“Kur’an’ı Bitirme” Sempozyumu 2
Frankfurt’taki toplantıda ilâhiyat profesörü Ömer Özsoy’un “Kur’an ne ebediyen geçerli, ne de evrensel bir kitaptır” dediğini yazmıştık.
O toplantıda Ömer Özsoy’a bir itiraz geliyor. Ama ilâhiyat profesöründen değil, bir papaz olan Prof. Dr. Felix Körner’den.
Körner, özetle şöyle diyor:
“Özsoy’un… çalışması kitabı olan ilâhî bir dinin tefsiri olmaktan çıktı. …Çalışması, herkesin kabul edebileceği, tarihsel açıdan allanıp pullanmış ahlâkî normlardan ibaret. Yani Kur’ân bir ahlâk kitabına indirgenmiş. Dışarıdan gelen her reform girişimi, aslında Kur’ân’ın kendisinde var olan ıslahatçı potansiyeli yok etmektedir.”
Evet… Bir ilâhiyat profesörünün Kur’an’ı inkâr eden sözlerine, en aşırı Hristiyan mezhebi olan Cizvit papazı Körner böyle itiraz ediyor.
Ama ilâhiyat profesörleri olan İlhami Güler, Burhanettin Tatar, Mustafa Öztürk ve Yasin Aktay’dan hiç itiraz gelmiyor. Mehmet Görmez’den de….
Sayın Görmez meselâ bu sözlerden bir rahatsızlık duysaydı, hem derhal itiraz eder hem Ömer Özsoy’u en azından o vazifeden alırdı. Ama ikisi de olmadı.
Bir Müslüman olarak kabul edemeyeceğimiz, Frankfurt gibi gözden ırak yerlerde yapılan bu kabil konuşmaları, maalesef Diyanet’ten veya TDV’den değil de, tepkiler sonucunda basına yansımasından öğreniyoruz.
Diyanet ise 2008’den beri sadece susuyor.
Benim Diyanetim öyle olmalı ki, bir personeli Kur’an’ın aleyhinde tek kelime söyleyiverince derhal bulunduğu vazifeden el çektirmeli…
Böyle yapmalı ki, binecekse varsın o zaman 1 milyonluk arabaya binsin. Yeter ki, benim inandığım kitaba söz söylenmesi karşısında sessiz kalmasın.
“Kur’an ne ebediyen geçerli, ne de evrensel bir kitaptır” diyen kişiye itiraz etmemek, “Bu sarık leke kabul etmez” diyen Sayın Başkan’ın sarığında bir leke değil midir?
Kime ibret olacağını da bilmiyoruz da, Sayın Görmez, “ibret-i âlem için” diyerek 1 milyonluk lüks arabayı iade etti. Bahse konu lüks arabanın değerinin 1 milyon TL olduğu söylendiğinde, önce “1 milyon değil 300 bin” denilmişti. Sonra neden 1 milyon olduğuna itiraz edilmedi?
Ortada gocunulacak bir şey yoksa neden önce “1 milyon değil” denilmişti?
Sayın Cumhurbaşkanı, “Benim haberim olsaydı o arabayı geri verdirmezdim” demişti. Şimdi de, “Diyanet makamı o arabaya fazlasıyla layıktır. O arabayı ben vereceğim, hem de zırhlı olacak” diyor.
Tamam, makama söz yok. Ama yanlışlıkları şahıslar yapıyor.
Sadede gelelim…
Yeniden hatırlattığımıza göre, Sayın Başkan Ömer Özsoy hakkında bir icraatta bulunur mu acaba?
Çünkü kalpteki imanın, “Kur’an ne ebediyen geçerli, ne de evrensel bir kitaptır” sözünü kabullenmesi mümkün değil…
***
Özsoy’a itiraz eden Cizvit papazı Felix Körner, aslında Ankara İlâhiyat Ekolü’nden İslama aykırı görüşlere sahip olanların Almanya’da tanınması için çok çaba harcayan birisi.
Öyleyse o itirazı niçin yaptı?
İzahı şöyle:
Körner’in tanıtmaya çalıştığı Ankara Ekolü’nün Ömer Özsoy’la aynı inançta olduğu anlaşılırsa, Müslümanlar onlardan da uzaklaşacak, bu da Müslümanları Hristiyanlaştırma faaliyetlerine zarar verecektir.
Yani Körner, aynı ekolden olan kolladığı diğer kimseleri gizlemek için Özsoy’a itiraz ediyor.
Körner, Ankara-Ulus’taki Katolik kilisesinin papazı ve Katolik kilisesi diyalog sorumlusudur. Ankara İlahiyat’da da çalışmalar yapmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın neşrettiği 7 ciltlik hadis projesine danışmanlık yaptığı söylenen şahıs da budur.
Körner’in, Diyanet imamlarına AB uyum seminerleri verdiği de iddia edilmektedir.