Boşama Hakkı Meselesi
“… evlilik birliğine son vermek isteyen kadının irade ve talebinin de aynı şekilde değerlendirmeye alınması (yâni boşama hakkının erkekle birlikte kadına da verilmesi), hakkın kötüye kullanılmasını önlemesi, taraflara ispat ve savunma hakkı tanıması, boşanmayla mağdur olacak taraf ve şahısların haklarını koruma altına alması gâyet tabiidir ve gereklidir. ” (Diyanet İlmihali)
Boşanma hakkı meselesinin İslâmî hükmü nedir?
Ayet ve hadîslerle kesin olarak sabittir ki İslâm’da boşama hakkı erkeğe aittir. Cenâb-ı Hakk “Ey Nebî! Kadınları boşayacagınızda iddetlerini gözeterek onları boşayın” (Talâk s. 1) buyurarak erkeklere işaret ettiği gibi “…Yüce Allâh’ın erkeklere eşlerini gözeterek boşamayı emrettiği iddet budur” (Müslim, “Talâk”, 1) gibi hadîs-i şeriflerden de boşama ile ilgili emirlerin muhatabı erkektir.
Merhum Ömer Nasuhî Bilmen bu konuda şunları söyler: “Erkek, eşinin mehrini vermeye, nafakasını tedarik etmeye ve bunun gibi birtakım ihtiyaçlarını temin etmeye mecburdur. Bununla beraber eşinden ayrılabilmek hakkına müstakil olarak sahip olmazsa; elbette, hakkı eksik kalmış ve kendisi zarûret halinde âciz, mağlub bir durumda bırakılmış olur.
İtaat ve iffet dairesinden çıkmış olan bir kadının kocası, böyle bir kadından kurtulabilmek için herhâlde onun onayını istemeye mecbur olursa ne acı bir vaziyette kalmış olacaktır.
Şu da mâlumdur ki; karı-koca, evlenmekle ortak bir hayata, birtakım karşılıklı haklara sahip olurlarsa da evlilik hayatını devam ettirmek hususunda en büyük etken erkektir. Bu hâlde evlilikten doğan hakların, menfaatlerin en büyük kısmına da erkeğin sahip olması gerekir. Bununla birlikte İslâm hukuku, bu konuda kadınlara özel bir ruhsat vermiştir. Şöyle ki; boşama hakkının yalnız kocaya ait olmasını istemeyen bir kadın, nikâh kıyma anında, bu hakka kendisinin de sahip olmasını bir şart olarak ekleyebilir. Yalnız şu da açıktır ki, kadınların böyle bir ruhsattan istifadeye kalkışmaları, kendileri için çok kere faydadan ziyade zarar doğuracağından böyle bir şey tavsiye edilmez. Çünkü biraz derin düşünüldüğünde, boşamanın erkekte olmasının pek büyük bir adalet ve hikmete dayandığı ve kadınların hukukunu daha çok korumaya hizmet ettiği ortaya çıkar. Aksi takdirde, zaten en sevimsiz helal olan talâk hâdiselerinin daha çok gerçekleşmesine, daha elîm bir renk almasına meydan verilmiş olur. Mâlumdur ki erkek; ailenin refah ve saadetine çalışır ve yukarıda saydığımız vazifeler ile mükellef bulunur, hayatının bütün anlarını bu uğurda feda eder durur. Artık bu kadar vazîfelere tahammül eden bir şahsın, talak hakkına bağımsız olarak sahip olması çok görülemez.”
Bütün bunlarla birlikte kadın, başlangıçta hiçbir şart koşmamış olsa bile haklı gerekçelerle hâkime başvurarak boşanmayı talep edebilir. Hâkim de dilerse, karı-kocayı ayırır.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)