Ali Şeriati’nin Hz. Peygamber (S.A.V.) Hakkındaki Düşünceleri
İranlı Düşünür Ali Şerîati(1)nin kitabında şu ifadeler yer almaktadır:
‘Muhammed’in Ali hakkındaki sükûtu, onu târihte savunmasız bırakacaktır.’ ‘Acaba Muhammed, …. Ali’yi kollamayacak mıdır? …sükûtuyla …o acımasız târihin eliyle paymal etmeyecek midir?’ ‘…nitekim öyle de oldu. Onu târihte en kötü adam olarak tanıttılar.’ (Ali Şerîati, Muhammed Kimdir?, s. 322)
Günümüzde bazı kimseler tarafından gençlere, üstad(2) olarak gösterilen Ali Şerîatı’nın yukarıdaki fikirlerinin İslâm’da hükmü nedir?
Resûl-ü Ekrem (s.a.v.)’in varlığına münasip düşmeyen ve lâyık olmayan şeyleri izafe eden kişi kâfir olur.'(3)
Bir kimse, Efendimiz (s.a.v.)’i ayıplasa kâfir olur. Efendimiz (s.a.v.)’in huyuna noksanlık nisbet eden kimse kâfir olur. Efendimiz (s.a.v.)’in aleyhine duâ eden kimse de kâfir olur. Çirkin ifade ve lafızlarla Resûl-ü Ekrem (s.a.v.)’e hakaret eden kişi kâfir olur. Efendimiz (s.a.v.)’i, küçültmek maksadı ile diğer veya başka bir şeye benzeten kimse kâfir olur.[4]
“Peygamberimiz (s.a.v.’in şahsına noksanlık nisbet eden kimse kâfir olur.” (Hüseyin Âşık, Elfâz-ı Küfr)
Advau’l-Beyan: s. 352 tefsirinde şöyle geçer: “(İslâm dînine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur; onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu, büyük kurtuluştur..” (Tevbe s. 100)
Bu âyette Allahü Teâlâ açıkça Muhacir ve Ensar’ın evvelkilerinden ve onlara güzellikle uyanlardan razı olduğunu beyan etmektedir. Onlara küfreden ve onlara kin besleyenin sapkın olduğu, Allahü Teâlâ ’ya muhalif olduğunu Kur’ânî delîlden anlıyoruz. Çünkü o, Allah (c.c.)’ın razı olduğu kişiye nefret etmiştir. Şüphesiz Allah (c.c.)’ın sevdiğine buğzetmek; Allah (c.c.)’a karşı zıtlık, isyan ve başkaldırıdır.
Şerîatî’nin kendine özgü bir Fars milliyetçiliği görüşü vardır. Sahâbeden Hz. Ebûbekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve daha birçok kimse hakkında kullandığı ifadeler, klâsik Şiî yaklaşımının Şerîati’nin düşüncelerine etkisini bâriz bir şekilde yansıtmaktadır.[5] [1] Ali Şeriâti; Müslüman kisvesiyle, hiçbir İslâm düşmanının yapmaya cesaret edemediği hakaretleri Nebî (s.a.v.)’ye ve O (s.a.v.)’nun sahâbesine yapmıştır.
Ali Şerîatî’nin 1988 yılında Ankara’da Fecr Yayınevi tarafından basılan MUHAMMED KİMDİR kitabının önsözünde: “Benim bu öyküye bakış açım mezhebî îtikadlar açısından değil…”. “…bir Müslüman olarak değil de tarafsız, ilmî bakış açısıyla olayları değerlendiren bir düşünür olarak Muhammed’in görüntüsünü sergilemek…”
Peygamberimiz (s.a.v.)’i, gerçekten “bir Müslüman olarak” anlatmamış!
Bedir Savaşı sonrasını Şerîatî şöyle anlatıyor:“İslâm ordusu ilk defa en çetin savaşlardan birinden dönüyordu, gururlu ve muzaffer olarak. Gurur!? Bu çok çirkin bir huy ve özelliktir. (s. 42)
Uhud Harbi’ni anlatırken ise şöyle diyor: “Osman firar etmişti. Ömer ve Ebûbekir ortalıkta görünmüyordu. (s. 65)
Mekke’nin Fethi sonrasını tasvir ederken:“Peygamber’in sükûnet ve huzur sağlamaya, Mekke’de kan dökmeyi önlemesine karşın, öyle bir ortamda tavizsizlik göstermesi, onun ruhsal yapısının normal bir ruhi yapı olmadığını gösteriyor. Onun hayat serüveni bu örneklerle doludur.
[2] Ali Şerîatî’yi üstad ve önder olarak görenlerden birisi Mustafa İslamoğlu’dur. Nitekim aşağıdaki linkte yer alan konuşmasında “Üstad Ali Şerîatî”, diye bahsederek rahmetle anmaktadır. “Bizler de onun talebesi sayılırız…” demektedir. bkz. http://www.youtube.com/watch?v=cT8UjO2uiEY
Ali Şerîatî’yi üstad olarak görenlerden bir diğeri de Ali Bulaç’tır.
Yine Ali Şerîatî, İslâm’ın 5 şartından biri olan Hacc ibâdeti hakkında: “Ve Hacc: Müslümanlar arasında her yıl tekrar edilen en çirkin, en mantıksız eylem!” (s. 9) demiştir. Toprağı bol olsun!
[3] Bezzaziye [4] Bedir Şerhi Reşid [5] Ebûbekir Sifil, Sana Dinden Sorarlar, s.589