine gelirsek, Dergah dergisine verdiği ve kişisel web sitesinde de yayınlanan mülakatında ki şu ibareye dikkat çekmek istiyorum;

“Bu etkiyi Batılılaşma hareketleriyle sınırlamak eksik olur. İslam dünyasında İslami düşüncenin yeniden inşasına katkıda bulunmuş pek çok kişinin bu manada bir yurt dışı tecrübesi var. Cemaleddin Afgani, M. Abduh, Namik Kemal, Said Halim Pasa, Nureddin Topcu, Mevdudi, Seyyid Kutup, Ali Seriati, daha yakınlarda Fazlur Rahman, Ismail Faruki, Seyyid Huseyin Nasr gibi isimler ilk anda akla gelenler. Bu düşünürlerin pek çoğu Bati düşüncesini, onun güç ve zaaf noktalarını, iç tutarlılık ve tutarsızlıklarını yerinde görme imkânına sahip idiler. Bu yüzden yaptıkları Bati değerlendirmeleri, İslam ülkelerindeki ikinci-üçüncü sınıf kaynaklara dayalı yerme yahut methetme tavırlarından daha derinlikli ve kalıcıdır. Bati medeniyet havzasına yapılan seyahat –hem fiziki hem de zihinsel manada— kendi bahçenizin dışına çıkıp ona dışardan bakma imkânı sunuyor. Bu illa da kendi bahçenizi başkasının gözlükleriyle göreceğiniz anlamına gelmiyor. Ama şimdiki postmodernistlerin korkulu rüyası olan “büyük resim”i görebilmek için, nisbi olarak yabancılaşmanız, uzaklaşmanız gerekiyor. Bu aydınların yaşadığı buna benzer bir tecrübe idi.Onların başarısı – tek tek yapılacak eleştiriler bir tarafa—iki medeniyet havzasının yarattığı gerilimi bir fırsat olarak görmeleri ve o dinamizmi İslam dünyasına taşımaları olmuştur.” [1]

Bir diğer mülakatında;
“Islah kavramından kasıt nedir?
Islah ile bozulmuş olan bir şeyi düzeltmek kast ediliyor. Örneğin 19. ve 20.nci yüzyıl düşünürlerinden Mehmet Akif Ersoy, Muhammed Abduh veya Muhammed İkbal gibi isimleri akla getirecek olursak bunların ıslah ile kastettikleri dinin özünde bir sekülerleşme değil, Müslümanların içinde bulunduğu şartların iyileştirilmesi anlamında bir ıslah.” [2]

Bazı püf noktaları vardır, yakaladığınızda size birçok gerçeği ifşa edebilir. İşte onlarca yazısının içerisinde bu paragrafı bulmamız, bize İbrahim Kalın’ın kafa yapısını vermektedir. Hz. Ali ra. Efendimize nispet edilen “Arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyim.” Sözü muadilinde “Takip ettiğin kafayı söyle, söyleyim sana kafanı!” sözünü söylesek yerinde olur sanırım.

Kalın’ın aydın olarak belirttiği ve örnek aldığı şahısların birçoğu hakkında nice İslam alimleri reddiyeler ele alarak bu kişilerin İslami değerlerimizde nasıl bir yıkım yapmaya çalıştıklarını ortaya koydular. Bu konularda nice makale, kitap ve risaleler çıkardılar.
Örnek olarak mason ve bazı araştırmacılarında söylemiyle ajan olan Cemaleddin Efgani’yi ele alalım.. Yaşadığı dönemde de Osmanlı şeyhülislamları ve ehli sünnet ulema bu şahıs hakkında cahil ve fitneci olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır. Ünlü talebeleri arasında kendisi gibi mason olan M. Abduh’ta bulunmaktadır. Paris’te kaldıkları dönemde aldıkları maddi destek ile de Müslümanları reformist, ehli sünnet dışı fikirler etrafında toplamak amacıyla Ürvetül Vüska adlı bir cemiyet kurup, aynı isimde bir gazete çıkarmışlardır. Ancak bu durum sekiz ay sürmüştür.

Efgani hakkında Prof. Ekrem Buğra Ekinci şöyle yazıyordu;
“Cemaleddin Efgânî, kısa, fakat çok hareketli bir ömür sürdü. Ancak faaliyetlerinin neticesini hayatta iken pek elde edemedi. Ölümünden sonra, Abduh başta olmak üzere önde gelen talebelerinin meydana getirdiği Efgânî efsanesi, Afganistan’da doğumu ve tahsili gibi Sünnî arka plân ile başlayan, Şiî kimliği ispatlandığı halde, hâlâ Sünnî olduğu iddiasının sürdürüldüğü standart çarpıtılmış bir hikâyedir. Efgânî biyografileri, hep sübjektif ve yanıltıcı olan Abduh ve Corci Zeydan ile Efgânî’nin yeğeni Lütfullah’a dayanır.” [3]

Rusya, Almanya, İran, Hindistan gibi ülkeleri gezip zehirlerini dört bir tarafa saçmak için çaba sarf etti. Londra’da bu eylemlerine devam ederken, Osmanlı ve 2. Abdülhamit Han aleyhinde de fikir ve beyanlar ortaya attı. En son 2. Abdülhamit Han bu şahısı, İslam alemin de çıkardığı fitnelerin önüne geçmek için, İstanbul’a getirterek, kontrol altında tutmuş ve ölene kadarda İstanbul’dan ayrılmasına izin vermemiştir. Nihayetinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Şimdi örnek aldığınız ve müspet baktığınız kişiden saçılan zehir dolaylı olarak size de bulaşır. Bu zehiri ya barındırmakla yetinir, ya da etrafınıza saçarsınız. Kalın, barındırmaktan öteye giderek bu reformistlere pozitif anlamlar yükleyerek, adeta bu zehirin saçılmasına katkıda bulunuyor.

Şimdi biz şunu da kabul etmiyoruz. Nurettin Yıldız’ın birçok hatasının yanında İbn Teymiye hatası gibi, “Aslında o değerli müctehid ama bazı yanlış görüşleri olabilir. Biz yanlış görüşlerine değil, doğrularına bakarız.” şeklinde bir bakış açısı çok zararlı ve yıkıcı bir bakış açısıdır. Yahu senin müctehid dediğin adam itikatta sapıtıyor, sen imanını neden tehlikeye atıyor, böyle telafisi zor bir riske giriyorsun..

İslam Akaidi okuyan şunu iyi bilir, sayıyı örnek vereyim; bir kişi 100 iman esasından birine inanmıyor veya yanlış inanıyor ve diğer 99 iman esasına doğru inanıyor, işte bu kişi o bir yanlış ile 99 iman esasına da inanmamış sayılır.. Dinden çıkarak kafir olur, bu halde vefat ederse ebedi cehennemde kalır. Bu yönüyle de baktığımızda iman çok önemli bir nimettir. İman bir bütündür. Allahu Teala imanı tam istiyor.. Amelde eksiklik olabilir, bu gerek ceza, gerek şefaat ile tamamlanabilir, Allahu Tealanın rahmeti geniş, lakin iman eksikliği ahirette tamamlanmaz.. Buda imtihan sırlarından biridir.

Kalın’ın listesinde ki aydın gördüklerine baktığımızda, hangisine el atsak elimizde kalıyor. İnsanı kafir yapan görüşlerden, şirke düşürecek görüşlere, bidat ehli yapacak görüşlere bir çok sapkın fikir bu şahıslarda. Bu şahısların birçoğu Osmanlı aleyhinde de karalamalar yapmış, ehli sünnetin omurgasına yaptıkları saldırıların yanında, takva okulu olan tasavvuf aleyhtarlığı da yaparak bilerek veya bilmeyerek dış güçlerin ekmeklerine yağ sürmüşlerdir.

Kalın’ın takip ettiği, günümüz aydınlarından diyerek lanse ettiklerinden biride, ABD’de yaşayan İran’lı akademisyen Seyyid Hüseyin Nasr.. Bu şahıs hakkında Dr. Ebubekir Sifil hocaefendi bir yazısında şöyle not düşmüş;

“Aynı garabet, ülkemizde ve pek çok coğrafyada “Geleneksel İslam’ın Bayraktarı” ünvanıyla göklere çıkarılan bir isimde, Seyyid Hüseyin Nasr’da da görülüyor: Hz. İsa (a.s)’ın, tanrısal bir varlık olarak kabul edilmeyi insanlara asla öğretmediğini, bu anlayışın Kilise’nin ürünü olduğunu ve artık terk edilmesi gerektiğini söyleyen Hristiyan bilim adamı John Hick’e itiraz eden Nasr, bu doktrini Hristiyanlar için Tanrı’nın murad ettiğini, bu doktrini kabul etmenin bir hata olmadığını ve Hristiyanlar’ın da buna böyle inanmaları gerektiğini söylüyor!” [4]

Böyle kaynaklardan beslenen kafa, bize göre ancak reforme ve oryantalize edilmiş bir kafa yapısıdır. Böyle bir kafa yapısı ise İslam’a zarardan başka birşey veremez.

Dini iradesi zafiyet içerisinde olanın ise milli iradesine itibar edilmez. Çünkü senin dini iradene hücum etmiş Siyon ve Vatikan karteli var iken, dini iradenin çökmesiyle de milli iradeni parçalayarak sömürge hayali kuran mihraklar var iken, dini iradenin zafiyetine nasıl müsaade edebilirsiniz?

Ne acıdır, ne gariptir ki; oryantalizm veya şia’dan etkilenmiş kafa yapılarını Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık kadrolarında sıkça görmekteyiz.. Bunların en can alıcı örneklerinden olan, Paralelden kurtulamamışken, onun muadili yapılar halen Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kadrolarında.. MİT’de dahil.. Bizim de bazı projelerimize engel koyan kafa yapıları hep bu yönde olanlar.. Bu kadroları veya bazı bireylerini, bazen zahiren tanışma-tanıma ve analiz etme fırsatlarımızda olmakta, bu yazdıklarımızda veya yazamadığımız analizlerimizde ne kadar haklı olduğumuza bir kez daha şahit oluyoruz..

Reddiyeler.com

[1] : http://www.ibrahimkalin.com/test/ibrahim-kalin-dergah/
[2] : http://www.ibrahimkalin.com/…/islam-zaten-basindan-beri-pr…/
[3] : http://www.reddiyeler.com/detay.asp?haberID=386
[4] : İnkişaf Dergisi – Kasım 2005 – Dr. Ebubekir Sifil

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu